“Diyalog: Her zamankinden daha gerekli” sloganıyla dağıtılan geleneksel Alman Diyalog Ödülleri sahiplerini buldu. Törene katılan Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Rebecca Harms, “Türkiye’de bütün vatandaşlar artık aynı kanuni haklara sahip değil ve Türkiye’de hakim olan keyfi adalet anlayışı, herkesi ama herkesi terörist ya da devlet düşmanı olarak tanımlayabilir.” dedi.
Almanya’nın Frankfurt şehrinde düzenlenen ödül töreninde Alman Diyalog Kurumları Federasyonu, 6 kişi ve kuruluşu kültürler arası diyaloga katkıları sebebiyle ödüllendirdi.
2010’dan 2016 yılına kadar Avrupa Parlamentosunda’ki Yeşiller–Avrupa Özgür İttifakı grubunun başkanlık görevini üstlenen Alman siyasetçi Rebecca Harms, ödül töreninin ardından Türkiye’deki son yıllarda yaşanan gelişmelere ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
“TÜRKİYE’DE BÜTÜN VATANDAŞLAR ARTIK AYNI KANUNİ HAKLARA SAHİP DEĞİL”
Türkiye’deki insan hakları ihlallerini yakından takip eden AP eski Milletvekili Rebecca Harms, “Türkiye’de 1.5 milyon insan Türkiye’de terör şüphelisi olarak soruşturmaya tabi tutuluyor. Bu durumu nasıl tanımlarsınız?” sorusuna dikkat çekici bir cevap verdi.
Türkiye’de herkesin terörist ilan edilebileceğini söyleyen Harms, şöyle konuştu: “Türkiye’de bütün vatandaşlar artık aynı kanuni haklara sahip değil ve Türkiye’de hakim olan keyfi adalet anlayışı, herkesi ama herkesi terörist ya da devlet düşmanı olarak tanımlayabilir. Uzun zamandır tanıdığım işlerini iyi yapan gazetecileri, bilim adamlarını, doktorları ve senelerdir hapiste tutulan insanları, arkadaşım HDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın mahkemeler önünde hiçbir şanslarının olmadığını görmek benim için korkunç bir durum.”
“TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLARAK TANIMLANAMAZ”
Türkiye’nin artık hukuk devleti olarak tanımlanamayacağını kaydeden Harms, “Bence Türkiye çok zor bir yola girdi ve kaanatime göre artık bir hukuk devleti olarak tanımlanamaz. Ülkede farklı düşünceye sahip kişilere yönelik politik bir zulüm ajandası var. İnsanlar sadece işlerini, birikimlerini değil, itibarlarını ve daha da korkuncu özgürlüklerini kaybediyor. Bunun artık demokrasi ve özgürlükçü değerlerle bir ilişkisi yok” ifadelerini kullandı.
DİYALOG ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Törende ‘Toplum ve Siyaset’ ödülüne Almanya Hanau’daki ırkçı terör saldırısı sonrası çalışmaları sebebiyle Anne Frank Eğitim Enstitüsü; ‘İnsan Hakları’ ödülüne bu alandaki çabaları sebebiyle eski Avrupa Parlamentosu milletvekili Rebecca Harms; ‘Bilim ve Eğitim’ dalında, eğitimde ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele çalışmaları sebebiyle Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning; ‘Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog’ çalışmaları sebebiyle Meet to Respect Vakfı, son olarak da geçtiğimiz yaz Almanya’yı vuran selde zarar gören yerleşim yerlerinin inşası ve temizliğinde omuz omuza çalışan Merida kadın derneği ve Haus der Offenen Tür Sinzig layık görüldü.
Ödül töreninde, zulüm gören kişinin kimliğine bakmaksızın yardımına koşan Yeşiller Partisi eski AB Parlamentosu milletvekili Rebecca Harms’ın bu yönüne dikkat çekildi. Zaman Gazetesi’nin son Brüksel temsilcisi Selçuk Gültaşlı konuşmasında Harms’ı AB Parlamentosu’nda eşi benzer olmayan bir milletvekili olarak tanımladı. Gültaşlı, şunları söyledi: “Avrupa Parlamentosu’nun 700’den fazla mensubu içinde mazlumlara kimliğini, dinini veya siyasi görüşünü sormayan bir milletvekili düşünün, siyasi yelpazenin tüm taraflarıyla görüşen ve haklarını savunan bir milletvekili. Bazı meslektaşlarının aksine, korkunç insan hakları ihlallerini eleştirirse alacağı tepkileri düşünmeyen bir milletvekili. O bence tüm ezilenlerin annesi Rebecca Harms. Onun için tek bir çizgi var, o da insan hakları ve temel özgürlükler kırmızı çizgisi. O kırmızı çizgi aşıldığında, mağdurların siyasi görüşlerinin ne olduğunu sormadan müdahale edebilen tek kişi. Onu bir gün bir üniversitenin kapatılmasını durdurmak için Gürcistan’da, başka bir gün de Gülen Hareketi gönüllülerinin kaçırılmasını önlemek için Kosova’da gördük”
SEL FELAKETİ YAKINLAŞTIRDI
Geçtiğimiz Temmuz ayında Almanya’da Arhweiler şehrini vuran sel felaketinde 130’dan fazla kişi hayatını kaybetmiş, onbinlerce insan evsiz kalmıştı. Bu felaket, Alman halkı ile ülkenin dört bir yanından felaketin en ağır halinin yaşandığı Sinzig beldesine gelen göçmen dernekleri arasında yeni köprüler kurulmasını sağladı. Afetin acısı toplumları birleştirirken 2016’da Türkiye kökenli kadınların kurduğu Merida derneği ile Haus der Offener Tür Sinzig’in ortak çalışması sosyal sorumluluk ödülüne layık görüldü.
Merida Derneği başkanı Songül Erdem, yaptıkları çalışmalarla toplumların birbirine yaklaşmasına katkı sunmaktan mutlu olduğunu ifade ederken sel sonrası yaraları birlikte sardıkları Haus der Offenen Tür başkanı Petra Klein, gelecekten umutlu olduğunu ve torunlarının ileride daha hoşgörülü bir dünyada yaşayacağını düşündüğünü belirtti.
Diyalog faaliyetleri adına büyük bir adım olan Berlin’deki House of One projesi hakkında bilgi veren Diyalog ve Eğitim Vakfı Başkanı Ercan Karakoyun’sa projenin öneminden bahsetti.
Karakoyun, projenin devlet destekli olduğunun altını çizerken yeni kurulacak hükümetten de Türkiye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili daha net mesajlar duymak istediklerinin altını çizdi. [Bold]
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***