Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, Koronavirüs hastalığında bir kesimin koku, tat kaybı olmadan test vermediğini söyledi. Doç. Dr. Savaşçı, “Bu yanlış bir yönlendirme. Ateş, burun akıntısı, boğazda ağrı, halsizlik varsa, sinüzit belirtileri de varsa halkımızın mutlaka PCR testi yaptırması gerekiyor. Belirtileri olmasına rağmen toplumda dolaşarak virüsün yayılmasına neden olan bir kitle var. Bu yüzden vaka sayıları tam istenilen seviyeye ne yazık ki düşmüyor” dedi.
Doç. Dr. Savaşçı, yükselen vaka sayılarını değerlendirdi. Savaşçı, vakalarda istedikleri düzeyde düşüşün gerçekleşmediğini belirterek, “Halkımız koku, tat kaybı olmadan test vermiyor. Bu yanlış bir yönlendirme. Ateş, burun akıntısı, boğazda ağrı, halsizlik varsa, sinüzit belirtileri de varsa halkımızın mutlaka PCR testi yaptırması gerekiyor. Belirtileri olmasına rağmen toplumda dolaşarak virüsün yayılmasına neden olan bir kitle var. Bu yüzden vaka sayıları tam istenilen seviyeye ne yazık ki düşmüyor. Hastalığın belirtileri biraz değişti. Yatan hastalarımızda özellikle koku, tat kaybını çok az görmeye başladık. İllaki sadece koku, tat kaybı olunca test yaptırmaya gitmesin vatandaşlarımız. Özellikle burun akıntısı, öksürük, ateş, halsizlik, sırt, eklem ağrısı bunlardan herhangi biri olduğunda ters yaptırma ihtiyacı mevcut. Test yaptırmayıp hem okullarda hem işyerlerinde virüsün daha çok insana bulaşmasına neden oluyorlar” diye konuştu.
”Bilim insanları olarak tartışmaya açabiliriz”
Savaşçı şu ifadeleri kullandı:
“2 doz Sinovac ya da 3 doz aşı yaptıran kişilerde yeterli antikor koruyuculuğuna tam ulaşılmadığını hissediyoruz. Çünkü kliniklerde bu tür vakalar çok fazla. Özellikle inaktif aşının artık yapılmasını da bilim insanları olarak tartışmaya açabiliriz; çünkü yeterli koruyuculuğa ne yazık ki ulaşamadı. İngiltere’de mesela bizim 2-3 katımız kadar test yapılıyor günlük. Vaka sayıları 44 bin; ama ölüm oranları 36-40 kişi arasında değişiyor. Ülkemizde halen daha 200’ün üzerinde seyrediyor. Demek ki aşının koruyuculuğu konusunda ülkemizde sıkıntılarımız var. Özellikle daha aşı yaptırmayan öğretmenlerimiz, çalışanlarımız, ailelerimiz var. Ben 3 doz BioNTech yaptıran bilim insanı olarak konuşuyorum; şu ana kadar 2 yıldır koronavirüse yakalanmadım. Özellikle BioNTech açıklaması ile aşının yüzde 95’in üzerinde koruyuculuğu olduğu belirtildi. BioNTech yaptığı açıklamalar sonucunda, çocuklarda da 5-18 yaş üzerinde 2 doz aşıdan sonra yüzde 90’ın üzerinde koruyuculuk olduğunu ve yan etki profilinin olmadığını ortaya koydu. İngiltere, İsrail, Amerika dolayısıyla kendi halkını koruma altına almış durumda. Tabii ki aşılanıp vakalarımız olabilir; ama özellikle yoğun bakıma yatış oranları çok düşük bu ülkelerde”
”15 Kasım’dan sonra influenza artabilir”
“Havalar soğuduğu için bu dönemde RSV dediğimiz virüsler biraz daha baskın halde. Çocuklardaki oranı bu dönemde çok fazla. Kuru öksürük, boğulur gibi öksürük, akciğer tutulumu yine yapıyor; ama çocuklarımızda çok ateş yapmıyor. Koronavirüs daha ağır tablo ile seyrediyor ve kalıcı hasarlar da yapmış oluyor. İnfluenza vaka serisi de 1045 analiz sonucunda 1 vaka ortaya çıktı. Henüz influenza vakamız çok fazla değil. Ama vatandaşlarımız mutlaka influenza aşılarını da yaptırsınlar. Özellikle Kasım’ın 15’inden sonra influenza vakaları da artar. Tabii ki bu da bir hastaneye yatış nedeni olabilir. Bu yüzden vatandaşlarımızı influenza aşılarını da yaptırsınlar” (DHA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***