A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz, ilk hedefinin oyuncularla yapacağı yüz yüze görüşmelerle son maçlarda alınan kötü sonuçların sebeplerini bulmak olduğunu söyledi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Milli Takımlardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Altıntop ve Stefan Kuntz, ajans ve gazetelerin spor müdürleriyle Riva’daki Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde gerçekleştirilen sohbet toplantısında bir araya geldi.
“Öncelikle bu görevle ilgili olarak Hamit Altıntop beni aradığında şaşırdım ama bir o kadar da gurur duydum.” sözleriyle konuşmasına başlayan Kuntz, “Türkiye’yle ilgili olumlu anılarım var. 1995-1996’da Beşiktaş’ta forma giydim. Aile olarak da Türkiye’deki sosyal hayata çok iyi uyum sağlamıştık. Şu anda da kendimi çok rahat hissediyorum. Adaptasyonla ilgili bir endişem yok. Kariyerimde iki önemli unsur vardır, öğretmek ve öğrenmek. Sizden tavsiyeler alabilirim. Tartışmaya açığım. İletişimde güven ve dürüstlük çok önemlidir. Örneğin bazı küçük haberler çıktı, benim ağzımdan çıkmayan ama bana atfedilen sözler gibi. Bu tarz şeyler çok hoşuma gitmedi. Bu tarz haberler yerine işin doğrusunu benden alırsanız çok sevinirim.” ifadelerini kullandı.
Alman teknik adam, milli takımdaki prim konusuyla ilgili gelen bir soruya, “Bu sorunun muhatabının yönetim ve Hamit Altıntop olduğunu düşünüyorum ama şunu söyleyebilirim, Almanya’da da prim konusu tartışılmıştır. Bu bir kulüp takımı değil, gurur, onur gibi faktörler de devreye girer.” yanıtını verdi.
Kuntz’un yanıtından sonra konuşan Hamit Altıntop ise “Prim sisteminin hocayla hiç alakası olmayacak. Başkan ve yönetim kurulunun kararıyla bir prim sistemi olacak ama her şey çok şeffaf olacak ve pazarlığa açık olmayacak. Bunu da sizlerle paylaşacağız. Ülkemizin durumuna göre bir şey belirlenir, çok şeffaf olacak. Dünya Şampiyonası’na katılırsak bir karar vereceğiz takımımız giderse Katar’a katılırsak bir ödül olacaktır ama yeni Avrupa Şampiyonası elemelerine başlamadan 10 maç için maç maç prim olacaktır. Bunu da sizinle açık ve net paylaşacağız. Hiçbir tartışmaya gerek kalmayacak.” şeklinde görüş belirtti.
“Geçmişte olanın neden olduğunu yargılamak benim işim değil”
Türk Milli Takımı’nın büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen Stefan Kuntz, şöyle konuştu:
“Takımın aldığı iyi sonuçlar var, sonra olumsuza dönen bir tablo var. Öncelikle bunun sebeplerini araştıracağım. Oyuncularla yüz yüze yapacağım görüşmelerde bunun sebeplerini öğrenmek ilk hedefim olacak. Her hocanın kendi tarzı vardır, ben de olaya kendi tarzımla yaklaşacağım. Oyuncularla ilgili çok sayıda bilgi aldım. Hatta bazı maçlarını statta seyrettim. Kulüplerinde en iyi performansı sergileyen oyuncuları, yapboz parçaları gibi düşünürsek, bu oyuncuları milli takımda en iyi resim oluşturmak için kullanacağız. Çalışmam bu şekilde olacak. 2020 Avrupa Şampiyonası’nda Alman televizyonu için yorumculuk yaptım, maçları izledim. Benim milli takımla ilgili yaptığım analizler dışarıdan bir göz. Ama geçmişte olanın neden olduğunu yargılamak benim işim değil. Onları Avrupa Şampiyonası’na götüren performansları her neyse oyuncuları o performanslarına geri götürmek işim. Ama ayrıca o maçlarla ilgili analizler de bana verildi.”
Milli takımın eski teknik direktörü Şenol Güneş’le görüşmediğini ancak analiz ekibinden gerekli verileri aldıklarını aktaran Kuntz, “Bütün verilere rağmen ön yargısız şekilde kendi yolumdan ilerlemek istiyorum. Oyuncuların maçlarını statta izliyorum, onlarla telefonda görüşüyorum. Kendi özgür fikirlerimizle yürümek istiyoruz. Kafamda oyun tarzını oluşturmuş durumdayım. Son haftalarda ne kadar süre aldıklarını bakacağız. Antrenmanı da buna göre uygulayacağız. Hiçbir oyuncunun burada sıkılmaya vakti olmayacak. Çünkü bizden çok sayıda done alacaklar. Dün detaylı programımız üzerinde çalıştık. Takım menajerimiz programı görünce endişeye kapıldı, çünkü program bol miktarda antrenman içeriyordu. Fiziksel performans antrenörümüz, tüm oyuncuların kulüplerindeki fiziksel performans antrenörleriyle temastaydı. Detaylı bir şekilde verileri oluşturdu, idman yoğunluklarını bu programa göre oluşturacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Stefan Kuntz, bir gazetecinin “Alman disiplini’ ülkemizde meşhur bir söz. Milli takımımızda bunu görecek olmaktan mutluyuz.” sözleri üzerine ise “Böyle diyorsanız disiplinin Türk futboluna gelmesinde mutluysak sadece disiplini değil de sabır unsurunu da Türk kültürüne katalım isterim.” ifadelerini kullandı.
Kuntz, sözleşmesinde tazminat olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine “Her sözleşmede olduğu gibi bir tazminat maddesi bulunuyor. Sözleşme sonlanırsa Almanya’ya uçak biletimi federasyon almak zorunda. (Gülerek)” şeklinde konuştu.
Alman teknik adam, kadro seçimi hakkında ise “Birçok kişiyle konuştum, fikirlerimi anlattım. Hamit en yakınımda olan kişi ona da aktardım, onun da fikirlerini dinledim. Sonunda da seçim kararımı verdim. Bazı futbolcu arkadaşlarımıza da danıştım, onlardan da düşüncelerini aldım. Birçok görüşü dinledikten sonra karara varmak benim işim. Açıkladığımız kadroda olmayanların milli takım kariyeri bitti diye düşünülmesin, burada olanların da yeri garanti değil.” açıklamasında bulundu.
Kuntz, kaleci antrenörünün Hoffenheim’dan geleceğini açıklayarak, “Ekibime dahil olmak isteyen birçok hocadan telefon aldım. Örneğin kaleci antrenörü meselesi, belki kasım ve sonrasında kaleci antrenörlüğü konusu için daha önce Türkiye’de bulunmuş bir isimden faydalanma ihtimalimiz bulunabilir ama ilk 4 maç Hoffenheim kulübünden kaleci antrenörlerini rica ettik, çünkü Almanya’dakilerin en iyilerinden biri. Onu tamamen buraya alamayacağımızı biliyorum ve gerçekten objektif bir insandır. Kaleciler için de iyi olacağını düşünüyorum, çünkü iki sene için hocanız bu durumu olmayacak. Ama Almanya’nın en iyilerinden birinden fikir alacaklar.” ifadelerini kullandı.
Stefan Kuntz, üçlü savunmaya bakışının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
“Alman Ümit Milli Takımı’ndaki tarzımız 4’lüydü ama rakibe göre 3’lü daha iyi sonuç vereceğini düşündüysek 3’lü kullandık. Önümüzdeki günler şunun için önemli olacak, oyuncularımın hangi taktiksel formasyona daha uygun olduğunu gözlemlemiş olacağım. Kafamda 4’lü olmuş 3’lü olmuş ama önümde Norveç maçı gibi önemli bir maç varsa, ona elinizdeki oyuncuların yatkınlığı neyse ona göre çıkarsınız. İlerleyen uzun süreçte takımı istediğimiz noktaya getirmeye çalışabiliriz. İlk etapta oyuncularımıza, dinamik oyun, mevkilerin önemi ve savunma anlamında neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarımız olacak. Futbolda 4 önemli an vardır, topa sahip olduğunuz, topa sahip olmadığınız, topu kaptığınız ve topu kaybettiğiniz an. Mesela, oyuncularımın topu kaybettiklerinde neler yapmaları gerektiği konusunda kafalarında fikirleri olacak.”
Hamit Altıntop da bu konuyla ilgili, “Savunmada oyuncuların üstleneceği görevler ve yapacakları net olacak, hücum anlamında ise farklı hücum stratejileri üzerine çalışacağız.” ifadelerini kullandı.
Kuntz, ilk olarak Dünya Kupası elemelerinde oynanacak 4 maçı iyi bir şekilde geçirmek istediklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Bu 4 maçtan sonra çok zamanımız olacak. Hamit ve yönetim kurulu üyeleri, Türk futboluyla ilgili değiştirmek istedikleri şeylerden söz ettiler. Ama tabii ne üzerine tartışırsak tartışalım bunu Almanya-Türkiye odağına koymamalıyız. Oradaki iyi bir şey burada işe yaramayabilir. Almanya’da 55 kulübün altyapı akademisi var. 364 tane gelişim noktası adını verdiğimiz tesis var. Buraya kulüpler 12-15 yaşlarındaki oyuncularını pazartesi günleri gönderiyorlar. Burada yetkin hocalardan ekstra eğitim alıyorlar. Bunun aynısını burada uygulayalım demek istemiyorum. Bunun Türkiye’ye uyumlu halini Hamit’in bulması gerekiyor. Buna benzer bir çözüm üretilebilir. Hemen uygulanacak projeler anlamında şunu söyleyebilirim, Almanya Futbol Federasyonu’nda benim önderliğini yaptığım santrfor projesi vardı. Üst düzey santrfor olabilmek için neler yapmak gerek, gol atılması için nerede durulması, nereye hareketlenilmesi gerek gibi unsurları taşıyan bir projeydi. Bunun Türkiye’ye uyarlamasını hızlıca yapabiliriz. Ama öncelikle bu 4 maçı geçirmemiz gerek.”
“Bana ‘Oynadığın en iyi orta saha oyuncusu kim?’ diye sorsalar, her zaman ‘Sergen’ derim”
Stefan Kuntz, imza töreninde Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın’la ilgili sözlerinin tartışıldığının hatırlatılması üzerine ise “Bu kesinlikle dalga geçmek gibi bir şey değildi. Sadece gerçek düşüncenin kalpten söylenirken, saygı unsuru barındırırken şaka yollu tarifiydi. Bana ‘Oynadığın en iyi orta saha oyuncusu kim?’ diye sorsalar, her zaman ‘Sergen’ derim. Kalpten söylenen, içinde saygı da barındıran bu küçük espriden yanlış anlaşılma oluştuysa özür dilerim. Ama insanlarla çalışma yolumun anlaşılması açısından sizlere fikir verdiğini düşünüyorum. Araya küçük şeyler katmak tarzımdır. Sergen’le henüz görüşmedim. Dört maç geçtikten sonra hocaları ve kulüpleri ziyaret turlarımız başlayacak. Çünkü telefonla görüşme yapmaktan ziyade yüz yüze görüşme yapmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bu küçük yanlış anlaşılmayı büyütmeye gerek yok.” ifadelerini kullandı.
Kuntz, “Almanya’da yetişen yetenekli gençlerin Türk Milli Takımı’nda mı, Alman Milli Takımı’nda mı oynamasını istersiniz?” sorusunu, “Tabii ki beni takip etsinler derim. Mesela Ahmed Kutucu’dan bahsedelim. Ahmed’i Alman milli takımını seçmesi için ikna etmeye çalışmıştım. Genç bir oyuncunun vermesi gereken ilk karar bu. Şimdi kuralları değiştiriyorlar. Artık Ümit Milli Takım için bir resmi maça çıktıktan sonra milli takımı değiştirme şansı kalmıyor. Avrupa’da iyi bir futbol ağım var. Bu 4 maç geçtikten sonra, Türkiye için oynayabilecek her oyuncuyu milli takım için ikna etmeye çalışacağım.” şeklinde yanıtladı.
Alman teknik adam, Fenerbahçeli Ferdi Kadıoğlu’nun durumunun sorulması üzerine, “Öncelikle Ferdi’nin hangi milli takımı seçeceğine karar vermesi gerekiyor. Daha sonrasında kendisinin Türk vatandaşlığı için başvuruda bulunması lazım. Ardından kendisi için FIFA nezdinde milli takım değişikliği başvurusu yapılabilir.” sözlerini kullandı.
“Bu baskıyı istiyorum”
Stefan Kuntz, “Türk Milli Takımı’ndan beklenti büyük. Baskı hissediyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben bu baskıyı istiyorum. Bana bu iş teklif edildiğinde istediğim buydu. Milli takım düzeyinde bir işte görev alacaksınız, o baskının geleceğini bilmeniz gerek. Teknik direktörlüğe Karlsruhe’de başladım takım küme düştü, ondan sonraki iki kulüpte de çok başarılı olamadım. 1 yıl iş bulamadım, işte baskı buydu. Çünkü ailemin geleceğini düşündüm. Çalışmalar yaptım, eğitimler aldım, modern futbol yönetimi üzerine çalıştım. Koblenz takımında üçüncü ligde sportif direktör olarak görev aldım. Yine birlikte küme düştük, 1 yıl sonra Bochum da yönetime girdim ve bu sefer Bundesliga’daydık. Daha sonra Kaiserslautern’de üst yönetici (CEO) oldum, her şeyden sorumluydum. Bundesliga’ya yükseldik. EURO 96 finalinden önce teknik direktörümüz Berti Vogts’a ‘Hocam baskı hissediyorum’ dedim, o da ‘Ne kadar baskı büyükse kupa da o kadar büyük olur’ demişti.”
“Bu tek adam şovu değil, ekip işi. Hep beraber kaybedeceğiz hep beraber kazanacağız ama sorumlusu benim.” sözlerini kullanan Kuntz, “Oyuncularımdan yüzde yüz sadakat, inanç ve güven istiyorum. Bunu birlikte başaracağız. O zaman bahsettiğiniz yük benim omuzlarımda olmuyor. Büyük sözler söylemek istemiyorum. Bu projede başarısız bile olsak, ne olursa olsun yüzde yüzünü vermiş bir Stefan Kuntz olacak. İyi sonuçlar olursa hep beraber kutlarız. İyi gitmezse giderim, başım da dik olur. Çünkü şunu derim ‘Stefan sen çalıştın yüzde yüzünü verdin, her şeyi yaptın sonuç böyle oldu. Belki o an için yetmedi ama o an için yapabileceğinin en iyisini yaptın’ derim. Ama kendimden eminim, ilerleyen dönemde Hamit’le sözleşmeyi uzatma görüşmeleri de yapacağız. Hayatımın sonuna kadar kendini geliştirmek isteyen birisi olacağım. Öncelikle hatalarından öğrenen biri oldum, çok da hata yaptım ama aynı hatayı iki kez yapmadım.” şeklinde konuştu.
Kuntz, son olarak “Löw’den sonra Alman Milli Takımı’nın başına geçmeyi beklediniz mi?” sorusuna ise “Löw ayrılacağını açıkladığında tüm genç milli takım hocalarının beni önerdiğini biliyorum. Biz bu konuda bir toplantı yapmak istedik ama bu toplantı gerçekleşmedi. Bu durumdan dolayı pek tatmin olmadığımı sorumlu kişilere ifade ettim ama bu konu geride kaldı. Hansi Flick, milli takımın başına geçeceğini söylediğinde çok doğru bir karar olduğunu söyledim. Çünkü Bayern’den 7-8 oyuncu milli takıma geliyor.” yanıtını verdi.
Hamit Altıntop: “Buraya Alman ekolü getirmek gibi bir düşüncemiz yok”
TFF Milli Takımlardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Altıntop, Stefan Kuntz tercihiyle ilgili şunları söyledi:
“Hocamızın burada olmasının sebebi sadece Alman olması değil. Bizim hedeflediğimiz modern, hızlı futbol, oyun içinde değişken sistemi tercih ettiği için burada. Hocayla beraber buraya Alman ekolü getirmek gibi bir düşüncemiz yok. Bizim coğrafyamız, insanımız farklı. Milli takımın en büyük sorumluluğu, teknik direktör eğitimi, kulüplere doğru çalışma metodlarını sunması ve bunların denetlenmesi. A Milli Takım hocamız alt yaş milli takım hocalarımızla da futbol tartışacak. Oyuncuları sadece milli takım kampında değil, iki milli maç arasında da hazırlayacağız. Sadece saha içi değil, saha dışında da çalışacağız.”
Hamit Altıntop, hedeflerini ise “Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz var. Kısa vadede Dünya Kupası’na katılmak, orta vadede Avrupa Şampiyonası’na kesinlikle katılmamız gerek. Uzun vadede de FIFA sıralamasında ilk 15’i ilk 10’u zorlamak, çünkü o potansiyelimiz var. Nüfus olarak da kalite olarak da var.” sözleriyle açıkladı.
Saha içinin tek sorumlusunun Kuntz olduğunun altını çizen Altıntop, “Hocanın sorumluluğu yeşil sahada. Biz de onun yöneticisi olarak uyarı ve hatırlatmalarımızı ona hissettireceğiz ama oraya birini getirip kadroya karışmak kesinlikle olamaz. Biz ne söyledik, her alanda değişikliğe gidiyoruz, tarzımızla ve sistemle. Bu sistem sürdürülebilir olacak, şahıslarla alakalı bir sistem olmayacak. Biz burada ne sadece oyuncu ne de sadece hocanın konuşulmasını istiyoruz, Türk futbolunun konuşulmasını istiyoruz. Tabii ki eleştireceksiniz ama bunu kişisele indirgememeliyiz. Kadro, oyun anlayışı tarzı, değişiklikler konuşulacaktır, o konuda hoca sorumlu.” ifadelerini kullandı.
Milli takımın son dönemde aldığı kötü sonuçları da değerlendiren Hamit Altıntop, “Kabul edilmeyecek sonuçlar ve oyun tarzı gördük ama Türk Milli Takımı’nın duygusunu bir kenara bırakmış bir maç oynayacağını görmemiştik. Hollanda maçı maalesef böyleydi. Bunun teknik-taktikle de alakası vardır ama bunun güvenle ilgili olduğunu da düşünüyoruz, hoca ve oyuncularla ilgili. Burada genelden gitmek gerek, şahıslar üzerinden değil.” şeklinde görüş belirtti.
Almanya’da yetişen Türk oyuncuların milli takım tercihleriyle ilgili de konuşan Altıntop, şunları kaydetti:
“Burada öyle bir futbol ortamı olacak ki dışarıda kuyruk olacaklar. Çok samimi söylüyorum. Ben şunu hiç kabul etmedim, ‘Türkiye mi, Almanya mı?’ Mesut, İlkay örneği var. Turnuva oynayabilirler, turuna kazanabilirler… Bunun sorgulanması kabul edilebilir değil.Bu bayrak tartışmaya açık değil. Bunu bilmeleri gerek. O yaşta çocuklar bunu bilmeyebilir ama bu anne ve babanın sorumluluğudur. Gelecek 5-10 senede farklı bir futbol ülkesi olduğumuzda acaba bunu sorgulayacaklar mı? Türk pasaportu olan ve iyi futbol oynayan herkese kapımız açıktır. Ama ‘biz A Milli Takım’a geliriz ve banko oynarız’ talepleri de oldu. Bu dünyanın en saçma şeyi. İsim vermek istemiyorum ama böyle bir şey talep edilebilir mi? Kendi takımında garantin yok. Avrupa ayağımızı yine başlayacak, çünkü ben öyle kazandırılmıştım. Orada da o insanlara beraber olduğumuzu göstereceğiz, inşallah köprü olacağız. Bir ekip olacak, ekiptekilerin eski futbolcu olması bir avantaj olacaktır.”
Hamit Altıntop, hayatı boyunca hep baskı hissettiğini aktararak, “Yönetime girmeden önce de futbolculuk zamanımda da kulüpteki her işle ilgili kafa yoruyordum. Her zaman kendime en büyük baskıyı yapan bendim. Doğduğumda yanımda ikizim vardı, ilk günden itibaren ister istemez hep bir rekabet halindeyim ama rekabetimiz her zaman şeffaf ve adildi. İyi bir gelişim için adalet hissi çok önemliydi. Beklentilerim çok büyük, bunlardan inanarak bahsediyorum, Türkiye’nin gerçeklerini de biliyorum. İnsan kaynağımızı geliştirmeliyiz, eğitim gerekli ama kumaşımız çok iyi bunu hızlandırabiliriz. Hedefleri gerçekleştiremezsem benden daha çok üzülen olmayacaktır. Baskı var ama bunu keyfe çevirmesini de biliyorum. Çünkü gerçeklerle yüzleşiyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***