DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın aktardığına göre başsavcılık, Ankara’da altı yıl önce kalp ve tansiyon hastası olduğunu belirtmesine karşın eski haber kameramanı Yılmaz Koçyılmaz’ı kelepçeleyerek polis aracının arkasına koyan ve ölümüne neden olan polis memuru Mehmet Tuna’ya verilen beraat kararının bozulmasını istedi. Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’ne gönderilen tebliğnamede, ‘haksız gözaltı işlemi uygulayıp Koçyılmaz’a kelepçe takılmaması gerektiği halde, ona kelepçe takan; strese, ruhsal buhrana sokan ve kalp krizi geçirmesine, ölmesine neden olan sanık polisin asli kusurlu olduğu’ vurgulandı.
15 Şubat 2015’te Ayaş-Ankara Karayolu’nda polisler, yoğun kar yağışı nedeniyle karayolunu trafiğe kapatmış; bu sırada aracıyla yol alan eski gazeteci Yılmaz Koçyılmaz, kar lastikleri olduğunu belirterek yola devam etmek istemişti.
Polislerle Koçyılmaz’ın arasında çıkan tartışmanın büyümesi üzerine polis memuru Mehmet Tuna, Koçyılmaz’ı kelepçeleyerek polis aracının nezarethane bölümüne koymuş; yüksek tansiyon ve kalp hastası Koçyılmaz fenalaşarak hayatını kaybetmişti.
20 TAKSİTLİ PARA CEZASI
Ankara Batı 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda sanık polis Mehmet Tuna’yı taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan iki yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Mahkeme, bu cezayı 12 bin 100 TL adli para cezasına çevirerek 20 eşit taksitle ödenmesine hükmetmişti.
İSTİNAF CEZAYI KALDIRDI, BERAAT VERDİ
Sanığın itirazı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12’nci Ceza Dairesi, cezayı kaldırarak sanığın beraatine hükmetmişti. Sanık tarafından maktule yöneltilmiş bir kasten yaralama eylemi olmadığı sürece sanığı ölümden sorumlu tutmanın mümkün olmadığı savunulan kararda, “Bir an için sanık görevde yetki sınırlarını aştığı kabul edilse bile kasten yaralama kastıyla hareket etmemiştir” ifadesi kullanılmıştı.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ’NE ATIF
Bu kez beraat kararını Koçyılmaz ailesinin avukatı Murat Yılmaz temyiz etti. Dosyayı inceleyen Yargıtay başsavcılığı, beraat kararının ‘yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle’ bozma talepli tebliğname hazırladı.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 9’uncu maddesindeki “Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez” şeklindeki düzenlemeye işaret edilen tebliğnamede, ölen gazeteciye zorla kelepçe takıldığına dikkat çekildi. Tebliğnamede, bozma talebinin gerekçesi ve polise ceza istenmesinin nedeni şöyle özetlendi: “Süreçte insan hakları normlarına aykırı tutum ve davranışlar sergileyen; memuriyet yetkisini yasaya uygun şekilde kullanmadığı anlaşılan; keyfi tutum ve davranışlar sergileyen; haksız gözaltı işlemi uygulayıp müteveffaya kelepçe takılmaması gerektiği halde, ona kelepçe takan; strese, ruhsal buhrana sokan; neticede kalp krizinin tetikleyen efor ve stresin müsebbibi olan; müteveffanın kalp krizi geçirmesine, ölmesine neden olan; mevzuattan kaynaklanan dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle bir kişinin ölümüne asli kusurlu davranışıyla neden olan sanığın süreçte toplanmış kanıtlar çerçevesinde cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken; Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenmiş raporda yer verilen bilimsel belirleme; sanığın nedensel süreçte olumsuz, orantısız davranışı yok sayılarak; kusuru bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi; yasaya aykırı, katılan vekilinin itirazı yerinde bulunduğundan hükmün CMK’nun 302/2. maddesi uyarınca bozulması, talep ve dosya tebliğ olunur.”
Davaya ilişkin son kararı Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi verecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***