Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), ‘Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceğine’ ilişkin düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını talebinin reddine ilişkin kararını geçen günlerde açıkladı. Ancak bazı maddelerde karşı oy kullanan AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın ve bazı üyelerin karşı oy gerekçesindeki eleştirileri dikkat çekti.
Arslan, infaz yasasına ilişkin kararın gerekçesinde Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan ve reklam verme kriterlerini eleştirirken ‘resmi ilan verilecek gazeteleri belirleme konusunda neredeyse sınırsız bir idari takdir yetkisinin kapısının sonuna kadar açıldığını’ da belirtti.
Arslan, BİK’e verilen geniş yetkilerin ‘oldukça genel, soyut ve belirsiz kriterler olduğunu’ vurguladı. Arslan, düzenlemenin “hükümlülerin takip etmek istedikleri birçok mevkutenin sırf BİK’ten resmi ilan ve reklam alamadığı için cezaevlerine girememesi sonucunu doğuracağını” belirtti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Ülkü Şahin ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) avukatı Onur Can Keskin, hem AYM kararını hem de karşı oy gerekçelerini BirGün’e değerlendirdi. TGS avukatı Ülkü Şahin, karşı oy gerekçelerinde çok önemli noktaların altının çizildiğini söyledi.
Şahin, şöyle konuştu: “Resmi ilanları adil şekilde dağıtmakla yetkili olmasına karşın, AYM Başkanın tabiriyle ‘neredeyse sınırsız’ yetkiler ile son dönemde muhalif basın üzerinde baskı aktörü haline gelen Basın İlan’ın yetkilerinin genişliğini sert şekilde eleştirmişler. Böylece BİK’e ilan kesme konusunda son derece geniş takdir yetkisi veren kanun maddesinin Anayasa’ya uygunluğunun denetimi ihtiyacı gündeme geliyor. Bunun için ilan kesme cezalarına dair davaların mahkemeler tarafından itiraz yoluyla AYM’ye götürülmesi gerekiyor. Pandemi öncesinde ziyaretlerimizde cezaevindeki gazeteciler cezaevi yönetimlerince BirGün ve Evrensel’in kendilerine verilmediğini söylüyorlardı. Bu müdahale pandemiden sonra da artarak devam etti.”
Av. Onur Can Keskin ise şu ifadeleri kullandı: “İptal başvurusu reddedilen bu düzenleme ile ceza infaz kurumunda bulunanların, içeriği kanuna ve belirlenmiş ilkelere aykırı görülmese dahi bazı yayınlara erişemeyecekleri anlaşılıyor. Bu hem ifade ve basın özgürlüğü hem de kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme ve gerçekleştirme hakkı yönünden ihlal doğurabilir. Öte yandan düzenleme ile Adalet Bakanlığı’na ve mahkemelere verilmiş bazı yetkilerin dolaylı olarak BİK’e devredilmesi gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Bu da hukuken sorunludur.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***