ERSAN AY | BRÜKSEL TR724
Interpol Genel Kurulu’nun 89. yıllık toplantısı 23-25 Kasım tarihlerinde İstanbul’da yapılacak. Toplantıda Interpol’ün yeni başkanı ile birlikte Yürütme Komitesi’nin çoğunluğu seçimle belirlenecek. Ayrıca Interpol‘ün temyiz organı olan Interpol Dosyalarının Kontrolü Komisyonu’nun yedi üyesinin tümünün seçimi yapılacak.
Washington D.C.’de bulunan, öncelikli olarak kamu politikasına yönelik araştırmalar yapan ve ABD’deki en etkili muhafazakâr kamu politikası kuruluşlarından biri olarak kabul edilen Heritage Foundation hazırladığı raporda otoriter devletlerin Interpol başkanlığı ve diğer önemli pozisyonları doldurarak kurumu politize etme çabalarının olduğunu iddia etti. Raporun yazarı Ted Bromund, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer demokratik devletlerin katılımıyla oluşturacak bir grubun bu liderlik pozisyonlarının otoriter devletlerce doldurulmasının önüne geçmek için en büyük öncelik olması gerektiğini belirtti. Raporda Türkiye’nin Interpol Genel Kurulu’na ev sahipliği yapıyor olmasının sebep olabileceği tehlikelere dikkat çekildi.
Reform gerekiyor
Raporda Interpol’ün otoriter rejimler tarafından siyasi baskı aracı olarak görülmeye başlanması sebebiyle eleştirilerin hedefinde olduğu vurgulanırken kurumun demokratik olmayan devletlerce politize edilmesinin ciddi bir tehlike oluşturduğu üzerinde duruldu ve birçok reform yapılması gerektiği ifade edildi. Fakat bu yıl İstanbul’da yapılacak olan genel kurul toplantısında reform görüşmelerinin yapılacak seçimler sebebiyle arka planda kalması öngörülüyor. İstanbul’daki genel kurulda Interpol başkanı ve 2 başkan yardımcısı da aralarında olmak üzere Interpol Yürütme Komitesinin 13 üyesinden 12’si yeniden seçilecek. Fakat gelecekte reformların hayata geçirilmesi için yapılacak seçimlerde liderlik pozisyonlarının kurumu siyasallaştırmak ve kendi çıkarları için kullanmak isteyen devletler tarafından doldurulmasının önüne geçmek gerektiğinin altı çiziliyor. Zira bu pozisyonların otoriter devletler tarafından doldurulması ilerleyen dönemlerde yapılacak reformları engelleyebilir, kurumu değerleri ve hedeflerinden uzaklaştırabilir ve otoriter devletlerce siyasi baskı aracı olarak kullanılmasının daha da fazla önünü açabilir.
Interpol’ün politize edilmesi
Interpol’ün elinde bulundurduğu mekanizmaların ve kırmız bülten gibi uygulamaların Interpol’ü ideal bir uluslararası baskı aracı haline getirdiğine değinilen raporda üye devletlerin yolsuzluk veya siyasi amaçlarla mağdurları baskı altına almak için Interpol mekanizmalarını kullanmasında son yıllarda ciddi bir artış olduğu belirtildi. Raporda “2009’dan bu yana, Interpol’ün Çin, Rusya ve Türkiye gibi otokrat rejimler tarafından siyasi muhalifleri taciz etmek ve yozlaşmış rejim yetkililerine ödeme yapmayı reddeden girişimcilere zulmetmek için kullanımında çarpıcı bir artış oldu” denildi.
Türkiye’nin ev sahipliği eleştirildi
Raporda Interpol Genel Kurulu’nun 2021’de İstanbul’da toplanacak olması, örgütün güvenilirliğine ciddi bir darbe olduğu ifade edilirken dünyadaki hiçbir devletin, Rusya ve Çin de dahil olmak üzere, muhtemelen Türkiye kadar Interpol’ü kötüye kullanma girişiminde bulunmadığına vurgu yapıldı. “15 Temmuz 2016’dan sonra bu darbenin kökenleri ve gerçekleri belirsizliğini koruyor olsa da Türk makamları Gülen hareketini suçluyor. Buna karşılık Türkiye, dünya çapındaki (gerçek veya hayali) düşmanlarına karşı, Interpol’ün bariz bir şekilde politize edilmesi de dahil olmak üzere bir baskı dalgası başlattı.” denildi.
Türk hükümetinin talep ettiği yüzlerce kırmızı bülten talebinin Interpol tarafından reddedildiğini ve Türkiye’nin hedefinde olan insanların pasaportlarını iptal etme yetkisinin engellediğine ve Türk makamlarının bu durumdan memnuniyetsizliklerine değinildi. Türkiye’nin Interpol’e ne kadar taciz edici talepte bulunduğunun tam olarak belli olmadığı fakat 2017’de Türkiye’nin Interpol’ün ana veri tabanına 60 bin kişi ekleme çabalarının engellediğinin Türk medyası tarafından duyurulduğuna dikkat çekildi. İddiaların doğru olması halinde yaşanılanların Interpol’ün tarihindeki en korkunç suiistimal girişimi olduğu ifade edildi. Ayrıca Haziran 2021’de Türkiye’nin dışişleri bakan yardımcısı, Interpol’ün Türkiye’den gelen 773 kırmızı bülten talebini reddettiğini doğruladı.
Türkiye’nin başarısız olduğu suiistimal girişimlerinin yanı sıra Interpol aracılığıyla hatırı sayılır bir başarı elde ettiğinin de altı çizildi. Pasaportu iptal edilen NBA yıldızı Enes Kanter ve Kenya’dan yasadışı yollarla kaçırılan Selahaddin Gülen örnekleri verilerek Türk makamlarının seçtikleri kurbanları Interpol aracılığıyla takip etmeye ve istismar etmeye devam ettiğine ve bu girişimlerde sıklıkla başarılı olduklarına değinildi. Interpol’ün yalnızca olağan hukuk suçlarıyla ilgilendiğinin siyasi veya askeri suçları takip etmek gibi bir fonksiyonunun olmadığının Türk makamları tarafından kabul edilmek istenmediği ifade edildi.
Erdoğan rejimi genel kurulu istismar edecek
Raporda, 15 Temmuz darbe girişiminde yer alan sözde katılımcılardan elde edilen ifadelere dayalı olarak, Genel Kurul’daki temsilciler tarafından incelenmek üzere sunumlar ve uydurma belgeler hazırladığı iddia edildi. Hükümet yetkililerinin masrafları Türkiye’ye ait olmak üzere temsilcilerin ailelerini genel kurul toplantısına davet ettiği ve onlara hediyelere boğmaya hazırlandıkları da iddialar arasında. Erdoğan rejimi Interpol Genel Kurulu temsilcilerini rüşvet vererek Interpol aracılığıyla takip ettikleri insanların meşru hedefler olduğuna ikna etmeyi amaçlıyor.
Genel Kurul toplantılarının 2018’de Birleşik Arap Emirlikleri’nde, 2019’da Şili’de gerçekleştirilmişti. 2020’deki toplantının Uruguay’da olması planlanırken COVID-19 salgını sebebiyle açıklama yapılmadan Birleşik Arap Emirlikleri’ne taşındı ve iptal edildiği açıklandı. 2021 Genel Kurul toplantısının da Türkiye’de gerçekleştiriliyor olması Interpol’ün rahatsız edici bir trendi sürdürmesi olarak tasvir edildi. Son yıllarda Gene Kurul toplantılarına otoriter ülkelerin ev sahipliği yapmasına dikkat çekildi. “Türkiye gibi otokrasiler, kendilerine prestij ve güvenilirlik kazandıran büyük uluslararası toplantılara ev sahipliği yapmaktan hoşlanıyor” denildi. Raporu hazırlayan Ted Bromund, Interpol’ün demokratik üye ülkelerini eleştirdi: “Interpol’ün üye ülkelerinin çoğunluğu, Genel Kurulunun toplantısı için uygun bir ev sahibi seçmeye yeterince özen göstermiyorsa, Interpol üyeliğinin ciddi sorumluluklarını yerine getirme konusunda kendilerine güvenilemez.”
Tehditlerle yüzleşilmeli
Raporda Interpol’ün hala efektif bir kurum olduğu, henüz telafisi mümkün olmayacak bir şekilde yozlaşmış ya da politize edilmiş olmadığını ifade edildi. Ancak finansman, liderlik, faaliyetler ve toplantı yerlerindeki eğilimlerin iyiye gitmediğine dikkat çekildi. Demokratik üye devletlerin birlikte çalışması gerektiği ve yapılacak seçimlerde liderlik pozisyonlarının yasalara saygılı demokratik ülkelerden nitelikli adaylarca doldurulması gerektiği belirtildi. Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin Interpol’ü hem kötüye kullanma hem de kontrol etme konusundaki rahatsız edici çabalarıyla yüzleşilmeli çağrısında bulunuldu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***