CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, “Aradığınız Hakka Erişilemiyor-Cezaevlerinde Sağlığa Erişim” başlıklı rapor hazırladı. CHP Merkez Yönetim Kurulu’na sunulan raporda, tutuklu ve hükümlülerin yaşadığı barınma ve sağlık sorunlarına yer verilirken, hak ihlali yaratan sorunlara karşı atılması gereken iyileştirici adımlar sıralandı.
Rapora göre cezaevlerinde sağlığa erişim hem dünyada hem de Türkiye’de büyümeye devam eden bir sorun olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de sorunun ana nedeninin hapishanelerdeki doktor sayısının azlığı ve cezaevindeki personelin kötü muamelesi olduğunu belirten CHP, cezaevi personelinin “bir şeyin yok iyileşirsin” benzeri söylemleri nedeniyle hükümlü ve tutukluların sağlık problemlerinin tespit edilmesinde güçlükler yaşandığını vurguladı. CHP’nin raporunda, personellerin bu tutumları nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin yaşam haklarının ihlal edilmesi sonucunun ortaya çıktığı belirtildi.
Gazeteduvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Türkiye’deki cezaevlerinin kapasitesi 233 bin 194 olmasına rağmen cezaevinde 297 bin 19 tutuklu ve hükümlü tespit edildi. Cezaevlerindeki kapasite oranlarına göre her 100 yer için 127 kişinin bulunduğu Türkiye’deki cezaevleri, bu oranla birlikte Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında cezaevi yoğunluğu bakımından ilk sırada yer aldı.
Türkiye’deki cezaevlerinde koğuşların aşırı kalabalık ve kapasitenin oldukça üstünde kişi bulunmasından dolayı ciddi sıkıntılar yaşandığını vurgulayan CHP, bu sıkıntılara örnek olarak yaşanan hijyen sorununu gösterdi, “Salgın döneminde daha çok dikkat çekilen kişisel hijyen konusu cezaevlerindeki kişiler için ulaşılamaz bir konuma gelmiştir” dedi.
Serbest Görüş:
Mahkumların maruz kaldığı hak ihlallerinden bir diğerinin “beslenme” olduğunu vurgulayan CHP, “Tutuklu ve hükümlülere sunulan besinlerin, kalitesi, çeşitliliği, besin değeri gibi konular bağışıklık söz konusu olduğunda hastalıklara davetiye çıkarabilmektedir” ifadelerini kaydetti.
‘SON 25 YILDA CEZAEVLERİNDE İNTİHAR EDEN KİŞİ SAYISI 641’
Cezaevlerinde fiziksel etkisini gösteren hastalıkların yanı sıra psikolojik rahatsızlıklara da gereken önemin verilmediğini savunan CHP’ye göre psikolojik rahatsızlıklarla ilgili tedavi talepleri çoğu zaman cezaevi idaresi tarafından kabul edilmiyor. Psikolojik olarak hastalığı olan bir bireyin tedavi alması gerektiğini bilmeyebileceğini de hatırlatan CHP’nin raporunda, “Cezaevinde tutuklu ve hükümlüler ile bir arada olan cezaevi personelinin, psikolojik rahatsızlıklarla ilgili basit bir eğitimden geçmeleri ve bu doğrultuda kişileri izleyip değerlendirerek; psikolojik rahatsızlığı olanları veya intihara meyilli olanları tespit edebilecekler ve kişiler böylece psikolojik tedavi imkanına ulaşabilecektir” denildi.
CHP raporunda, cezaevlerinde yaşanan intiharlara ilişkin istatistikleri de paylaştı. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 1997 ile 2014 yılları arasında Türkiye’deki cezaevlerinde toplam 544 tutuklu ve mahkûm intihar etti. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) verilerine göre ise 2014’den günümüze intihar eden kişi sayısı 97 olarak kayıtlara geçti. Buna göre son 25 yılda Türkiye’deki cezaevlerinde intihar eden kişi sayısı toplam 641 oldu.
SON 25 YILDA CEZAEVLERİNDE VEFAT EDEN KİŞİ SAYISI 2 BİN 670
Raporda son 25 yılda sağlık problemleri nedeniyle cezaevlerinde hayatını kaybeden tutuklu ve hükümlü sayılarına da yer verildi. Yaşlılık kaynaklı ölümlerin de yer aldığı Adalet Bakanlığı’ndan elde edilen verilere göre 1997 ile 2014 yılları arasında cezaevlerinde 2 bin 545 tutuklu ve mahkûm vefat etti. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) verilerine göre ise 2014’den günümüze cezaevlerinde vefat eden kişi sayısı 125 olarak kayıtlara geçti. Buna göre son 25 yılda cezaevlerinde hayatını kaybeden tutuklu ve mahkûm sayısı 2 bin 670 oldu.
‘GÜNCEL VERİLER KAMUOYUNA AÇIKLANMALI’
Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerindeki sağlık koşullarına ilişkin istatistikleri tutmadığını, kaç hasta olduğu, kaçının tedaviye erişebildiği yönünde etkin bir çalışma yapmadığını belirten CHP raporunun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verdi:
“Sivil toplum örgütleri açısından da faaliyet yürütmenin zor olduğu cezaevlerinde bu ve benzeri hak ihlallerinin tespiti oldukça zordur. Güncel verilerin hazırlanarak kamuoyuna açıklanması, bu sorun alanının çözümü açısından ilk adım olacaktır. Ayrıca tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişimlerindeki usulün değiştirilmesi gerekmektedir. Tedavi almak isteyen tutuklu ve hükümlüler hakkında tıp eğitimi almamış idarecilerin karar veriyor olması kabul edilemez. Ayrıca ikinci veya üçüncü derece sağlık hizmetlerine yönlendirilmiş tutuklu ve hükümlülerin doktorunu seçme şansı tanınması ve/veya başka doktorlardan fikir almasına olanak sağlanması; anayasal ve uluslararası ilkeler doğrultusunda yapılmış uygulamalar olacaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***