Ilısu Barajı’nın ortadan kaldırdığı 12 bin yıllık Hasankeyf’in su altında kalmasıyla birlikte köylerinde inşa edilen yeni yerleşim yerinde kiracı konumuna düşen Serpire köyü sakinleri, topraklarının zorla ellerinden alındığını belirtti.
Hasankeyf’in su altında kalmasıyla birlikte köylerinde inşa edilen yeni kentte kiracı konumuna düşen Serpire köyü sakinleri, hafızalarının, topraklarının zorla ellerinden alındığını belirtti.
Tüm tepkilere rağmen yapımı tamamlanan Ilısu Barajı ile birlikte 12 bin yıllık tarihe sahip Batman’ın Hasankeyf ilçesi su altında bırakıldı. Resmi verilere göre, bir ilçe, 108 köy ve 42 mezra sular altında kaldı. Hasankeyf Koordinasyonu’nun Eylül 2019’da yayınladığı 54 sayfalık rapora göre, 199 yerleşim yeri sular altında bırakıldı. Su altında kalan ve Yeni Hasankeyf’in inşa edildiği Serpire (Kesme Köprü) köyünde evleri zorunlu kamulaştırmaya tabi tutuldu. 134 haneli köyde halk, yeni Hasankeyf’in yapıldığı 36 bin dönümlük arazi ellerinden alınarak, kendilerine ev dahi verilmedi.
”BİZ HİÇBİR ZAMAN TOPRAĞIMIZI SATMADIK”
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Abdullah Çıkçi köyde sadece kendilerinin 16 aileden oluştuğunu belirtti. Abdullah Çıkçi, sahip oldukları binlerce dönümlük arazide hayvancılık, tarım ile ilgilendiklerini ancak topraklarının su altında kalmasıyla beraber işsiz, evsiz ve topraksız kaldıklarını söyledi. 2009 yılında başlayan zorunlu kamulaştırma ile Devlet Su İşleri’nin (DSİ) topraklarını ellerinden zorla aldığını kaydeden Çıkçi, “Hasankeyflilerin arazisini sattığını belirtiyorlar. Biz hiçbir zaman toprağımızı satmadık. Toprağımızı zorla elimizden aldılar. Toprağımız bereketliydi. Hayvancılıkla da iyi kazanıyorduk. Bunların yanı sıra tarihi kenti görmeye gelen turistlerin yaptığı alışverişte bize katkı sunuyordu. Köyümüz tarihi kentin hemen karşısında köprü dibindeydi. Her şeyimiz vardı” diye konuştu.
GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDILAR
Doğup büyüdükleri topraklarda kiracı durumuna düştüklerini kaydeden Çıkçi, şimdi dönümü 400-500 bin TL olan topraklarına 2009 yılında, zorunlu kamulaştırma sonucunda dönüm başı 900 TL fiyat biçildiğini söyledi. Zorunlu kamulaştırma ile toprakları ellerinden alındıktan sonra ailelerin, Mardin, Batman ve İstanbul’a göç etmek zorunda kaldığını aktaran Çıkçi, yeni kentte kalan 11 ailenin tamamının kiracı olduğunu söyledi.
“HAFIZAMIZI ELİMİZDEN ALDILAR”
Yeni inşa edilen Hasankayf’e 5 kilometre uzaklıkta kuru bir toprağın kendilerine tahsis edildiğini kaydeden Çıkçi, “Her aileye 400 metrekarelik bir alan verildi. Bu alanda ne hayvancılık, ne de tarım yapabiliriz. Daha kura çekilmesini bekleyeceğiz. Evi kendi imkanlarımız ile yapmamızı istiyorlar. 1 yıl önce bize bu yeri verselerdi, belki yapma imkanımız olurdu. Demir 3 TL’den 8 TL’ye çıkmış. Bu imkanlar ile nasıl yapalım” diye konuştu. İktidarın sürekli İsrail’in Filistinlilerin yerleşim yerlerine dönük işgal girişimini örnek verip ajitasyon yaptığını hatırlatan Çıkçi, “Bunların yaptığının binde birini İsrail yapmadı. Tarihimiz, suyumuz, toprağımız, evimiz, hayvanımız ve hafızamız elimizden alınarak bize kupkuru bir yer verdiler. Zulüm görmek isteyenler Hasankeyf’e gelsin” dedi.
“PARALARI FAİZİYLE GERİ ALDILAR”
Yapılan barajla yaşamlarının alt üst olduğunu belirten Lokman Yılmaz, “Her şeyimiz zorla elimizden aldılar. Önce bin 950 TL ile kamulaştırıldığını, daha sonra gelip bunu 900 TL’ye indirdiklerini söylediler. Para verdikleri kişilerden faiziyle paralarını geri aldılar. Şuan o yerler 400 ile 500 bin TL değerinde. Yeni yapılan Hasankeyf’te köylüleri istemediklerini belirtip bize yer dahi vermediler. 36 bin dönümlük alan köylülerimizin toprağıydı. Şimdi burada kiracıyız. Köyümüzde binlerce hayvan yetiştiriyorduk. Yeni yapılan şehirde hiçbir şekilde geçim kaynağımız yok” şeklinde konuştu.
MAHKEME KARARI UYGULANMIYOR
Yaşam alanlara dönük gerçekleştirilen hukuksuzluğa karşı mahkemeye başvurduklarını aktaran Yılmaz, şunları söyledi: “Kamulaştırmanın başladığı 2009 yılından bu yana hukuksuzluk devam ediyor. Zorunlu bir şekilde arsamız elimizden alınıp hesabımıza para yatırıldı. Hesabımıza yatırılan paraları almadık. Mahkeme aşaması halen devam ediyor. Mahkeme bazı köylüleri haklı bulmasına rağmen DSİ gerekli adımı atmıyorlar. Yasal hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gideceğiz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***