YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
TR724 Washington temsilcisi Adem Yavuz Arslan, on numara habercilik yaptı, Reza Zarrab’ın Miami’de kendisine kurduğu yeni ve ışıltılı hayatını ortaya çıkardı.
Recep T. Erdoğan’ın “hayırsever iş adamı” dediği Reza Zarrab, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın gözü önünde rezil kepaze ettikten sonra, ABD hükümetiyle anlaşma yaptı ve şimdilerde yeni kimlik, yeni iş ve yeni kız arkadaşıyla Miami’de hayatın tadını çıkarıyor.
A Haber’de Türk bayrağı önünde verdiği röportajda Türkiye’ye ne büyük hizmetler yaptığını övünerek anlatan Reza’nın ülkeye yapacağı hizmetler (!) henüz bitmiş değil.
Ben bu satırları yazarken yeni bir gelişme daha oldu. ABD temyiz mahkemesi, Halkbank’ın, “Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası” kapsamında ABD’de yargılanamayacağı yönündeki itirazını reddetti.
Belli ki bir cisim yaklaşıyor. Ve artık ABD’de görüleceği kesinleşen Halkbank davasında da Zarrab, muhtemeldir ki bir kere daha mahkeme huzuruna çıkacak son derece önemli bilgiler verecek. Geçmişte plaketle ödüllendirdikleri Reza Zarrab’a bu sefer Devlet Üstün Hizmet Madalyası verseler yeridir artık!
Reza’nın izinden gidip servetini yurtdışına kaçıran pek çok yandaş iş adamı olduğunu biliyoruz. Bunlardan bazıları, Karayip ada ülkelerine çıkardıkları servetleriyle vatandaşlık aldılar ve böylece ikinci bir pasaportla rahatça kaçıp yaşamayı planlıyorlar. Örneğin Beşli Çete’den Mehmet Cengiz’in bu yolla servet çıkardığı ve bu paralarla Londra’da çok sayıda gayrimenkul aldığı, yakın zamanda Pandora belgelerinden çıktı.
Mehmet Cengiz’in ilginç bağlantıları ve karışık işleri geçen yıl TR724’te Yavuz Altun tarafından detaylı ele alınmıştı. O yazıyı bir daha okuyun derim. Yine bugünlerde Saray’a çok yakın bir iş adamının, ailesini toplayıp güneyde bir ülkeye göç ettiğini öğrendik.
Sadece iş adamları değil, AKP’li bürokratlar da aynı yolu izliyor. Adem Yavuz Arslan, geçen ağustos ayında yaptığı bir yayında AKP’lilerin İspanya, Portekiz ve Yunanistan başta olmak üzere yurtdışına nasıl kaçıştıklarını detaylı olarak anlatmıştı.
“Ne var bunda, adamlar çalıp çırpmış ve AKP sonrasında da çaldıklarını çatır çatır yiyecekler işte” diyebilirsiniz. Ama sanırım bu biraz zor olacak.
Paralarını ve kendilerini güvenli limanlara taşıyan yandaşları gelecekte büyük bir tehlike bekliyor. Bugün AKP’nin gidişini görerek kapağı yurtdışına atanların AKP sonrasında iplikleri pazara çıkarılıp, işledikleri suçlar bir bir ortaya dökülünce kaçtıkları yerde pek rahat edemeyecekler.
Özellikle hayatlarını daha rahat yaşayabileceklerini düşündükleri AB ülkeleri, İngiltere veya Amerika gibi ülkelerde “kara para”ya karşı duyarlılık çok yüksek. Bu tür ülkelerin yasaları gereği paranın kaynağını açıklamak zorundalar. Aksi halde tüm mal varlıklarına el konulma riski söz konusu olacak.
Daha iki gün önce OECD bünyesinde yer alan hükümetler arası bir organizasyon olan Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara para ve terörizmin finansmanının önlenmesi için yeterince çaba göstermediği gerekçesiyle Türkiye’yi ‘gri liste’ye aldı. Bu saatten sonra Türkiye’de yurtdışına çıkarılacak her kuruş ‘kara para’ şüphesiyle karşılanacaktır.
Son olarak AKP rejiminin eski ortağı Sedat Peker’in, Erdoğan ve çevresinin işlediği suçları ifşa etmeye başlamasından bu yana işler iyice karıştı. Yasadışı silah ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama gibi ağır suçlar işleyen, organize çeteye dönüşmüş bir yapının parçası olmak nelere mal olacak, göreceğiz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***