Gazete Oksijen’in haberine göre Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Direktörü Dr. HansKluge’ye, “Avrupa’daki durum bizi çok kaygılandırıyor… Mart ayına kadar 700 bin vefat görebiliriz. Acil önlemler alınması şart” dedi.
Oysa, Avrupa dünyada ABD ile birlikte aşılamaya en erken başlayan bölgeydi. Hatta Avrupa ülkeleri, aşı anlaşmalarını çok erken yaparak yoksul ülkelerin aşıya erişimini engellemekle suçlanıyordu. Peki dünyada tüm kıtalarda vakalar gerilerken Avrupa nasıl oldu da salgının yeniden merkezi haline geldi? İşte Financial Times, Nature, BBC gibi yayın organlarının görüşlerine başvurduğu uzmanların bu artışı bağladığı sebepler:
– Romanya, Bulgaristan, Rusya gibi Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 30’larda seyreden aşılama oranları Avrupa genelinde vaka sayılarının haftalık yüzde 7 artış göstermesinin ana sebebi. Hatta kıtanın yüzde 42’sinde haftalık artış yüzde 10’un da üzerinde.
– Batı Avrupa’da ise yüzde 65-70’e varan aşılama oranlarına rağmen geride kalan milyonlarca kişinin aşı olmayı reddetmesi nedeniyle bir türlü sağlanamayan toplumsal bağışıklık vaka sayılarının ana sebebi olarak görülüyor. Daha önce yüzde 75’lik oranın toplumsal bağışıklık için yeterli olacağını belirten uzmanlara göre Delta bu denklemi değiştirdi. Yüzde 90’a varan aşılama şart. Bu nedenle Avusturya kıtada aşıyı zorunlu kılan ilk ülke oldu.
– Dünya Sağlık Örgütü’ne göre maskeler çok erken atıldı ve Avrupalılar salgın yokmuş gibi hareket etmek konusunda çok rahat davranmaya başladı.
– Avrupa’da aşılamaya erken başlayan ülkelerde bağışıklık çok erken geriledi. Aşılamada en başarılı ülkeler arasında gösterilen İngiltere büyük oranda AstraZeneca aşısını kullanmıştı. Bu aşıyı olanlarda ikinci dozdan 96 gün sonra antikor seviyesinin düşüşe geçtiği anlaşıldı. Biontech aşısı içinse bu 257 gün olarak tespit edildi. Ülkeler üçüncü doz konusunda kararsız kalıp ek doz aşılamayı geciktirince bağışıklık her geçen ay geriledi ve milyonlarca insan Delta’ya karşı korumasız kaldı.
– Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte insanların kapalı ortamlarda daha fazla bulunması aşılıların da Delta varyantıyla enfekte olmasına sebep oluyor.
– Avrupa’da aşısızların büyük kısmı çocuk ve gençlerden oluşuyor. Çocukların okullarda kaptıkları virüsü evlerine taşıması, aşılı da olsalar ev ortamında yüksek virüs yükü alan aile bireylerinin de enfekte olmasına neden oluyor.
– Son sebep ise pandemi yorgunluğu.Kısıtlamalar o kadar yordu ki kimse eskisi kadar bu kurallara önem göstermiyor.
HİNDİSTAN’DA NEDEN VAKA ARTIŞI YOK
Delta’nın ortaya çıktığı Hindistan dünyada salgını en ağır yaşayan ülkeydi. Her gün ölen binlerce kişinin cansız bedenleri açık alanlarda yakılıyordu ve bu fotoğraflar tüm dünyada dehşet uyandırıyordu. Avrupa salgında 4’üncü dalgayı yaşarken Hindistan ne durumda? Aslında hiç de kötü değil… Geçen hafta son 543 günün en düşük vaka sayısı 7 bin 579 ile kaydedildi.
467 BİN ÖLÜMLE GELEN BAĞIŞIKLIK
Hindistan’da tek doz aşılıların oranı yüzde 80’in üzerinde, çift dozda ise yüzde 43 rakamına ulaşıldı. Yani aşılamada Doğu Avrupa ülkelerinden çok farkı yok. Ama vaka sayısında Doğu Avrupa’daki gibi bir artış görülmüyor. Uzmanlara göre bunun sebebi Hindistan’ın yaşadığı o acı günler. Covid-19 Hint halkını öyle vurdu ki Temmuz ayında Hindistan’da nüfusun yüzde 70’i virüsü kapmıştı. Şimdi bu oranın yüzde 80’in üzerine çıktığı hesaplanıyor. Yani Hindistan’da toplumsal bağışıklık doğal yoldan kazanıldı. Ama bunun bedeli tabii ki çok ağır oldu. Günlük vaka sayılarının 400 bine çıktığı günler yaşandı. 467 bin kişi salgına kurban verildi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***