Gökhan Açıkkollu’nun İstanbul Emniyeti’nin nezarethanesindeki son görüntülerini, Mustafa Kabakçıoğlu’nun cezaevinde beyaz sandalyede nasıl can verdiğini gösteren fotoğrafları yayınlayan Bold Medya, bu kez Sincan T Tipi Cezaevinde, kanuna aykırı olmasına rağmen 16 ay hücrede tutulan ihraç hakim Teoman Gökçe’nin (49) ölüm anına ait kamera kayıtlarını ve hücresinin fotoğraflarını yayınladı.
Toplam 32 dakikalık görüntülerde Teoman Gökçe’nin 2 Nisan 2018 pazartesi günü saat 17.19’da hücresinden sedyeye konularak çıkarıldığı, 8-10 görevli eşliğinde cezaevinin koridorlarından geçirilerek asansöre götürüldüğü, bir süre asansörde bekletildikten sonra zemin kattaki mahkum kabul bölümüne indirildiği görülüyor. Bu bölümde bir memur Gökçe’ye kalp masajı yapıyor, daha sonra da kapıya yanaşan ambulanstan inen üç hemşire olaya müdahale ediyor. Ancak Gökçe bir yaşam belirtisi göstermiyor.
“AĞZINDAN KÖPÜK GELİYORDU, DUDAKLARI ŞİŞMİŞ, YÜZÜ MORARMIŞTI”
Seccadesinin üzerinde yerde yatar halde bulunan Gökçe hiçbir müdahaleye tepki vermiyor. Teoman Gökçe’yi hücresinde ilk gören infaz koruma memuru H.N.’nin savcılığa verdiği ifadeye göre ihraç hakimin “ağzı köpük ve yapışkan hale gelmiş tükürükle doluydu.” Diğer gardiyan M.C.’nin ifadesine göre de dudakları şişmiş ve yüzü morarmıştı.
Teoman Gökçe’nin hücresine ait fotoğraflarda ise penceresinin tel kafes ile tamamen kapatıldığı, akşam yemeğini henüz yemediği, eşyalarının da ortalığa saçıldığı görülüyor. Fotoğraflarda ayrıca masası, mutfak lavabosu, okuduğu kitaplar, seccadesi, dolabının üzerinde de ailesine ait resimler var.
Teoman Gökçe, ceza hukuku alanında doktora yapmış bir hakimdi.
Hücre kapısında fotoğrafı bulunuyor.
Akşam yemeği
49 yaşında hayatını kaybeden ihraç hakim Teoman Gökçe, gayri insani koşullarda can verdiği A-üst 8 Nolu bu hücreden çıkabilmek için 16 ay boyunca mücadele etti. Tutukluluğunun hukuksuz olduğuna, kötü muamele yasağının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine dair Ankara Batı İnfaz Hakimliğine dilekçeler yazdı, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) de iki kez başvurdu. Ancak tüm dilekçeleri ve itirazları reddedildi.
Ölümünden sonra, 2 Mayıs 2018’de ailesi ve avukatı Gökçe’nin “yaşam hakkı”, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ve “kötü muamele yasağının ihlal edildiği”ne dair AYM’ye yaptığı 3. başvuru ise 6 Ekim 2021’de karara bağlandı.
HANGİ GEREKÇEYLE 10 METREKARELİK BİR HÜCREYE ATILDI?
AYM’nin sitesinde geçen ay yayınlanan, Hasan Tahsin Gökcan, Muammer Topal, Recai Akyel, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan’ın oybirliğiyle verilen karara göre Gökçe’nin ölümünde yine hiçbir hak ihlali yoktu! Oysa AYM kararında cevap verilmeyen, gündeme bile getirilmeyen birçok soru var:
1- Kanunlara göre bir insan 20 günden fazla hücreye kapatılamaz. Teoman Gökçe hangi gerekçeyle 16 ay, 10 metrekarelik bir hücrede tutuldu?
2- 10 metrekarelik bu hücre, bir insanın 16 ay yaşamasına elverişli bir yer miydi? Böyle bir hücrede bir insan uzun süre tutulabilir mi?
3- Hücredeki acil yardım butonu, kalp krizi geçiren bir insanın hayatını kurtarabilir mi? Kalp krizi geçiren bir insan tek başına bu butona basabilir mi? Nasıl basacak?
4- Teoman Gökçe’nin sağlık kontrolleri zamanında yapıldı mı?
5- AYM kararında ambulansın 10 dakika içinde yani saat 17.32’de cezaevine geldiği belirtiliyor. Bold Medya’nın ulaştığı görüntülere ve Teoman Gökçe’nin ölüm anına tanıklık eden yan hücre arkadaşı, hukukçu İ.T.A’nın Bold Medya’ya yaptığı açıklamaya göre Gökçe, kalp krizi geçirdikten ancak 35-40 dakika sonra hastaneye götürülebiliyor. O da cezaevinin içindeki hastaneye… Yani Gökçe hücresinden çıkarıldıktan sonra kamera kayıtlarına göre bir süre asansörde bekletiliyor. Bir süre de ambulansın yanaşabildiği zemin kattaki mahkum kabul bölümünde müdahale edildikten sonra hastaneye ulaştırılıyor. Kalp krizi gibi riskli durumlarda bir insana anında müdahale edilemeyecekse neden hücreye kapatılıyor?
16 AY TECRİTTE TUTULDU
Cezaevi İdare Kurulu tarafından “Tehlike hali taşıyan tutuklu” olarak damgalanan Teoman Gökçe, birçok hakkı kısıtlanarak 16 ay hücrede tecrit altında tutuldu. Ailesinin verdiği bilgiye göre cezaevine sapasağlam giren ve herhangi bir hastalığı olmayan Gökçe, vefatından önce sağlık sorunları nedeniyle revire çıkmaya başlamıştı.
Kalbinde bir sorun olduğu fark edilmişti ancak tetkik ve tedavisi diğer tüm mahpuslar gibi ihmal edildi. Hücreye atılmadan önce de zaten sağlık raporu alınmamıştı. Kendisinin başvurularında belirttiğine göre sağlık kontrolleri zamanında yapılmadı. Üstelik tutuklu olduğu süre içinde anne ve babasını 6 ay arayla kalp rahatsızlığı nedeniyle kaybetti. Bu rağmen Gökçe’de de kalp riski olacağı göz önünde bulundurulmadı.
Bir hukukçu, Türkiye’nin başkentindeki bir cezaevinde meslektaşlarının kararları, imzaları ve ihmaller zincirleriyle bile bile işte böyle ölüme gönderildi.
15 TEMMUZ’DAN İKİ GÜN SONRA GÖZALTINA ALINDI, 5 AY SONRA HÜCREYE KAPATILDI
Bir dönem Yargıtay 10 Daire’de tetkik hakimliği de yapan HSYK 1. Daire eski üyesi Teoman Gökçe, 15 Temmuz’dan iki gün sonra 17 Temmuz 2016’da Ankara’daki evinde gözaltına alındı.
Dört gün Ankara Emniyeti’nde kaldıktan sonra Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından darbeye katıldığı, hükümeti yıkmaya teşebbüs ettiği ve silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla 21 Temmuz 2016’da tutuklandı.
TÜM HAKLARI KISITLANDI
Sincan T Tipi Cezaevine konulan Gökçe, 9 Aralık 2016’da A-üst 8 Nolu tekli hücreye kapatıldı. 2 Nisan 2018’de saat 17.00 sularında kalp krizi geçirip ölene kadar burada yaşamaya mecbur bırakılan Gökçe’nin havalandırma, spor, telefon görüşü, haftalık görüşleri dahil birçok hakkına kısıtlama getirildi. 27 Aralık 2017’de Cezaevi İdare Kurulu tarafından “tehlikeli tutuklu” listesine dahil edildiği için başka mahpuslarla koridorlarda bile karşılaşmamasına ve konuşmamasına dikkat edildi.
ÖLDÜĞÜ GÜN VE KRİZ GEÇİRDİĞİ O AN NELER YAŞANDI?
Teoman Gökçe diğer günler olduğu gibi o günde saat 14.00 ile 16.30 arasında havalandırmaya çıktıktan sonra hücresine geri döndü. Yan hücresinde bulunan hukukçu İ.T.A, 17.00 civarında Gökçe’ye nasıl olduğunu sordu. Gökçe göğsünde bir ağrı olduğunu belirttiği için İ.T.A., acil çağrı butonuna basmasını söyledi.
Aradan 3 dakika geçmesine rağmen Gökçe acil butonuna basmadı. Alt katta kalan başka bir mahpus bir hırıltı sesi duyduğunu söyleyince İ.T.A, 17.12’de acil çağrı butonuna bastı. Yaklaşık 4 dakika sonra görevli memurlar hücrelerin olduğu bölüme geldi.
Bold Medya’nın ulaştığı 5 adet kamera kaydı arasında 5 dakika 48 saniyelik ilk kayıtta, Teoman Gökçe’nin hücresinin bulunduğu A Üst koridoru görülüyor. Videoda, koridorda görülen 2 görevli önce Teoman Gökçe’nin hücre kapısından içeri bakıyor, bir görevli kapıyı açmaya çalışırken diğer görevli İ.T.A.’nın hücresinin önüne gidip ne olduğunu soruyor.
“SECCADESİNİN ÜZERİNDE YERDE YATIYORDU”
Daha sonra iki görevli daha geliyor. Gökçe’nin odasına giren görevlilerin her hallerinden telaşlı ve panik oldukları belli. Gökçe kamera kayıtlarına göre 17.18’de sedyeye konularak hücreden çıkarılıyor. Bold’a konuşan İ.T. A. o anları şöyle anlattı:
“17.12’de acil yardım butonuna bastık. Zaten biz her acil butonuna basışımızda gardiyanlarla mücadele ediyorduk. Geliyorlar, neden bastın diye bağırıyorlar. Butona bastığımızda geldiler, ne oldu dediler, yan tarafa bakmalarını söyledim. Teoman beyin seccadesinin üzerinde yattığını söylediler. Hemen kalp masajı yapmalarını ve dilini geri çekmelerini söyledim. Birinci ekip bunu yapamadı, ikinci ekibi aradılar. Onlar sedyeyle birlikte geldi. Teoman Gökçe, hücreden çıkarıldıktan sonra (17.19) benim hücremin önünden geçirildi. Ben de 10 yıl savcılık yaptım. Baş bölgesinde yoğun bir morarma vardı. Yani öldüğü belliydi. Neticede doktor değilim ama bir insanın beyin ölümünün gerçekleşmesi için 5 dakika oksijensiz kalması yeterli. İster üç dakikada, ister beş dakikada müdahale edilsin, bir insanı hücreye attıysanız ve orada kalp krizi geçirdiyse o insan ölür. Müdahale de etseniz de dakika içinde beyin ölümü gerçekleşir. Teoman beye hücrede ilk müdahale yapıldıktan sonra 10 dakika asansörde bekletiliyor. Aşağıdaki müdahalelerde 20 dakika geçiyor. Yani hastaneye götürülmesi 35-40 dakika arasında. Hücreler uzun süre kalmak için tasarlanmış, dizayn edilmiş yerler değildir.”
CEZAEVİ KORİDORLARINDA, ÖLÜMLE-YAŞAM ARASINDA
Teoman Gökçe hücresinden çıkarıldıktan sonra sayıları 8-10 arasında olan gardiyanlar eşliğinde geniş koridorlu bir bölgeden geçirilerek asansörlerin olduğu alana getiriliyor. Bu geçiş farklı açıdaki 2 kameralardan görülüyor. 2 dakikalık kamera kaydında ise asansörde yaklaşık 10 dakika bekletilen Gökçe, ambulansın geleceği zemin kata mahkum kabul noktasına indiriliyor.
5. kamera kaydı Teoman Gökçe’nin sedyeyle getirildiği mahkum kabul bölümüne ait. Burada acil müdahale eğitimi alan A.A. adlı memur Gökçe’ye kalp masajı yapıyor. Bir süre sonra girişe ambulans yanaşıyor. İki kadın, bir erkek hemşire iniyor, onlar da uzun bir süre kalp masajı yapıyorlar. Kamera kayıtlarına göre burada geçen zaman 22 dakika.
Resmi kayıtlara göre Teoman Gökçe 17.38 sıralarında Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüs Devlet Hastanesi’ne (Kampüs Hastanesi) ulaştırılıyor.
ANKARA BATI İNFAZ HAKİMLİĞİ’NE YAZDIĞI DİLEKÇELER
Teoman Gökçe, hücreye kapatıldığı için 26 Aralık 2016’da Ankara Batı İnfaz Hakimliği’ne yazdığı dilekçesinde odasının değiştirilmesine ilişkin kararda gerekçe bulunmadığını, hücreye konulmasını gerektirecek bir davranışının olmadığını, yer değişikliği nedeniyle havalandırma alanında kalma süresinin günlük 9 saatten 2 saat 30 dakikaya düştüğünü ve 700 kişilik kapasiteye sahip olan Ceza İnfaz Kurumu’nda yalnızca 14 tutuklunun tek kişilik hücrede tutulduğunu belirterek kötü muamele yasağı ile bu yasakla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini vurguladı. Ancak hiçbir dilekçesi, itirazları dikkate alınmadı.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE KENDİSİ İKİ KEZ BAŞVURDU
Tutuklu kaldığı süre içinde de iki kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 25 Şubat 2017’de yaptığı ilk başvuruda, gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili kararların gerekçesiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, gözaltı sırasındaki tutma koşulları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine itiraz etti.
HÜCREYE KONULMADAN ÖNCE SAĞLIK RAPORU ALINMADI
11 Nisan 2017’de yaptığı ikinci başvuruda ise yasal güvencelere riayet edilmeden tutukluluğunun devam ettirildiğini, tutukluluğunun devamına ilişkin kararların hukuki olmadığını, 21 Temmuz 2016 ile 8 Aralık 2016 tarihleri arasında kalabalık bir koğuşta tutulduğunu, tek kişilik hücreye konulmadan önce sağlık durumu ile ilgili rapor alınmadığını, aradan geçen süre zarfında da sağlık denetimi yapılmadığını belirtti.
HÜCRENİN PENCERESİ TEL KAFES İLE KAPATILDI
Ayrıca tutulduğu hücrenin müstakil bir havalandırma alanına sahip olmadığını, hücrenin penceresinde demire ilaveten tel kafes bulunduğunu, 10 Aralık 2016 tarihinden itibaren tek kişilik hücrelerde kalan iki tutuklu ile birlikte günde 2 saat 30 dakika süreyle havalandırma alanına çıkarıldığını, günün geriye kalan bölümünde hücresinde tutulduğunu, sporla ilgili olanlar da dâhil herhangi bir etkinliğe katılamadığını, revire gittiğinde diğer tutuklularla bir araya getirilmediğini ve koğuşlarda kalan tutukluların günde 11 saat 30 dakika havalandırma alanında kalabildiğini söyleyerek kötü muamele yasağı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ifade etti. Bu başvurularına da olumsuz cevap verildi.
İçeride canla başla hukuk mücadelesi veren Teoman Gökçe, 25 Aralık 2017’de Sincan Cezaevi’nin İdare Kurulu tarafından kendisiyle aynı sebepten cezaevinde bulunan mahpuslara talimatlar vereceği iddiasıyla “tehlike hâli taşıyan tutuklular” grubuna dahil edildi ve haklarına bir kez daha kısıtlama getirildi. Buna göre Gökçe, havalandırma alanına sadece 14.00-16.30 saatleri arasında çıkarıldı. Zorunlu hâllere istinaden odasından çıkarıldığı durumlarda da Gökçe’nin diğer tutuklularla karşılaşmaması sağlandı.
Ölümünden sonra 2 Mayıs 2018’de, ailesinin ve avukatının Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı yaşam hakkının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve gözaltı ve tutukluğa ilişkin süreçlerdeki maruz kaldığı koşullar nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine dair başvurudan da ‘hak ihlali’ kararı çıkmadı. Kararın hüküm kısmında şöyle denildi:
Hapse girdikten sonra anne ve babasını 6 ay arayla kalp rahatsızlığı nedeniyle kaybeden Teoman Gökçe, yaşadığı üzüntüler, itirafçı olması için yapılan psikolojik baskılar ve hak ihlalleri nedeniyle 2 Nisan 2018’de kapatıldığı hücrede saat 17.00 civarında öldü. Ölüm nedeni ve saati otopsi raporuna kalp krizi ve 18.30 olarak yazıldı.
Şu an Türkiye cezaevlerinde 1000’in üzerinde hukukçu tıpkı Teoman Gökçe gibi gayri insani koşullarda hücrede tutulmaya devam ediyor. İhraç hakim Teoman Gökçe’nin hakkını ailesi bundan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası hukuk kurumlarında aramaya devam edecek.
Gökçe’nin tek kişilik hücreye konulmasına karar verenler, bu kararı uygulayanlar ile bu kişileri azmettirenler hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçu kapsamında yargılanması talep edilecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), geçtiğimiz günlerde 427 hakimin ve savcının haksız yere tutuklandığına karar verdi. Teoman Gökçe ile ilgili de benzer bir kararın çıkması bekleniyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***