CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen serbest bırakılmamasına ilişkin, “Problemler yaşamaktan öte taahhütlerinizi ve sözlerinizi yerine getirmek zorundasınız. Bu sözlerden biri de AİHM kararlarına uymaktır. Kavala ve Demirtaş’ın bırakılması, bizim iç hukuk düzenimiz açısından da gerekli bir noktaya gelmiştir. Ama bunu, hükümetin kendine göre bir zamanlama içerisinde yapmayı düşündüğünü zannediyorum” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Abdüllatif Şener, Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçe görüşmeleri devam ederken ANKA Haber Ajansı’nın sorularına yanıt verdi.
‘SUUDİ ARABİSTAN İLE TALİBAN ARASINDA NE FARK VAR’
Şener, komisyonda sunum yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Taliban ile aşamalı angajman, insani konularda destek ve uluslararası alanda aktif diplomasi izliyoruz. Tanıma konusunda ise aceleci değiliz” sözlerini şöyle değerlendirdi:
“Yıllarca Taliban hakkında değişik görüntüleri, insan hakları ihlallerini, kadın ve çocuklara karşı yapılan vahşi davranışları, infazları izledik durduk. Ama ABD çekilirken Afganistan’da Taliban iktidara oturdu. Dünya ülkeleri, ‘Taliban ile nasıl ilişkileri meşrulaştırırız, nasıl kurarız’ peşindeler. Bütün ülkeler görüşüyor. Herkes, oradaki stratejik ve ekonomik çıkarlarını koruma konusunda hassasiyet gösteriyor. Taliban’a kızıyoruz. ‘Suudi Arabistan ile Taliban arasında ne fark var’ desem çok fazla bir şey söylemez kimse.”
‘O KORİDORLAR ESERİNİZDİR’
Şener, Çavuşoğlu’nun Suriye’de terör koridoru oluşmasına engel olunduğu ve siyasi sürecin önünün açıldığını yönündeki açıklamaları ve Suriye’ye yönelik politikalar hakkında şu yorumu yaptı:
“Suriye politikası, Sayın Erdoğan’ın politikasıdır ilk günden beri ve yanlış bir politikadır. 2011’den bugüne Türkiye’nin hiçbir kazancı olmamıştır, Türkiye hep kaybetmiştir. Sınırlarımız terör örgütleriyle dolmuştur. Kendi ürettiği canavarı kendi şikayet etmeye kalkıyor. Böyle bir politika olmaz. Türkiye’ye beş milyon göç gelmiştir, başlı başına sorundur. Bu da Erdoğan’ın yanlış Suriye ve Ortadoğu politikasından kaynaklanan hadisedir. Bu politikalar nedeniyle hükümet, Suriye ile uğraşırken Akdeniz’i unutmuştur. Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkeleri kaybetmiştir. Bu süreç içinde kendi ürettikleri yanlışları telafi ediyor gibi ifadeler kullanmaları, sadece yaptıkları yanlışları pekiştiren bir hadisedir. İzah edilir tarafı yok. O koridorlar eserinizdir.”
‘YATIRIM YAPILMAZ, İLİŞKİ KURULMAZ NİTELİKTE ÜLKE HALİNE GETİRECEK’
OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından kara paranın aklanmasını ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için Türkiye’nin daha sıkı izlenmesini gerektiren gri listeye alması ve bunun getireceği olumsuzluklara ilişkin Şener, “İster istemez bütün yatırımcıları tedirgin edecek bir hadisedir. Sıkıştığınız zaman Londra borsalarında para arıyorsunuz, ‘yabancı sermaye gelse döviz getirse’ diyorsunuz, bütün bunları tıkayacak hadisedir. Önlem alınmadığı takdirde arkasından kara liste gelecek demektir. Bu ülke, hiç yatırım yapılmaz, yabancı sermayenin gelmeyeceği, ekonomik ilişkilerin kurulmaz nitelikte olduğu ülke haline gelecektir. Bu psikolojik algı bile ekonomik gösterge ve gelişmeleri bozacak niteliktedir” dedi.
‘KAVALA VE DEMİRTAŞ’IN BIRAKILMASI GEREKLİ BİR NOKTAYA GELMİŞTİR’
Abdüllatif Şener, AİHM’nin HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile tutuklu iş insanı Osman Kavala hakkındaki kararları, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin serbest bırakılmaları yönündeki talepleri ve hukuk endekslerinde Türkiye’nin sırası dikkate alındığında AB ilişkilerinin nasıl olacağına ilişkin şöyle konuştu:
“Türkiye, AİHM’in kararlarını kabul edeceğini ifade etmiş, gerekli anlaşmaları yapmış bir ülkedir. Uluslararası taahhüdün altındasınız ve yargı süreçleri biten konular, AİHM’ye bireysel başvuru hakkı kullanmak suretiyle gidebilir. Vatandaşlar da başvurmaktadır. Bu bir yasal haktır. AİHM kararlarına da devlet olarak uymak zorundasınız.
AİHM, bir karar veriyor Kavala hakkında, Demirtaş hakkında. Hükümet, ‘ben bunu uygulamam’ diyor. Uygulamadığınız zaman AB ile ilişkilerinizde zorluklar çıkar, yaptırımlar karşınıza gelir. Bu problemleri yaşamaktan öte taahhütlerinizi ve sözlerinizi yerine getirmek zorundasınız. Bu sözlerden biri de AİHM kararlarına uymaktır. Kavala ve Demirtaş’ın bırakılması, bizim iç hukuk düzenimiz açısından da gerekli bir noktaya gelmiştir. Ama bunu, hükümetin kendine göre bir zamanlama içerisinde yapmayı düşündüğünü zannediyorum.”
‘ERDOĞAN VE AİLESİNİN MAL VARLIĞI, MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELMİŞTİR’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Joe Biden’la yaptığı görüşmenin ardından ABD’ye ılımlı mesajlar vermeye başlamasına ilişkin Şener, “Erdoğan konjonktüre göre hareket ediyor. Bir bakıyorsunuz kükrüyor, bir bakıyorsunuz yelkenleri indiriyor. ABD’ye yönelik tavrının, temposunun yüksek olması, kendisine yönelik olumsuz bir şeyin gelmeyeceğine veya gelecek yansımaları yönetilebileceğini hesaplamış olmasındandır. Mal varlığı ve Halkbank davası nedeniyle Biden’ı kendi bireysel endişelerinden kurtaracak noktaya getirme çabası içinde. Seçildiği günden bugüne Biden’ı bu noktaya getirmek için alttan alıyor, yumuşak davranıyor. Dolayısıyla Erdoğan ve ailesinin mal varlığı, Türkiye açısından milli güvenlik sorunu haline gelmiştir” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***