Altan, “Hapishanedeki küçük hücrelerin önünde küçük avlular vardır ve o avlular akşam ezanıyla birlikte kapanır. Geceyi küçük, kapalı bir hücrede geçirirsiniz. Ben hâlâ her akşam ezanı okunduğunda hapishaneyi ve hücrelerine kapatılan insanları düşünüyorum.” diye konuştu.
Serbesiyet’te yer alan habere göre, İtalyan La Repubblica’ya konuk olan Ahmet Altan, Roma’da 20. Kez düzenlenen Piu Libri, Piu Liberi kitap fuarında tanıtılan son kitabı Hayat Hanım’ı, hapishane günlerini anlattı, “Hapishane beni özgürleştirdi” dedi: “Gazetecilik bir topluma, yaşanan güne hizmet eder ama edebiyat, bütün dünyaya ve gelecek dünyaya hizmet eder. (…) Hâlâ her akşam ezanı okunduğunda hapishaneyi ve hücrelerine kapatılan insanları düşünüyorum.”
Roma’da 20. kez düzenlenen La Nuvola Center’daki Piu Libri, Piu Liberi fuarının küratörü Silvia Barbagello’ya video-konferansla on dakikalık bir röportaj veren Altan sözlerine bu cümlelerle başladı, “cesaretin bir yazar için mutlaka gerekli olduğunu” söyledi:
“Ama bu söylediğim edebi bir cesarettir. Hapishaneyi göze almaktan söz etmiyorum. Beğenilmemeyi göze almaktan söz ediyorum. Toplumun tepkilerinden çekinmemekten söz ediyorum. Şunlar böyle anlatılır gibi kurallara esir olmamaktan söz ediyorum. Bunlar cesaret ister.
“BİR KİTAP ASLINDA KÜSTAHÇA BİR TAVIRDIR”
“Bir kitap aslında küstahça bir tavırdır, Tanrıya ve topluma karşı bir meydan okumadır. Bunu gerçekleştirecek bir cesaretten söz ediyorum.
“Bir romancının kendi mesleğinden başka bir işle meşgul olmasının aslında mesleki bir ihanet olduğunu düşünüyorum. Bazen bunu yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bütün bu haksızlıklar karşısında susamıyorsunuz ve kaleminizi buna karşı kullanıyorsunuz, kendinizi buna mecbur hissediyorsunuz. Ama zorunlu da olsa neticede bir ihanet. Bunu da hayatınızın sonuna kadar yapmamalısınız bence.
“BEN GERÇEK MESLEĞİME DÖNMEYİ İSTİYORUM”
“Mesleğinize dönmeli ve azalan zamanınızı, günceli aşabilecek işlere ayırmalısınız. Gazetecilik bir topluma, yaşanan güne hizmet eder ama edebiyat, bütün dünyaya ve gelecek dünyaya hizmet eder. Ben artık gerçek mesleğime dönmeyi ve zamanımı kitaplarıma ayırmayı istiyorum.
“Günlük yazılar yazmak istesem de, ki yazamazdım, böyle bir imkânım olmazdı ama, günlük yazılar dışında kendi romanlarımı yazarak dünyada yeni okuyuculara kavuştum. Sizinle bu konuşmayı yapabilmeyi de Hayat Hanım’a, yani bir romana borçluyum.
“Binlerce mazlum insan var hapishanede. Ben o insanların neler çektiğini hapishanelerde gördüm. Hapishanedeki küçük hücrelerin önünde küçük avlular vardır ve o avlular akşam ezanıyla birlikte kapanır. Geceyi küçük, kapalı bir hücrede geçirirsiniz. Ben hâlâ her akşam ezanı okunduğunda hapishaneyi ve hücrelerine kapatılan insanları düşünüyorum. Bu düşünceden ve onlar adına hissettiğim iç sıkıntısından kurtulamıyorum.
“Ama hapishane paradoksal bir şekilde benim adıma bir edebi başarıya dönüştü. Bütün dünyada kitaplarım okunuyor. Okuyucularım artıyor, dostlarım artıyor. Başka insanların hapiste olması beni çok öfkelendiriyor ama benim için hapishane bir tür çalışma odası oldu.”
Ahmet Altan, “Avrupa, Türkiye’de olup bitenlere sizce yeterli tepkiyi gösteriyor mu” sorusunu da şöyle cevapladı:
“Avrupa derken devletleri kastediyorsanız hayır ama Avrupa dediğinizde insanları ve toplumları anlıyorsanız evet onlar büyük tepki veriyorlar.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***