Ankara’da düzenlenen “Cumhuriyet ve Demokrasi Tarihimizin Asli Kahramanları Kadınlar” paneline altı muhalefet partisinin kadın kolları temsilcileri katıldı. Panelde konuşan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka, CHP’nin “Siyasette Eşit Temsil” adı altında milletvekilliği ile yerel seçimlerde yüzde 50 cinsiyet kotasını içeren kanun teklifini hatırlattı. Nazlıaka, “Partimizin bu kanun teklifini önümüzdeki günlerde parlamentoya indirme çalışmaları vardır. Kim gerçekten kadın haklarını savunuyor kim ‘mış’ gibi yapıyor. Bunu en iyi anlamak için gösterge olacaktır” dedi.
Kars Ardahan Iğdırlılar Birliği Dayanışma Platformu (KAI-BİR) tarafından düzenlenen “Cumhuriyet ve Demokrasi Tarihimizin Asli Kahramanları Kadınlar” paneli bugün Ankara’da yapıldı.
Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde yapılan panele 6 siyasi partinin kadın kolları temsilcileri katıldı. Panele, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İYİ Parti Toplumsal Şiddetten Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Kadriye Ünler, Saadet Partisi Kadın ve Aile Politikaları Başkanı Beytiye Nurgül Ekinci, DSP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambova, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, Gelecek Partisi Kadın Politikaları Başkanı Habibe Çiftçioğlu Başer katıldı.
Panelde açılış konuşmasını KAI-BİR Başkanı Sebahattin Şengül yaptı. Panel moderatörlüğünü Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Ekrem Gürel yürüttü. Konuşmacıların ardından 6 partinin kadın kolları temsilcilerine plaket verildi.
NAZLIAKA: CUMHURİYET BİR KADIN DEVRİMİDİR
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka kadınların Cumhuriyetle beraber kazandığı haklarının 19 yıldır elinden alınmaya çalışıldığını belirterek şunları söyledi:
“Cumhuriyet bir kadın devrimidir. Kadınsız bir Cumhuriyet, Cumhuriyetsiz bir kadın düşünülemez. Ben sizin dikkatinizi Atatürk’ün verdiği fotoğraflara çekmek isterim. Atamız kadınları hep yanına almıştır. Arkasına değil, yanına… Üretilen tüm politikalarda da kadını hayatın her alanında güçlendirmeye hedeflemiştir. Kadın yükseltilmiş eşitlikçi bir pozisyona çekilmiştir. Biz kadınlar sonuna kadar haklarımıza sahip çıktık. Ancak hem üretilen politikalar hem de 19 yıldır kadınların elinden alınmaya çalışan hak gaspıyla bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla bizlere düşen eşit temsille mücadeleyi sürdürmektir. Bu noktada partimizin parlamentoda eşit temsil için Siyasi Partiler Yasası’nda eşitlik öngören kanun teklifini çok değerli buluyoruz. Bu kanun teklifini önümüzdeki günlerde partimizin parlamentoya indirme çalışmaları vardır. Kim gerçekten kadın haklarını savunuyor kim ‘mış’ gibi yapıyor. Bunu en iyi anlamak için gösterge olacaktır. Kadını sadece kuluçka makinası gibi görmeyeceğiz. Hani diyor ya birileri ‘Bir çocuk iflas. İki; eh… Üç; patinaj… Bize dört, beş lazım’ diye. O dört, beş çocuk sahibi olan ailelerin çocuklarının eğitimde fırsat eşitliği var mı? O ailelerin işsizlik sorunu çözüldü mü? Siyasetçiler olarak bizlere düşen öncelikle bu eşitliği sağlamaktır. Hiç şüphesiz kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele etmektir.”
Siirt’te 14 yaşında öldürülen Kader Erten’i hatırlatan Nazlıaka, “Kader 12 yaşında evlendirildi. 13 yaşında anne oldu. 14 yaşında hayatı sonlandırıldı. Dolayısıyla erken yaşta evlilikler çocuğa karşı şiddettir nokta.”
ÜNLER: BİZ NEDEN KADINLARI KORUYAMAZ HALE GELDİK?
İYİ Partili Ünler ise Türk siyasetinde Genel Başkanı kadın olan tek parti olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Biz maalesef toplum olarak kadınları açık hedef haline getirdik. Yeri geldi televizyon dizilerinde kadınları bir meta olarak gösterdik. Özellikle erkek çocuklarımızı paşalar gibi yetiştirerek. Törelerimizde, örflerimizde kadınlara biçilen roller… Birçok sebeple biz kadınları açık hedef haline getirdik. Ben ulusal, yerel medyayı günlük tarıyorum. Ulusal basına yansımayan yerelde çok fazla şiddet olduğunu takip ediyoruz. Ölümle sonuçlanmadığında ulusal basına ve çocuğa yönelik şiddet ulusal babasına yansımıyor. Dün Erzurum’da işlenen bir kadın cinayeti haberi aldık. Biz neden kadınları koruyamaz hale geldik? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte kadınların lehine oluşturulan yasaların kazanımları n gerçekten sosyal hayatta yaşayıp yaşamadığına bakmamız lazım. Şu an da 17,4 oranında TBMM’de temsil ediliyoruz. Kadınlar verilen yasal hakları kullanmak konusunda yeterli değiliz. Bizlere yüklenen görevler öncelikle anne olmak eş olmak. Belki siyasetçi olmak. Türk toplumunda, Çocuklarımızı kadın erkek eşitliği bilincinde yetişirsek cinayete varan şiddet konusuyla çok büyük bir anlamda başarı sağlayabiliriz.
Toplumsal anlamda kadınlarla ilgili bilinçaltımızda kadının ikinci plana itilmesi bizim yaptığımız çalışmalar sonucunda bir algı değişiminin ancak 103 yıl sonra sonuçlanabiliyor olduğunu gördük. Bu da neredeyse 4 ya da 5 kuşak demektir.”
Diğer parti temsilcileri de şunları söyledi:
“- Gelecek Partisi’nden Başer: Bizler bugün siyasi parti temsilcileri olarak, ‘Niye siyaset yapıyoruz?’ diye sorarsanız, atalarımıza ve ecdadımıza layık olmak için siyaset yapıyoruz onların hak ettikleri, kanlarını dökerek ve emekleri ile kazandıkları toprakları daha iyi yerlere getirmek, geleceğini şekillendirmek için siyaset yapıyoruz. Cumhuriyet tarihimizdeki kadına baktığımızda daha önce hiç görülmeyen sayılmayan, ama buna rağmen cephede fedakarlık gösteren kadınların Cumhuriyetle birlikte kanun nezdinde, gerek seçme ve seçilme hakkı gerek medeni kanundaki yeri gerekse miras hakları gibi hakları Cumhuriyetin kurulmasından 1923 – 1924 yılından itibaren birlikte kazanıldığını görüyoruz.
– DEVA Partisi’nden Esen: ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ kitabı vardır. O kitapta bir paragraf vardır. Dişi varlıkların içinde içgüdü olarak var olan bir his, yavruları tehlike altındayken, dişi içgüdü ile koruma hissi. İşte Kurtuluş Savaşı’nda kadını cepheye süren yine ülkemizin dirilişi ve refahı için sahada sanayiye, tarıma dâhil eden bu dişil içgüdüydü. Bugün kadının bu gücüne Türkiye’nin o kadar ihtiyacı var ki.
– Saadet Partili Ekinci: Kadınları siyasette elbette ki görmek istiyorum. Fermuar sistemini işte zebra sistemini ya da kota sistemlerini dünyada inceledim. Bunların artıları ve eksileri var maalesef. Ben kadınların sayılara sıkıştırılmasından hoşlanmıyorum açıkçası. Çünkü gerektiği zaman belediye meclislerinde eğer liyakat sahibi ise neden kadınlar olmasın? Gerektiği durumlarda kadınlar yönetici olacaksa neden yüzde 80 olmasın? Eğer liyakat sahibi iki kişi varsa ve bunlardan birinin liyakati daha üstünse o olsun. Eğer biz bunu merkeze aldığımız zaman o zaman ne feminizm ne maskülenizm yapmış oluruz. İnsanlık adına çalışma yürütmüş oluruz.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***