Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Roma’yı ziyaret ederek İtalya Başbakanı Mario Draghi ile “Fransız-İtalyan Gelişmiş İşbirliği Anlaşması”nı imzalayacak.
Bir İtalyan hükümet yetkilisi, bu adımın Brexit ve Almanya’daki siyasi geçiş sonrası istikrarsızlığın damga vurduğu Avrupa’da “önemli bir sembolik değere” sahip olacağını söyledi. Yine bir İtalyan hükümet kaynağı, anlaşmanın Almanya Başbakanı Angela Merkel’in görevden ayrılmasından sonra Avrupa’daki güç dengesini değiştirmeyi hedefleyeceğini dile getirdi.
Elysee Sarayı’na göre anlaşma, ‘Paris’le Roma’nın pozisyonlarının yakınlaşmasının yanı sıra iki ülkenin Avrupa, dış politika, güvenlik, savunma, göç politikası, ekonomi, eğitim, araştırma, kültür ve sınır ötesi’ konularındaki işbirliğini teşvik edecek.
Söz konusu anlaşma, dönemin Almanya Başbakanı Konrad Adenauer ve Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle tarafından imzalanan ve Avrupa entegrasyon sürecine yeni bir ivme kazandıran Fransız-Alman anlaşmasından (Elysee Antlaşması) yaklaşık 60 yıl sonra geliyor.
Peki yeni Fransız-İtalyan paktı, on yıllar önce imzalanan Alman-Fransız anlaşması gibi Avrupa Birliği’ni yeniden şekillendirebilir mi?
İşte anlaşmanın içeriği ve Avrupa’ya olası yansımalarıyla ilgili bilinenler.
Anlaşmanın içeriği ne?
Adını Roma’daki İtalyan Cumhurbaşkanlığı sarayından alan “Quirinale Antlaşması”, Fransız-İtalyan işbirliğine “daha istikrarlı ve iddialı bir çerçeve” vermek için 2017 yılında ilan edildi. Paris ve Roma, ocak ayında 7 yıllık görev süresi dolacak olan İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın görevden ayrılmadan önce anlaşmayı sonuçlandırmak istedi. Keza Fransa’da 2022 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
Anlaşmanın detayları henüz açıklanmasa da Paris merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden program koordinatörü Mathilde Ciulla, euronews’e verdiği mülakatta, “Gençlik ve araştırma gibi iç meselelerden Avrupa entegrasyonu ve dış politikasına kadar birçok farklı konuyu kapsayan 11 fasıl olacağını biliyoruz. Yani temel olarak Fransa ve İtalya arasındaki ortaklığı kurumsallaştırmak ve yapılandırmakla ilgili.” diye konuştu.
Ayrıca Ciulla, “Açıkçası, iki ülke uzun süredir birlikte çalışıyor ama Fransız-İtalyan ilişkisi, Alman-Fransız ilişkisinin Elysee Antlaşması ile sahip olduğu duruma sahip değildi. Bence bu ilişkileri yapılandırmakla ve uzunca bir süredir gecikmiş olan işbirliği düzeyine uymaya çalışmakla ilgili.” değerlendirmesinde bulundu.
Krizden ‘balayı’na?
Anlaşma, Roma ile Paris arasında yaşanan son gerilimlerin ele alınmasına da katkı sağlayacak. Özellikle 2018 yılında 5 Yıldız Hareketi ve aşırı sağ Lig Partisi tarafından yönetilen popülist hükümetin kurulması sonrası yaşanan bazı anlaşmazlıklar, transalp ilişkilerini gerdi. Hatta kriz, 2019’da İtalyan Konseyi Başkan Yardımcısı Luigi Di Maio’nun Fransa’daki “Sarı Yelekliler” protesto hareketinin lideriyle bir araya gelmesiyle zirve yaptı. Bundan kısa süre önce İçişleri Bakanı Matteo Salvini, Fransa Cumhurbaşkanı’nın istifa etmesini istedi. Bu durumu protesto eden Paris, iki komşu arasında 1945’ten bu yana yaşanan en ciddi diplomatik krizde, İtalya’daki büyükelçisini geçici olarak geri çağırdı. İtalya, göçmen akışıyla başa çıkmada Paris’in kendisini yalnız bıraktığını belirtti. Roma ayrıca Paris’i, Fransa’ya sığınan aşırı sol “Kızıl Tugaylar”ın eski üyelerini barındırdığı için eleştirdi. Ancak Emmanuel Macron, geçtiğimiz nisan ayında bu kişilerin tutuklanmaları talimatını vererek Mitterrand dönemi doktrinine son verdi.
İki ülke, Avrupa yanlısı duruşu ve merkeziyetçi görüşleri ile Macron’a yakın olan Draghi hükümeti döneminde ilişkilerini tamamen restore etti. Fransa’nın önde gelen üniversitelerinden Sciences Po’da görev yapan tarihçi profesör Marc Lazar, “Şu an itibarıyla Paris ve Roma arasında tam bir balayı yaşanıyor. Hele de Almanya’nın iki taraf arasında gidip geldiği bir ortamda, İtalya ile Fransa arasında birçok yakınlaşma noktası var.” dedi.
Ancak İtalya’da bazıları, zaman zaman açgözlü bir iş partneri olarak algılanan Avrupalı komşularına karşı temkinli yaklaşıyor. Sene başında, İtalyan Fincantieri grubunun Fransız Chantiers de l’Atlantique tersanesini devralmasındaki başarısızlık, Roma’yı hayal kırıklığına uğrattı. Kimi İtalyanlar için Fransızlar, İtalyan şirketlerine karşı iştahlı ama mütekabiliyeti kabul etmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle anlaşma İtalya’da eleştirilere yol açtı. Starmag dergisi ekonomi yazarı Carlo Pelanda bu durumu, “Sınai ve stratejik düzeyde kendi kendini Fransa’ya ilhak ettirme.” sözleriyle tanımladı.
Ne Roma’nın ne de Paris’in göç gibi hassasiyetini koruyan konularda naif olmadığını söyleyen Ciulla, euronews’e verdiği mülakatta, anlaşmanın “birlikte çalışma taahhüdü” sunduğunu ve gerginliğin büyükelçileri geri çağırma noktasına kadar tırmanmayı engelleyeceğini savundu.
Anlaşma AB’nin geri kalanı için ne anlama geliyor?
Güney (AB) ülkelerinin daha fazla dinlenmesinin anlaşmanın olumlu bir sonucu olacağını söyleyen Ciulla, “Fransa’nın buna katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Çünkü İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi bazı güney ülkelerine daha yakın. Örneğin ekonomik kaygılar veya göç konusunda, Fransızlar destek olabilir ve bunu kuzeydeki tutumlu devletlerin de gündemine getirebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni ittifakın Berlin’e karşı olmadığının altını çizen Ciulla, “Bence Almanya bunun olmasından oldukça memnun çünkü her zaman Fransız-Alman ilişkisinin gerçekten önemli olduğu konusunda ısrar ettiler, ancak Avrupa Birliği sadece Fransız-Alman ilişkilerinden ibaret değil. Bu adım ayrıca daha küçük ülkelerde de olumlu karşılanabilir. Bu da Fransa’nın yönünü sadece Almanya’ya dönmediğini ve Fransa’nın diğer devletlerin önemini ve görüşünü kabul ettiğini gösterir.” şeklinde konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***