Halkların Demokratik Partisi (HDP), açılan kapatma davasına dair ön savunmasını 5 Kasım’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) sundu. HDP’nin ön savunmasında, beş başlık altında usule ilişkin, üç başlık altında da esasa ilişkin itirazlar yer aldı. AYM, 11 Kasım’da ön savunmayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’e göndererek inceleme için 1 aylık süre verdi.
BAŞSAVCININ MÜTALAASI
Başsavcılığının bir ay içinde esasa dair mütalaasını AYM’ye sunması beklenirken, dava için büro açan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu avukatlarının, esasa için savunma hazırlıkları başladı. Başsavcının mütalaasının HDP’ye ulaşması üzerine esas savunmaya ilişkin bir aylık süre verilecek. Ancak HDP, bu konuda ek süre talebinde bulunabilecek.
YAZILI SAVUNMA
Diğer yandan haklarında siyasi yasak istenilen 451 siyasetçiye de iddianame tebliğ edilmeye başladı. 451 kişi de AYM’ye yazılı savunma verecek.
Açılan büroda savunma için hazırlarını sürdüren HDP’nin hukukçu milletvekillerinden Mehmet Rüştü Tiryaki, ön savunmanın içeriği ile çalışmalarına dair değerlendirmelerde bulundu.
‘SAVUNMA DEĞİL İDDİALARA YANIT’
Kendilerini “kapatma davası iddianamesine karşı savunma sunuyor” gibi görmediklerini ifade eden Tiryaki, verdikleri ön savunmanın iddialara bir yanıt belgesi olduğunu ifade etti. İddianamede yer alan iddialarla HDP ya da herhangi bir siyasi parti hakkında kapatma davasının açılmasının hiçbir koşulu olmadığını ilk günden bu yana vurguladıklarını aktaran Tiryaki, “Sadece üyeleri, yöneticileri, milletvekilleri, eş genel başkanları hakkındaki soruşturmalar ve açılmış ceza davaları üst üste konularak bir siyasi partinin kapatılması istenilemez. 843 sayfalık iddianamenin yüzde 85’i sadece üye, yönetici ve vekillerimiz hakkındaki ceza davaları ve soruşturmalarından ibaret” ifadelerini kullandı.
‘İDDİANAME KANUNA AYKIRI’
5 Kasım’da AYM’ye sundukları ön savunmada, iddianamenin usul ve esasına dair itirazlarda bulunduklarını aktaran Tiryaki, şunları söyledi: “İddianamenin usulüne dair dile getirdiğimiz itirazlarımızdan ilki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Siyasi Partiler Kanunu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, bir siyasi partinin MYK, PM ya da Eş Genel Başkanları dışındaki organları tarafından Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı bir fiil işlediklerini öğrendikleri zaman siyasi partiyi uyarma görevi vermiş. Ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın bugüne kadar HDP’ye herhangi bir uyarısı yok. Ancak hiçbir uyarı yapmadan HDP hakkında kapatma davası açabiliyor. Bunun Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olduğunu söyledik.”
‘İRFAN FİDAN ÇEKİLSİN’
AYM Üyesi İrfan Fidan hakkında da itirazda bulunduklarını aktaran Tiryaki, “İrfan Fidan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve başsavcı vekiliyken yürüttüğü en az 29 soruşturma var. Bunların bir kısmı davaya dönüştü bir kısmı da soruşturma aşamasında. Bu kişiler hakkındaki soruşturmalar ve davalar şimdi AYM’de görüşülecek ve gerekçe gösterilerek HDP’nin kapatılması isteniyor, o kişilere de siyasi yasak isteniyor. Kimse bir davada hem savcı hem de hakim olamaz. İrfan Fidan, İstanbul’dayken başsavcı olarak soruşturmalar yürütecek, sonra AYM üyesi olup ‘evet bu suçlar işlendi onlara siyasi yasak getirilsin ve bu nedenle HDP kapatılsın’ diyecek. Bu evrensel hukuk ilkelerine, TCK’ya AYM’nin kuruluş yasasına, Anayasa’ya aykırı. Bu nedenle İrfan Fidan’ın çekilmesini istedik” diye anlattı.
BİREYSEL İNCELEME YETKİSİ
Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması sürecine ve AKP hakkında kapatma davası açılana kadar AYM’nin bireysel başvuruları inceleme yetkisinin olmadığını dile getiren Tiryaki, “Bireysel başvuruları inceleme yetkisi tanındıktan sonra AYM ilk kez bu kapsamda kapatma davası görüşecek” diye aktardı. İddianamede 451 kişi hakkında siyaset yasağı istenildiğini hatırlatan Tiryaki, “Siyaset yasağı istenmesinin gerekçesi ise haklarına açılan ceza davaları ve soruşturmalar. Bunun sonucunda mahkum olabilir, ceza alabilir ya da beraat edebilirler. Olur da ceza alırlarsa gelecek yıllarda ‘bireysel haklarım ihlal edildi’ diye AYM’ye başvurabilirler. Şimdi AYM soruşturma ve dava aşamasında olan bu suçlamaları görüşüp ‘evet bunlar suçtur ve bu kişiler hakkında siyaset yasağı veriyorum, ayrıca bu gerekçeyle HDP’nin kapatılmasına karar veriyorum’ derse şimdiden gelecekte yapılacak bireysel başvurularla ilgili önceden kararını belirtmiş olacak. Dolayısıyla AYM’nin bunu yapmaması gerekir. AYM yıllar sonra önüne gelen bu dosyalar hakkında ‘bireysel hak ihlali’ kararı verirse ne olacak? Ya o karar ya da olası verilecek siyaset yasağı kararı tartışmalı halı gelecek. O yüzden AYM’nin denetiminden geçmemiş bu suçlamaları görüşmemeli, kapatma gerekçesi olarak kabul etmemeli ve iade etmeli” şeklinde konuştu.
KANUNU’NA DAYANDIRILAN GEREKÇELER
Siyasi yasak istenilen kişiler hakkındaki suçlamaların büyük bölümünün “örgüt üyeliği” ya “örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işlemek” ya da “örgüt propagandası yapmak” olduğunu kaydeden Tiryaki, bu suçlamaların öngörülebilir olmadığına dikkati çekti. Tiryaki, “Sokaktaki herhangi bir vatandaş, Kürt sorunu ya da başkaca bir toplumsal mesele konusunda yaptığı konuşmalar nedeniyle rahatlıkla suçlanabiliyor. AYM ve AİHM de bu yüzden ‘öngörülebilir’ değil diyor. Bu nedenle suçlamalara konu yasaları AYM iptal etsin dedi. Dolayısıyla ‘dosyanın AYM’ye gelmesi bir fırsat bunları iptal edin, Meclis’te gerçekten öngörülebilir, yasalar yapılsın’ dedik. Bir diğer usul itirazımız da kapatma davasının gerekçelerinden biri Siyasi Partiler Kanunu’nun 79-80-81 ve 82’inci maddelerine aykırı davranmışız. 80 ve 81’inci maddeleri ‘ayrımcılık ve azınlık yaratma konusunda propaganda çalışması yapmak.’ Bunların hiçbirini yapmadık ama bunlar gerekçe gösterilerek bir siyasi parti kapatılamaz. Çünkü Anayasa, bir siyasi parti hakkında kapatma davasının nedenlerini sıralamış ama bunların içerisinde azınlık yaratma, bölge esaslı siyaset yapmak yok” ifadelerini kullandı.
‘KAMPANYA İLE DAVA AÇILDI’
Usule ilişkin 5 başlık altında yaptıkları itirazların davanın ret gerekçesi olduğunu vurgulayan Tiryaki, “Yine de esasa ilişkin 3 başlık altında cevaplar verdik. Demokrasilerde siyasi partilerin yerini anlattık. HDP’nin varlığını da bu açıdan tartıştık. HDP’nin tüzüğünü, programını ve neleri savunduğunu anlattık. Tarihsel olarak Kürt sorununu anlattık. HDP’yi ortaya çıkarak toplumsal ihtiyaçları, HDP’nin Kürt sorununun hangi biçimlerde çözülmesini savunduğunu anlattık” diye belirtti. Ön savunmada ayrıca kapatma davasının siyasi arka planını da anlattıklarını kaydeden Tiryaki, “Bu dava hukuksal değil siyasi bir dava’ dedik. Bu konudaki en güçlü argümanımız da şuydu; bir kampanya üzerine HDP’ye dair kapatma davası açıldı. ‘İktidarın küçük ortağı ve gayri resmi ortaklarının yürüttüğü kampanyalar üzerine bu davalar açılmıştır’ dedik. Davaların açılış tarihleriyle de siyasi mesajlar verilmiştir dedik. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın iddianameden sonra yaptığı açıklamalar da politik mesajlar içeriyordu. Bunları da anlattık” diye belirtti.
HDP BİNALARINA YÖNELİK SALDIRILAR
HDP’ye yönelik “şiddetle arasına mesafe koymuyor” suçlamalarına karşı ön savunmada anlatımlarının olduğunu söyleyen Tiryaki, “HDP bu ülkede şiddetin mağduru durumunda. HDP’nin neredeyse saldırıya uğrayan hiçbir il ve ilçe binası yok. Adana, Mersin il binalarımıza bombalı paketler gönderildi, 7 Haziran seçiminden iki gün önce mitingimizin ortasında bombalar patlatıldı. Bundan birkaç ay önce İzmir il binamıza silahlı bir kişi girdi ve Deniz Poyraz’ı katletti. Dolayısıyla şiddeti savunmak bir yana HDP’nin tüm mesajları demokrasi, barış, toplumsal uzlaşı ve sorunların da barışçıl yöntemlerle çözülmesi biçimindedir. Tüm bunları ve şiddete karşı tutumumuzu da anlattık” dedi.
Ön savunmada iddianamenin içeriğine dair de yanıtlarının yer aldığını aktaran Tiryaki, itirafçı beyanlarına dair hukuksal değerlendirme yaptıklarını kaydetti. Ön savunmada AİHM kararları, Venedik Sözleşmesi ve Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisi kararları ışığında kapatma davasının ne anlama geldiğini ve bu kararlara nasıl aykırı olduğunu da anlattıklarını belirten Tiryaki, “Bu aşamadan sonra yapılması gereken tek şey var, bu ülkenin demokrasisine katkı sunulması isteniyorsa bu dava AYM tarafından reddedilmeli ve siyasi partilerin kapatılması tartışması bu ülkenin gündeminden çıkarılmalıdır” diye belirtti.
AİHM’İN KARARLARI
Venedik Komisyonu ve Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi kararlarının, 2008’de AKP ve DTP hakkında açılan kapatma davalarının dönemine denk geldiğini söyleyen Tiryaki, “Türkiye’deki bu kapatma davalarının evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu düşündüğü için Venedik Komisyonu, bazı ilkeler ortaya koymuştu. ‘Siyasi partiler hakkında bu kadar kolay kapatma davaları açılamamalı ve kararlar verilememeli’ şeklinde. Kapatma kararı için çok zor koşullardan bahsediyor ama Türkiye’de bu koşullardan hiçbirisi esasen gerçekleşmiş değil. Diğer bir konu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı açtığı davanın AİHM kararlarına uygun olduğunu söylüyor. Uzun uzun Herri Batasuna kararından bahsediyor. Ancak bu davanın Herri Batasuna kararıyla yakından bir ilgisi yok. Aynı zamanda AİHM kararlarının neredeyse yüzde 90’ı Türkiye’yle ilgili ve bu kararların neredeyse tamamın siyasi partilerin kapatılma kararlarını sözleşmeye aykırı olduğu yönünde. DEP, HEP, HADEP, DTP, TBKP hakkında da böyle. Bu dava DTP hakkında açılan davanın kötü bir kopyası gibi. Ama savcı iddianamesinde hiç DTP hakkında kapatma davası açılmamış gibi, AYM’nin kapatma kararının AİHM tarafından mahkum edilmemiş gibi adeta ölü balık taklidi yaparak konuya girmemiş” bilgisini paylaştı.
Ön savunmada AİHM’in DTP’nin kapatılması kararına dair verdiği karara da değindiklerini dile getiren Tiryaki, “Bu davanın da bu kararlara bakılarak kesinlikle reddedilmesi gerektiğini söyledik” dedi.
AYM CAN SİMİDİ UZATIRSA …
Davanın siyasi olduğunu, ancak toplumun geniş kesimi tarafında desteklenmediğini söyleyen Tiryaki, devamında şunları belirtti: “Hatta AKP de doğrudan bu davayı destekleyecek bir açıklama yapamıyor. Çünkü kendi kitlesinin de çok büyük bölümünün bu davayı siyasi olarak gördüğünü biliyor. Dolayısıyla toplumun büyük bir kesiminin bu davayı doğru bulmaması bu ülke için büyük bir şans. Siyasi ama siyasi desteği zayıf bir dava. AYM’nin de HDP hakkında kapatma kararı vermeyeceğini düşünüyorum. Nedeni, iddianamenin zayıflığı, ilk iddianamenin tekrar edilmesi ve sadece üye ile yöneticiler hakkındaki ceza davaları ve soruşturmaları üst üste konularak açılmış bir dava olduğundan. Ama bu güne kadar Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünü savunan neredeyse tüm partiler hakkında açılmış davalarda kapatma kararı verildi. Dolayısıyla HDP hakkında da kapatma kararı verilebilir. Ancak kapatma kararı verilmesi durumunda Türkiye’de artık etkili iç hukuk yolu, bireysel başvuru ve AYM de tartışılır hale gelecek. Umarım AYM böyle bir karar vermez. AYM’nin vereceği karar, kaybedeceğini anlayan iktidara can simidi olmayacaktır ama yine de bir can simi uzatmak için HDP hakkında kapatma kararı vermemesini umuyorum. Çünkü bunu yapması durumunda AKP’ye bir can simidi olmayacak, kendisi de AKP’yle beraber boğulup gidecektir.”
SÖZLÜ SAVUNMA
Esasa ilişkin savunma için çalışmalarının sürdüğünü aktaran Tiryaki, sözlü savunma vermek için talepte bulunmayı düşündüklerini söyledi. Sözlü savunma taleplerini kabul edilmesi durumunda AYM’nin bir gün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı dinleyeceğini, başka bir gün de HDP’nin sözlü savunmasını alacağını kaydeden Tiryaki, “Bu süreçlerin ardından AYM tüm belgeleri raportöre gönderecek. Raportör tüm bunları inceledikten sonra kapatılma ya da kapatılmaması yönünde görüşünü beyan edecek. Bu raportörün raporunu hazırlamasından sonra AYM başkanı raporu üyelere dağıtacak ve belirlediği tarihte kararını açıklayacak” şeklinde konuştu. (MA / Zemo Ağgöz)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***