TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, marketlerdeki fiyat artışları ile ilgili, “Her dükkâna bir kolluk kuvveti koyulması mümkün değil. Denetimlerin söylemi, trafikte araçla seyrederken trafik polisini gördüğünüz zaman kendinize çeki düzen verip, yeşil ışıkta veya yayaların oradaki yoğunluğuna göre frene basmanıza benzer. Yapılacak tek hakimiyet piyasa düzenlemesi. Piyasadaki aktör sayısı ve rekabet gücünün artırılması ile fiyatlar geriye çekilebilir” diye konuştu.
Anka’nın haberine göre, TESK Başkanı Bendevi Palandöken; marketlerdeki fiyatları, denetim sistemini, alınması gereken önlemleri değerlendirdi.
Fiyatların piyasa koşullarına göre oluştuğuna dikkati çeken Palandöken, şunları söyledi:
“Liberal ekonomi, serbest piyasa koşullarında fiyatlara müdahale ettiğiniz zaman piyasadaki mal darlığını getirir. Marketlerin, birden çok açmış oldukları zincirlerin, on binleri bulan rakamlarla, mücadele etmek bence piyasa şartlarının kontrolleriyle ilgili yapılacak şey, ‘perakende yasasının’ çıkması. Tahmin ediyorum ki bu Meclis’te bir an evvel perakende sektörünü düzenleyen, piyasa hakimiyetinin bozulmasıyla ilgili tedbirlerin alınması daha da önemli olacak. Burada on binlerce dükkânı olan bir insanın fiyat birlikteliğini sağlayacak, piyasadaki diğer aktörlerin çalışma hayatlarını sıkıntıya sokacak. Bununla birlikte fiyatlarda da tekelci zihniyette büyüme olacak.”
“Küçük işletmeleri iş yapamaz hale geldi”
Zincir marketlerin üretim döngüsüne ilişkin olarak Palandöken, şöyle konuştu:
“Bunlar, birçok ürünü tarla bitkilerinin tamamını neredeyse fidelerini, tohumlarını vermek suretiyle tarlada çalışanı perişan ediyor. Diğer taraftan almış oldukları üründeki stoklar, piyasadaki ürünlerin fiyatlarını belirleyici olmasını sağlıyor. Dolasıyla mahalle, sokak aralarına kadar giren, küçük işletmeleri iş yapamaz hale getiriyor.”
“Kuralın koyulması lazım”
Palandöken, zincir marketlerde ürün sınırlanmasının olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ayakkabı satıyor, deniz zamanı deniz ürünleri, kırtasiye zamanı kırtasiye malzemeleri… Hangi sektörün hangi hallerde iş yapacağını daha önce lojistik stoklarını yapmak suretiyle bunlar piyasada hakimiyeti ele geçiriyor. Bunlar için kuralın koyulması lazım. Dolasıyla işsizlik, büyüme oranı, müteşebbisin piyasaya girmesinin önünü kesiyorlar. Perakende yasasının özünde de fiyat istikrarının sağlanması, kaliteli ürünün daha ucuza satılabilmesi, insanların almış oldukları ürünlerdeki fiyatların gerçekçi olduğunun yansıması… Tabii bu sadece gıda maddeleriyle ilgili değil; ayakkabı, giysi sektöründe de böyle. Yıl boyunca ‘bitiriyoruz, raftaki son ürün’ altında yüzde 50, yüzde 70 indirimlerin yapılması piyasadaki o sektörlerin fiyatını kendilerinin tespit etmesinden kaynaklanıyor.”
“Piyasadaki aktör sayısı ve rekabet gücü arttırılmalı”
Ürünlerin fiyatlarına karşı alınacak önlemlere ilişkin Palandöken, “Her dükkâna bir kolluk kuvveti koyulması mümkün değil. Denetimlerin söylemi, trafikte araçla seyrederken trafik polisini gördüğünüz zaman kendinize çeki düzen verip, yeşil ışıkta veya yayaların oradaki yoğunluğuna göre, frene basmanıza benzer. Yapılacak tek hakimiyet piyasa düzenlemesi. Piyasadaki aktör sayısı ve rekabet gücünün artırılması ile fiyatlar geriye çekilebilir” değerlendirmesini yaptı.
“İnternet satışları kontrol altına alınmalı”
Palandöken, internet üzerinden alışverişin arttığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnternet satışı var. Bunun da kontrolü mümkün olmuyor. Bu ürünün hangi ürün olduğunu, vatandaşın fiyat istikrarını sağlayıp sağlamadığını çok fazla dikkat etmeden siparişler verdiğini ve bu pandemi sürecinde hızlı bir büyüme yaşandı. Dolasıyla insanlar, fiyat analizlerini ve kalitesini, ürünün kendilerine gelme olanaklarını veyahut nerede depolandığının da tabii bu internet üzerinden satışlarda da perakende yasası gibi, daha evvel bir yasanın çıkmasına rağmen bunların kontrol altına alınmasının hem müşteri açısından hem de perakende sektöründe iş yapan veyahut bunlara tedarik yapan firmaların da mağduriyetinin önüne geçecek.”
“Bütün mağazalarında fiyat birlikteliği oluyor”
Fiyat artışlarından esnafın sorumlu olduğu iddiaları üzerine ise Palandöken şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tüketici ile en çok esnaf karşılaştığı için vatandaşın sorunu nihai noktada, ‘bu fiyatları siz mi yükseltiyorsunuz’ gibi… Halbuki esnafın bunla hiçbir ilişkisi olmadığını, zamların kimler tarafından yapıldığı veyahut ürünlerdeki fiyatın analizinin kimler tarafından tespit edildiği… Suç herkese atılıyor. Dün bu konuda israfla ilgili bir söylemde bulunduk. Vatandaşın almış olduğu, tarladan sofraya gelinceye kadar neredeyse yüzde 40’ı zayi oluyor. Lojistik maliyetler çok yüksek oldu. İmalat sektöründe de girdiler çok pahalandı. Herkes topu birbirine atıyor. Ama hakikaten dar gelirlinin de nihai noktada 100 gram peynir alırken serzenişinin esnaftan kaynaklandığını varsayıyor. Dolasıyla esnaf da çok müşteki bu konuda. İki esnaf dükkanında rekabeti görebilirsiniz. Birisinde ekmek 1.75 TL, birisinde 2 TL, birisinde 1.50 TL olduğunu tespit ederiz. Farklı ürünlerde izlemek mümkün. Ama zincirlerde böyle bir olanak olmadığını herkes biliyor. Yani merkezi İstanbul’daysa düğmeye bastığında bütün mağazalarında fiyat birlikteliği oluyor. Rekabet ortadan kalkıyor.”
“İş yerlerindeki müfettiş kontrolü zor”
Palandöken, “Fiyatların otokontrolünü vatandaşın yapması lazım. Yoksa polisiye tedbirlerle veya iş yerlerindeki müfettiş kontrolü ile sağlanması son derece zor” dedi.
“Piyasada bir boşluk var”
Palandöken, perakende sektörünün düzenlenmesine ilişkin TESK olarak çalışmalarını sürdürdüklerini, bu tür işletmelerinin sayısının bu noktalara ulaşması konusunda hesap edilmesinin fakat TESK’in bunu öngördüğünü ifade etti. Piyasa bir boşluk oluştuğunu bu nedenle on binlerce iş yerinin açıldığını söylerken, şu açıklamayı yaptı:
“Bu yasayla bundan sonraki gelişecek semtlerin veyahut nüfus oranlarının artmasıyla ilgili bir gerileme olacak. Zaten bunlar da birbirlerine rakipler. Şimdi bunlara da rakip çıktı, internet üzerindeki satışlar. Dolasıyla büyük mağazacılık yerine insanlar internet üzerinden ürünlerini satmayı yeğliyor. Bu da piyasa ekonomisi bozuyor. Hakimiyet bu sefer farklı sektörün eline geçiyor. Bunun için ortak akıl kullanılacak, fiyatların istikrarı ahi kültürü ve geleneğinde olduğu gibi ‘ben yemediğimi bir başkasına yedirmem’ felsefesiyle ticari ahlakın kurallarının belirleyici olması sağlanır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***