Bölge uzmanları Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye yönelik tehditlerini analiz etmeye devam ediyor. Washington Examiner’a yazan Michael Rubin, Afganistan kararının Amerika’yı zayıf gösterdiğini, bunun da Erdoğan’ı cesaretlendirdiğini savundu:
Türkiye, Ocak 2018’de Zeytin Dalı Harekatı’nı başlattı. Bu harekat Kuzey Suriye’nin Afrin Bölgesi’ni ele geçirmek ve etnik olarak temizlemek için tasarlandı. Ekim 2019’da, Türkiye’nin Arap vekilleri aracılığıyla Tel Abyad çevresinden Ras al-Ayn’a kadar olan nüfus merkezlerini kontrol etmek için Barış Pınarı Harekatı’nı başlattı. Şimdi 3 numaralı saldırıya hazır olun.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşan saldırıyı iki Türk polisini öldüren bir roket saldırısına yanıt olarak haklı çıkarıyor. Bu görevliler, Suriye’nin Halep’in kuzeyindeki Azaz bölgesinde işgal yetkilileri olarak görev yapıyordu. Türkiye, olaydan YPG’nin 2016’da ele geçirdiği Tel Rıfat yakınlarında faaliyet gösteren Kürt Halk Koruma Birlikleri’ni (YPG) suçluyor gibi görünüyor.
Erdoğan hükümetinin geçtiğimiz günlerde hem Moskova’ya hem de Washington’a yeni bir saldırı başlatmak istediğinin sinyallerini verdiği bildiriliyor. Türkiye’nin devlet kontrolündeki basını, Türkiye’nin YPG’yi Menbiç, Kamışlı ve Kobane’den sürmek için Suriye’ye 20 mil girmeye çalıştığını ima ediyor. Kobane, YPG’nin İslam Devleti’nin kuşatmasını kırdığı yerdir.
Ne Başkan Vladimir Putin ne de Başkan Joe Biden, Başkan Donald Trump ve elçisi James Jeffrey’in 2019’da yaptığı gibi harekatı onaylamazken, Türkiye kararlı görünüyor. Rus kuvvetlerinin, Türkiye’nin harekete geçmesi ihtimaline karşı Suriye’deki bazı mevzilerini boşalttığı bildiriliyor.
Biden birkaç gün içinde Orta Doğu’daki ilk büyük sınavıyla karşı karşıya kalabilir. Sonuçta söz konusu olan hiçbir zaman terörizm olmamıştır. Türkler, sınır ötesi Kürt terörü suçlamalarını kanıtlarla desteklemekte zorlanıyorlar. Bu arada Türkiye’nin para birimi, Erdoğan’ın popülaritesinden geriye kalanlar gibi serbest düşüşte. Türk lider şimdi, 1982’de Falkland Adaları’nın işgalini emreden Arjantinli askeri diktatör Leopoldo Galtieri ve 1990’da Kuveyt’in işgalini emreden Irak diktatörü Saddam Hüseyin’in dikkat dağıtıcı oyun kitabından bir sayfa alıyor gibi görünüyor.
Arjantinli ve Iraklı diktatörlerin kötü yönetimi ülkelerini iflasa sürükledi. Hem Arjantin pesosu hem de Irak dinarı değersizleşecek kadar devalüe edildi. Yine de her iki lider de büyüklük yanılgıları içindeydi ve halklarını ekonomilerinin baş döndürücü patlamasından uzaklaştırmak için milliyetçiliği kullanmaya çalıştılar.
Erdoğan’ın şu anki maceracılığına ek olarak, Batı’nın mazur gördüğü, görmezden geldiği ve hatta geçmişteki Türk saldırganlığını teşvik ettiği gerçeği var.
Biden kendisini Trump karşıtı olarak konumlandırırken, kısa süre içinde Trump’ın Kürtleri terk etmesini tekrar edip etmeyeceğine karar vermesi gerekebilir. McGurk’un Trump ihanetinin ardından yaptığı kamuoyu açıklamaları göz önüne alındığında, McGurk’un yönetimde kalması ve ahlaki güvenilirliğini koruması zor olacaktır, ancak hırs onu denemeye götürebilir.
Biden için alternatif strateji, Kürtlere yapılan yardım ve yardımı iki katına çıkarmak ve hatta belki de bölgedeki Amerikan askeri varlığını güçlendirmek olabilir, Biden’ın emretmeye hazır olmadığı bir eylem.
Afganistan’da olanın Afganistan’da kaldığına da inanabilirler, ama öyle değil. Amerika’nın zayıf olduğu algısı, Erdoğan’ın egosu ve iç sorunlarıyla birleştiğinde, mükemmel bir fırtınanın başladığını gösteriyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***