Elektirik Mühendisileri Odası İzmir Şubesi, doğalgaz ve akaryakıt zamlarına ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamda, söz konusu zamların başka zamları da tetikleyebileceği belirtilirken; “Tüketiciye direkt yansıyan akaryakıt zamlarının yanı sıra, doğalgaz ve elektrik maliyetlerindeki artışlar; tüm ürün ve hizmet için dolaylı zamlara dönüşmek üzeredir” ifadeleri kullanıldı.
‘ÖZERK BİR YAPI TARAFINDAN BELİRLENMELİ’
Açıklamada ayrıca “Elektrik, doğalgaz ve akaryakıt tarifelerinin kamu yararını esas alan siyasi ve ticari müdahalelerden uzak özerk bir yapı tarafından belirlenmesi çağrımızı yeniliyoruz” denildi.
EMO İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
“Dünya genelinde fosil enerji kaynaklarda maliyet artışıyla başlayan enerji krizi, uzun yıllardır ısrarla sürdürülen yanlış enerji politikalarının kırılgan hale getirdiği ekonomimizi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Tüketiciye direkt yansıyan akaryakıt zamlarının yanı sıra, doğalgaz ve elektrik maliyetlerindeki artışlar; tüm ürün ve hizmet için dolaylı zamlara dönüşmek üzeredir.
Kuraklık nedeniyle hidrolik kaynakların payının azalmasının yanı sıra güneş ve rüzgara dayalı üretim kapasitesinin yeterli büyüklüğe ulaşmaması nedeniyle, ülkemizdeki elektrik üretimi, ağırlıklı olarak kömür ve doğalgaz gibi maliyetleri gitgide artan fosil kaynaklardan gerçekleştirilmektedir. Böylesi bir ortamda enerjisini yüksek oranda yenilenebilir kaynaklardan üreten, enerji yoğun sektörlerde, ulaşımda ve sanayide enerji verimliliği önlemlerini zamanında alan ülkeler, ülkemizin aksine bu kriz dönemini daha rahat atlatacaktır. Küresel krizlerden az etkilenen bir ülke için yenilenebilir kaynakların önemine uzun yıllardır vurgu yapmaktayız. Rusya ile yapılan “kullan yada öde” olarak özetlenebilecek doğalgaz anlaşmalarının da etkisiyle doğalgaz ve ithal kömür santrallarına, itirazlarımıza rağmen verilen, alım ve fiyat garantileri; yenilenebilir enerji yatırımlarının önündeki en büyük engeli oluşturmuştur.
Geçtiğimiz ay, sanayi ve elektrik üretim amaçlı doğalgaza yüzde 15 zam yapılmıştı. Kasım 2021`den geçerli olmak üzere ise büyük sanayi ve ticari kuruluşlara yüzde 48.40, elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza ise yüzde 46.82 oranında yeni zam yapıldı. Aylık olarak belirlenen doğalgaz fiyatlarında konutlar için değişikliğe gidilmezken, sanayi ve elektrik santrallarının kullandığı doğalgaza zam yapılması, maliyetlerinin dolaylı olarak yansıtılmak istendiğini göstermektedir. Benzer şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından sanayide kullanılan elektriğin maliyetini artıran yeni bir daha düzenleme yapılmıştır. Sanayi kuruluşları ve büyük ticarethaneler için Son Kaynak Tedarik Tarifesi`nin kapsamı genişletilmiştir. Yıllık tüketim limitinin 7 milyon kWh`den, 3 milyon kWh`e düşürülmesi, daha fazla abonenin son kaynak tarifesine geçirilmesine neden olacaktır. Serbest piyasada saatlik olarak şekillenen ve artan doğalgaz zammından kaçınılmaz olarak etkilenecek olan Piyasa Takas Fiyatı (PTF) ve döviz kuruna bağlı olarak değişen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maliyetleri, bu abonelere artık doğrudan yansıyacaktır. Ulusal tarifeden enerji alma şansı kalmayan bu aboneler, son kaynak tarifesi ile tedarik şirketlerinin yüksek fiyat teklifleri arasında tercih yapmak zorunda kalacaktır. Bu durum daha fazla sanayi ve ticarethane abonesinin, serbest piyasa koşullarında oluşan fahiş rakamlarda enerji almasına neden olacaktır.
Şüphesiz sanayi kuruluşları artan enerji maliyetlerini ürünlerine, ticarethaneler ise hizmetlerine zam yaparak, yurttaşlara yansıtacaktır. Akaryakıt zamlarında da taşıma maliyetlerinin artıracağı düşünüldüğünde, konut faturalarına doğrudan zam yapılmasa da önümüzdeki kış aylarında hane halkının tüm harcama kalemlerinin artıracağını şimdiden söylenebiliriz. Konutlar için elektrik ve doğalgaz faturalarına zam yapmaktan kaçınan AKP Hükümeti`nin, enerji maliyetlerini dolaylı olarak yansıtmayı tercih ettiği anlaşılmaktadır.
Neo-liberal ekonomi politikalarının da etkisiyle ülkemiz; bu enerji krizine de hazırlıksız yakalanmıştır. Enflasyonla etkin bir mücadele için “planlı” enerji yönetimine geçilmelidir. Sanayide verimliği yükselterek, sadece enerji yoğunluğu düşük, katma değerli alanlardaki yatırımlar teşvik edilmelidir. Düşük maliyetli yerli ekipman geliştirilmesi, çatı ve bina yüzeyleri başta olmak üzere yüksek güneş enerjisi potansiyelimizin değerlendirilmesine öncelik verilmelidir. Yenilenebilir kaynaklara dayalı, tüketim noktasında enerji üretimi yapılmasına olanak sağlayan “dağıtık” enerji üretim tesislerinin yaygınlaşmasını sağlayacak, fosil kaynak bağımlılığını sistematik olarak geriletecek bir “acil eylem planı” hayata geçirilmelidir. Asgari ücretle geçinen geniş halk yığınlarının bu ekonomik modelin yükünü daha fazla kaldıramayacağı uyarısını yaparak, elektrik, doğalgaz ve akaryakıt tarifelerinin kamu yararını esas alan siyasi ve ticari müdahalelerden uzak özerk bir yapı tarafından belirlenmesi çağrımızı yeniliyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***