HABER-YORUM | NECDET ÇELİK-BÜKREŞ
Konya’nın saygın iş insanlarından Ali Akın, hicret yurdu Romanya’da yakalandığı amansız hastalığa yenik düştü.
59 yaşında bu dünyadan göçen Ali ağabey, Hizmet mensuplarına yönelik yıldırma harekatının ilk mağdurları arasında yer aldı. Konya’daki piston fabrikası ile tüm işletme ve varlıklarına el konuldu. Üstüne üstlük, yatırım için aldığı makinelerin borçlarıyla karşı karşıya kaldı.
Yeni bir düzen kurabilmek için ilk denemesini Mısır’da yapan Ali ağabey, bir dostunun davetiyle 2016 yılı başında Romanya’ya geldi. Romanya’daki iltica süreci, ilk örnek olması yönüyle sancılı geçti. 2,5 yıl sonra oturumunu aldı. Romanya’daki ilk 3,5 yılını Türkiye’den çıkışına izin verilmeyen eşinden uzakta, 12 yaşındaki oğluna hem analık hem babalık yaparak geçirdi. Eşi gibi diğer üç evladı da zahmetli yollarla ülkeyi terk ettiler. Herkes yerine yerleştiğinde, 4 farklı ülkede kendilerini buldular.
İÇİNDEKİ YANGINI KİMSELERE BELLİ ETMEDİ
Onca badirelerin içinden geçen Ali ağabey, halini kimseciklere belli etmedi. Çok müstağni ve iktisatlı bir hayat yaşadı. Kolay kolay dışarıda yemezdi. Çok titizdi, temizliğe ve helal gıdaya azami dikkat ederdi, gelen yemek davetlerini istisnai olarak kabul ederdi.
Sadece cevaz yönüyle değil, sağlıklı beslenmeye çok özen gösterirdi. Günlük yürüyüşlerini, haftalık maçını olabildiğince aksatmazdı.
Son dönemde online satış üzerine ufak bir iş kurdu. Azami iktisat üzerine yaşadığı için, artırdığı her kuruşu borçlarını azaltmakta kullandı.
BEYNİNİ KEMİREN DÜŞÜNCELER
El konulan malı mülkünü hiç dert etmezdi. Onun aklı eksiltmekte zorlandığı borçlarındaydı. Beynini kemiren, o borçların nasıl ödeneceği idi. Komşusu ve yürüyüş arkadaşına, geceleri uyuyamadığından sıkça bahsederdi.
Ali ağabey, 10 ay kadar önce aniden rahatsızlandı. Bulgular karmaşık idi; detaylı tahliller beyninde tümör olduğunu gösteriyordu. Dostları seferber oldu, en iyi doktor bulunup ameliyata alındı. Tümör temizlenmişti, ama süreç zorlu ve uzundu.
Ali ağabey yılların eczacısıydı, hastalığı tanıyordu. Tevekkül sahibi idi; ailesini ‘paniğe kapılmayın, sakin olun’ diye teselli etti. Yatalak geçen 10 ayı tarifsiz teslimiyet içinde yaşadı. Ölümden hiç korkmadı, istifini bozmadı.
Salgın nedeniyle hastanede yatılı tedavi mümkün olmadı, eşi ve uzaklardan gelen evlatları ona özenle baktı.
Ali ağabey, bir cuma gününün ilk saatlerinde hiçbir bağı olmadığı dünyaya veda etti. Aynı gece, beyaz çiçekli bahçeler içinde rüyada görüldü.
KILI KIRK YARAN BİR HAYAT
O hayatı boyunca her şeyde kılı kırk yardı. Hak adına sözünü sakınmaz, kimse bundan alınmazdı. Hayırhah idi, ağzından zikir eksik olmazdı. Dini bilgisi iyiydi. Hiç sarsılmadı; davaya sadakati zerrece eksilmedi. Ülkesindeki ve komşudaki mağdurlara vefasını, tanıdıklarını muavenete ısrarla teşvik ederek gösterdi.
O kamil bir insan, nümune bir müslüman olarak geçip gitti bu dünyadan. Ardında Büyüğümüz’den, Üstad’dan, sahabelerden kesitler bırakarak. Rabbim herkese böyle bir hayat nasip etsin. Amin.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***