YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun verdiği bilgilere göre 15 Temmuz’dan sonra Cemaat soruşturmaları kapsamında tam 613 bin kişi hakkında işlem yapılmış, 136 bin de operasyon gerçekleştirilmiş. Bu operasyonlarda 319 bin kişi gözaltına alınıp, bunlardan 99 bini tutuklanmış, 22 bin 340 kişi de halen cezaevindeymiş. Bunlarla birlikte tam 25 bin kişi hakkında da yakalama kararı var.
İçişleri Bakanı Soylu; kendi bakanlığından da tam 45 bin kişinin ihraç edildiği, 12 847 kişinin de görevden uzaklaştırıldığı bilgisini veriyor.
Söyleyen için sadece bir istatistik olan bu bilgiler her bir kişi için tahammül sınırlarını zorlayan birer sınav, acılar ve zulüm demekti.
İçişleri Bakanının söylemediği ama bu bilgilerin içinde verilmesi gereken başka istatistikler de olmalıydı. Mesela gözaltına alınan bu kişilerin kaçına işkence yapıldığı, ne tür işkencelerden geçirildiği, mesela kaçının elektrik verilerek sakat bırakıldığı, kaçının öldürüldüğü, kaç kişinin yakınlarıyla tehdit edildiği, gözaltında kaç ölüme intihar süsü verildiği gibi bilgilerin de kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi. Gerçi bakan bunları paylaşmış olsaydı da muhalefetinden, iktidarına bütün kamuoyu ilk rakamları dinledikleri gibi işkence rakamlarını da dinler ve değişen hiçbir şey olmadan normal rutinlerine devam ederlerdi.
Meslekleri kardiyolog, veteriner, edebiyat öğretmeni, kimya profesörü, ziraat mühendisi, mimar, ev hanımı, öğrenci, lokantacı vs olan ve tutuklayanların bile kanunlarda yazan bir suçu işlemediklerinde hemfikir olduğu 319 bin insan gözaltına alınmış, 99 bini tutuklanmış ama bu zulme maruz kalanların hiçbir cebir, şiddet ve silahlı eylemine kimse tanık olmamış.
Milli Savunma Bakanlığı da 20 bin 500 askeri personelin TSK ile ilişkisini kesmiş, bunlardan büyük çoğunluğu tutuklanmış, hüküm giymiş, rütbeleri sökülmüş, vatan için can verirken bir anda terörist muamelesi görmüş ama çizgi dışı hiçbir reaksiyon göstermemişler. Emniyet teşkilatından da 45 bin kişi görevinden uzaklaştırılmış binlercesi tutuklanıp hapsedilmiş yine de elinde silah olan bu insanlardan tek bir kişi bile kanun dışı bir harekete meyletmemiş. Düşünsenize hırsızlık yaparken yakaladıklarınız, baba katili diye tutukladığınız insanlar el üstünde tutulurken siz “terörist” damgası yemişsiniz ve bütün bunları sineye çekip oturmuşsunuz.
TSK ve Emniyet Müdürlüğü bünyesinde çok iyi silah kullanabilen bu kadar personel, bunca haksızlığa, tutuklanmaya, iftiraya, mesnetsiz suçlamalara rağmen uluslararası dünyanın kabul ettiği tek bir terör ya da şiddet eylemine bulaşmamış. Bu askerler içinde sınır ötesi operasyondan döner dönmez tutuklanan, tahliye olunca tekrar göreve çağrılan sonra tekrar tutuklanan belki binlerce asker var ama yine de tek bir taşkınlık, aşırılık, kanun dışılık yok.
İktidar ve suç ortakları en hadsiz, en küstah, en fevri tavırlarla, Cemaate sempatizan diye kadınlara musallat olmuşlar, lohusa kadınları zincirlemişler, bebekleri hapsetmişler, gencecik kız çocuklarının hayatlarını karartmışlar ama “Cemaat” denilen yapı yine de şiddetle arasındaki mesafeyi hiç değiştirmemiş.
Oysa dünyanın her coğrafyasında, bu denli kitleselleşmiş herhangi bir grup, böyle bir siyasi baskıya, işlemediği suçlardan dolayı cezalandırılmaya, yüz binlerce tutuklanmaya, mallara el konmaya, işsiz, aşsız, kimsesiz bırakılmaya bu denli sessiz kalamaz, içinde çokça şiddet olan faklı çözüm yollarına başvururdu.
Ama bunlar duruşlarını, davranışlarını hiç bozmamışlar.
Eski Polis Akademisi Öğretim Üyesi Emre Uslu “Dünya; hangi Müslüman grup siyasal baskıyla karşılaştığında şiddete eğilim göstermeyecek bunu merak ediyor. İhvan test edildi kaybetti, cemaat şimdiye kadar test edilmemişti, şimdi test ediliyor” diye yazdı. Buna benzer değerlendirmeleri farklı yerlerde de duymuştum.
Merak ediyorum dünya gerçekten Hizmet Hareketini test mi ediyor? Sahiden test ediyorsa bunca yaşananlardan sonra, tam sekiz yıldır uygulanan baskı ve zulme rağmen, kanunsuz hiçbir şeye tevessül etmediğini, onun genetik kodlarının şiddete yönelmesine imkan vermediğini yeterince gözlemlemiştir sanıyorum.
Bunca mağduriyet yaşayanlar ve yakınları bırakın şiddete yönelmeyi, bir siyasi parti önünde protesto eylemi yapmaya bile tenezzül etmediler. Meriç’te, Ege’de boğulan çocuklarını, evlatlarını, eşlerini, analarını sessiz sedasız gömdüler. İşkenceleri, insanlık dışı hücre cezalarını, işsizliği, yoksulluğu sineye çekip zalimlere gerdan kırmadılar, başka yollara sapmadılar.
Ama hamuduyla çalarken suçüstü yakalanmış arsız-yüzsüz bir güruhla bir olup siyasetin bütün figürleri şehvetle ağzını doldura doldura onlara ‘terörist’ dedi ve demeye de devam ediyor.
Sizin testiniz hala bitmedi mi?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***