İş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ortak bildiri yayımlayan on Avrupa ülkesinin büyükelçileri yaptırım uyarısında da bulundu. Peki, bu bildiri Türkiye ile ilişkiler bakımından ne ifade ediyor?
Tutukluluğunun 4. yılında iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ortak bir bildiriyle Türk hükümetine çağrı yapan 10 büyükelçi, çağrıldıkları Dışişleri Bakanlığı’nda Avrupa’dan Türkiye’yeyaptırımlarınyolda olduğu mesajını verdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Haziran ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala ile ilgili kararlarını uygulamaması halinde Türkiye’ye yönelik ihlâl prosedürü başlatacağını hatırlatan büyükelçilerin, konseyin bir ay sonra AİHM’e başvuracağını ve Türkiye üzerindeki baskının artırılmasını isteyeceği bilgisini de Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle paylaştıkları öğrenildi.
Kavala’nın tutukluluğunun Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüğüne ilişkin yaptıkları ortak açıklamadan sonra hükümetten ve AKP yönetiminden gelen sert eleştirilere maruz kalan büyükelçiler, çağrıldıkları Dışişleri Bakanlığı’nda da “Davayı siyasallaştırıyorsunuz” çıkışıyla karşılaştılar.
“Sizin de uygulamadığınız AİHM kararları var”
DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre, büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı’na Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı çağırdı. Kaymakçı’nın görüşmede büyükelçilerin ortak açıklamasından duyulan rahatsızlığı şu sözlerle dile getirdiği öğrenildi:
“Davayla ilgili ortak açıklama yöntemi akıllıca değil. Davayı siyasallaştırıyorsunuz. Yürüyen bir yargı sürecine müdahale ediyorsunuz. Kabul edilemez. Sizin de uygulamadığınız AİHM kararları var. Sergilediğiniz tavırla kendinize ve ülkenize karşı olumsuz bir algıya neden oluyorsunuz. Sorumlu hareket etmiyorsunuz.”
“Görevimizi yaptık, yapmayı sürdüreceğiz”
Bakan yardımcısı Kaymakçı’yla görüşmeye katılan büyükelçiler ise Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlâl edildiğine ve Kavala’nın tutukluluğunun hukuk dışı olduğuna ilişkin görüşlerinden geri adım atmayacaklarını söylüyor. DW Türkçe’ye konuşan büyükelçiler, “Biz görevimizi yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz. AİHM kararları bağlayıcıdır. Türkiye’ye yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. AİHM kararı gereği Kavala serbest bırakılmalı. Türkiye, Kavala’yı neden serbest bırakmadığını açıklamak zorunda. Kavala serbest bırakılmazsa Türkiye’nin ağır yaptırımlarla karşılaşması kaçınılmaz” açıklamasını yaptı.
İnsan hakları alanında uzman olan hukukçu Kerem Altıparmak, büyükelçilerin Türkiye’ye Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘ihlâl prosedürü’ başlatacağına ilişkin hatırlatmasının ve uyarılarının ‘çok önemli’ olduğunu belirtirken, “Büyükelçiler bıçağın kemiğe dayandığını açıkça Ankara’ya söylüyorlar. Bakanlar Komitesi bir ay sonra AİHM’e başvuru yapacak ve Türkiye için yeni bir ihlâl kararı daha çıkacak. Elbette bunun hukuki bir karşılığı da olacak” değerlendirmesi yapıyor.
Avrupa Konseyi’nden Ankara’ya ulaşan bilgilere göre Bakanlar Komitesi’nin gündeminde AİHM kararını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi AİHM’e şikayet etmek de var. Bir ay sonra mahkemeye yapılacak başvuru bu yüzden çok kritik. Avrupalı diplomatik kaynaklar; Türkiye’nin imajının bu süreçte ciddi zarar göreceği uyarısını yaparken, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden biri olduğunun unutulmamasını istiyor.
“Ekonomik kriz derinleşecek”
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) AB Direktörü Nilgün Arısan da, bu duruma işaret ederken Türkiye’nin vakit kaybetmeden büyükelçilerin uyarısını dikkate almasını ve Kavala için verilmiş AİHM kararını uygulamasını istiyor.
Türkiye’ye ortak çağrı yapan büyükelçilerin Avrupa Konseyi ülkelerinin büyükelçileri olduğunu anlatan Arısan, “Kavala davası iddianamesinin ciddi bir temele dayanmadığı uzun zamandır gündemde. Bu büyükelçiler AİHM kararlarına uymadığı için Türkiye’nin dikkatini çekmekle görevlendirilmiş durumdalar. Eğer Türkiye kendisine yapılan uyarıları dikkate almazsa elbette ki ciddi yaptırımlarla karşılaşacak” uyarısı yapıyor.
Arısan “Avrupa Konseyi, Türkiye için daha ciddi bir soruşturma prosedürü başlatabilir. Bugüne kadar başlatmamıştı” derken, Türkiye’nin güvenirliğinin tüm Avrupa kurumlarında sorgulanacağını ve bu sorgulama sürdükçe de yabancı yatırımcının Türkiye’den kaçacağını öngörüyor.
Arısan bu öngörüsünü DW Türkçe’ye “Türkiye’nin şu anda dışardan gelecek fonlara son derece bağımlı bir ekonomisi var. Ülkenin güvenirliğinin sorgulanması uluslararası alandaki imajını daha da zedeleyecek ve Türkiye’den zaten kaçma eğilimi gösteren yatırımcıların daha hızlı hareket etmesi gündeme gelecek. Böylelikle Türkiye’de yaşanan siyasi krize daha da derinleşmiş bir ekonomik kriz eklenecek” sözleriyle anlatıyor.
Hükümetin Gezi olaylarının planlayıcısı olduğunu öne sürdüğü Osman Kavala 2017’den beri tutuklu bulunuyor. 30. Ağır Ceza Mahkemesi, şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırma dahil pek çok suçlamayla karşı karşıya kalan Kavala’nın Gezi Parkı olayları nedeniyle yargılandığı davada 2020’de beraat ve tahliye kararı verdi. Ancak Kavala aynı gün 15 Temmuz darbe girişimi davası kapsamında yeniden tutuklandı. AİHM’in Osman Kavala için 10 Mart 2019’da aldığı derhal tahliye kararı Mayıs 2020’de kesinleşmişti. Ancak Türkiye AİHM kararını bugüne kadar uygulamadı. Kavala’nın davası 2021’de Gezi davası ve Çarşı grubu davalarıyla birleştirildi.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – HİLAL KÖYLÜ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***