T24 yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Helalleşme’ çağrısı hakkında bir yazı kaleme aldı. Kılıçdaroğlu’nun çıkışının CHP ile muhafazakar kitleleri barıştırmak için yapılan bir politikanın olduğunu belirten Yılmaz, “CHP açısından bu kesimleri “ürkütmemek” yeterli bir başarı olur; “Ürkütmemenin” yolu da “muhafazakârcılık oynamak” değildir.” diye yorum yaptı.
Yılmaz’ın T24’te “CHP neyi değiştirmeye talip?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çıkışı, AKP Genel Başkanı’nın sinirini bozdu.
“Ey Bay Kemal, sen önce benim başörtülü kızlarımdan, bacılarımdan helallik dile” dedi ki Kılıçdaroğlu’nun helallik arayışı listesinde onlar da var.
Ve öyle görünüyor ki Kılıçdaroğlu’nun “barışmak” istediklerinin başında da zaten onlar geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun “helallik arayışı”, Erdoğan’ın “kutuplaştırma” siyasetinin tam zıttı.
Bugüne kadar kutuplaştırmanın nimetlerinden fazlasıyla yararlanan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun izlediği yeni siyasetten rahatsız olması normal.
Türkiye’nin kutuplaştırıcı bu siyasetten yorulduğunun farkında olmayan tek kişi de sanırım Erdoğan.
CHP Genel Başkanı’nın attığı bu son adım aslında uzunca bir süredir takip ettiği politikanın bir parçası.
CHP’yi muhafazakâr kitlelerle barıştırmak ve onların oyuna da talip olmak diye açıklanabilecek bir politika bu.
Yol boyunca “Ekmek için Ekmeleddin” gibi kazalar da geçirdi ancak bugüne kadar bu siyasetin sonuçlarını da aldı.
Son yerel seçim başarısı, esasen bu politikanın sonucudur.
Ve bu politika, bir “beş benzemez” ittifakını da ayakta tutabiliyor ki küçümsenecek bir politik başarı sayılmaz.
Ancak bu CHP’nin makus talihini yenmesine, yüzde 30’ları aşmasına ve iktidara gelmeye yeter mi diye soracak olursanız, kestirme bir yanıtım var zaten: Yetmez.
Muhafazakâr kitlelerin beklentilerine yanıt verecek, o beklentiye uygun politikaları uygulayacak ve bunu CHP’den daha yetkinlikle yapacak çok siyasi parti var.
CHP açısından bu kesimleri “ürkütmemek” yeterli bir başarı olur; ondan daha ilerisi biraz hayalcilik olur gibi geliyor bana.
“Ürkütmemenin” yolu da “muhafazakârcılık oynamak” değildir.
Kişisel haklarımızı iktidarda kim olursa olsun koruyacak, iktidarda kim olursa olsun devletin özgürlük alanlarımıza müdahale etmesini önleyecek demokratik standartları sağlayacağını taahhüt etmek yeterli olur.
Öte yandan siyasetin denklemi muhafazakârlar – modernler diye başlayan kimlikler üzerinden yürüdüğü sürece siyasi tablonun çok fazla değişmesi de mümkün değil.
Bu tabloyu değiştirecek siyaset, kimlikler üzerine değil, ülkenin zenginliklerinin eşit paylaşımı temelinde yapılabilir.
Bugün Türkiye’de orta sınıf kayboldu.
Artık “zenginler, fakirler, daha fakirler” diye sıralanıyoruz.
Nüfusumuzun en zengin beşte biri 2020 yılında toplam gelirin yüzde 47,5’ini aldı.
En düşük gelire sahip beşte birin aldığı pay ise sadece yüzde 5,9 idi.
Toplumun gelirden en fazla pay alan yüzde 20’sinin elde ettiği gelirin, en az pay alan yüzde 20’sinin elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P80 / P20 oranı, bir yıl içinde 7,4’den 8’e yükseldi.
Gelirden en fazla pay alan yüzde 10’un elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’un elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90 / P10 oranı ise bir yılda 13’den 14,6’ya çıktı.
Yani sadece son bir yıl içinde zenginler ve fakirler arasındaki gelir uçurumu daha da açıldı.
Toplam gelir içinde en yüksek ikinci pay, yüzde 21,8 ile sosyal transfer gelirleri oldu.
Yoksulluğun hangi boyutlara geldiğini gösteren çarpıcı bir rakam bu.
Ve bu yoksulluk, muhafazakâr – modern ayrımı gözetmiyor.
Müslümanı da seküleri de aynı derecede etkiliyor.
Dua ederek de Anıt Kabir’i ziyaret ederek de iyileştirilemiyor, düzeltilemiyor.
1980’den beri yorulup, bıkılmadan izlenen neo liberal politikaların bir sonucu bu.
CHP bunu değiştirmeyecek ise neyi değiştirmeye talip?
CHP’nin de makus talihini yenmek, vatandaşın makus talihini yenmekten geçer.
Türkiye’nin sorunu öncelikle üretmek ve ürettiğini eşit bölüşmek sorunudur.
Muhafazakâr kitlelerle helalleşmek üzere yola çıkılmışken onların dikkatini daha çok çekecek böyle programlar da elde olmalıydı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***