Haklarında kesinleşmiş herhangi bir mahkumiyet kararı olmamasına rağmen, devam eden soruşturma ve kavuşturmalar gerekçe gösterilerek ruhsatları iptal edilen avukatlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. 15 Temmuz sonrası ruhsatları iptal edilen avukatların sayısı arttı. Ruhsat iptallerine, Avukatlık Kanunu’nun 5’inci maddesinin 3’üncü fıkrası gerekçe gösteriliyor.
İlgili madde, hakkında kovuşturma bulunan avukatların ruhsatları için “bekletilme yapılabilir” ibaresiyle inisiyatifi yerel baro ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) bırakıyor. Ancak son 6 yıldır barolar ve TBB’nin verdiği birçok ruhsat, Adalet Bakanlığı’nın açtığı davalar nedeniyle iptal edildi. Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 2016 ile 2020 tarihleri arasında bin 492 kişi hakkında iptal davası açıldı.
Bakanlık tarafından ruhsatı iptal edilenlerden biri de Naim Eminoğlu. Mayıs ayında avukatlığa başlayan Eminoğlu’nun ruhsatı, gizli bir tanığın verdiği ifadeler üzerine başlatılan soruşturma gerekçesiyle 13 Ağustos’ta iptal edildi. Gizli tanık, Eminoğlu’nun Ankara Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken Kuzey Kore’ye yaptığı ziyaretin “örgütsel faaliyet” kapsamında yapıldığını iddia etti.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre ruhsatının iptal edilmesine gerekçe gösterilen davanın istinaf sürecinde olduğunu aktaran Eminoğlu, mahkumiyet kararı olmamasına rağmen ruhsatının iptal edilmesinin ulusal ve uluslararası hukukta yerinin olmadığına söyledi. Eminoğlu, bu durumu “Halkın avukatlığını yapan avukatların sindirilmeye çalışılması” olarak değerlendirdi. “Benim de Ankara Barosu’nun da yetkisi gasp edilerek, ruhsatıma el konuldu” diyen Eminoğlu, “Avukatlık mesleğinin muhatapları mesleği yapmamı engel görmüyor ancak Adalet Bakanlığı ve siyasal iktidar engel görüyor” diye belirtti.
ASIL NEDEN ‘TOPLUMSAL DAVALARA İLGİLERİNDEN’
Eminoğlu, ruhsatlarının iptal edilmesinin asıl nedeninin “toplumsal davalara ilgilerinden” kaynaklandığını kaydetti. 6 ay boyunca ağır işkencelerden geçirilen Ayten Öztürk, SOMA’da göçükte ihmaller sonucu yaşamını yitiren 301 maden işçisinin davalarına baktığını anımsatan Eminoğlu, “Avukatlara şu mesaj verilmeye çalışılıyor: ‘Halkın avukatlığını yapmayın. Avukatlığı bizim için yapın, sadece para için yapın.’ ‘Halk için bu ülkedeki insanlar için bir şey yapmayın’ diyorlar. Siyasi iktidarın hedefi bu” dedi.
‘ÇALIŞMA HÜRRİYETİMİZ ELİMİZDEN ALINDI’
Ruhsat iptallerinin aynı zamanda avukatlık mesleğine saldırı olduğuna dikkati çeken Eminoğlu, bu saldırıların mesleğin muhalif meslek olmasından kaynaklandığını ifade etti. Eminoğlu, “OHAL süreci ile birlikte bu baskılar artı. Çalışma hürriyetimiz ellimizden alındı” dedi. Ruhsat iptaline gerekçe gösterilen maddenin geleceğe dönük de uygulanabileceği uyarısında bulunan Eminoğlu, “Şu an 5 yıldır uygulanıyor ve biz bunun ilerde ne kadar uygulanacağını ne aşamada uygulanacağını bilmiyoruz. Şu an yeni başlayan avukatlar için uygulanıyor aynı maddeyi bahane edip 20-30 yıllık avukatlara da yapabilirler. Böyle bir tehlike de barındırıyor” diye kaydetti.
BAROLARA ÇAĞRI
Barolara ruhsat iptallerine karşı “ellinizi taşın altına koyun” çağrısı yapan Eminoğlu, “Barolar, karşı olduklarını deklere etmeliler” dedi. Eminoğlu, baroların bakanlığın verdiği kararı uygulamama yetkisine sahip olduğunu işaret ederek, “Geçmişte de uygulamadığı çok oldu. Eğer uygulamasa alınmıyor. Bunun önünde bir engel yok. Dava açabilirler. Adalet Bakanlığı da şu an durumun vahametinin farkında. Onun için mahkemeler elliyle yapıyor. ‘Mahkeme karar verdi’ diyor. İdare mahkemelerine dava açıyor ve mahkeme elliyle ruhsatlarımız iptal ediliyor. Hukuki bir kılıfla yapılıyor” şeklinde konuştu.
‘ADİL YARGILANMA HAKKINA AYKIRI’
Devam eden davaya rağmen ruhsatın iptal edilmesinin aynı zamanda masumiyet karinesine de aykırı olduğunu vurgulayan Eminoğlu, şunları söyledi: “Uluslararası hukukta da bu durum aykırılık taşıyor. Türkiye’nin imzacısı olduğu pek çok sözleşmeye aykırılık taşıyor. Havana Sözleşmesi’ne aykırılık taşıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 6’nci maddesine ‘adil yargılanma’ hakkına aykırılık taşıyor.”
‘TEK ÇARE SOKAKTA DİRENME’
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) de yapılan başvurulara genelde olumsuz yanıt verdiğini aktaran Eminoğlu, bu sürecin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) lehlerine döneceğine ifade etti. Türkiye’nin şu anda AİHM kararlarını da uygulamadığına dikkati çeken Eminoğlu, buna karşı tek çarenin “sokakta direnme” olduğunu vurguladı. Eminoğlu, “Ruhsatım gasp edildiği ilk gün şunu demiştim; Bu meseleyi mağduriyet olarak da görmüyoruz. Bu mesele bir hak gaspı olarak görüyoruz. Bu nedenle halklar hakları alırken nasıl almış biz de öyle alacağız” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***