* Doç. Dr. Murat Batı
12 Ekim 2021 tarihinde Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girdi. Söz konusu Tebliğ’e özellikle “döviz işlemlerinde kimlik ibrazı” gibi işlemlere karşı bireysel tepkiler verilirken; başta Döviz Büroları Yetkili Müesseseler Dernek Başkanı Seyran Çakmakçı dahil olmak üzere birçok kurum/kişi tarafından da ciddi tepki gösterildi.
Söz konusu Tebliğ’de yapılan düzenlemelerin bir kısmı esasında Anayasal sorun ihtiva etmektedir. Ama önce “Bu Tebliğ ne getirdi?” ona bir bakalım sonra düzenlemenin sadece kimlik ibrazı ile kısmını hukuki boyutuyla değerlendirelim.
Tebliğ’de yapılan düzenlemeler genel olarak nelerdir?
Yetkili müesseselerin (döviz bürolarının) emanet para almaları yasaklandı, döviz büroları Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan izin almadıkça yabancı para alım satım işlemlerinde serbest olarak belirledikleri ve ilan ettikleri alış ve satış kurlarından hesaplanan bedeller haricinde hiçbir ad altında komisyon ya da ücret talep edemeyecekler, yurt dışında yerleşik kişilerin yetkili müessese açmaları kolaylaştırıldı, yetkili müesseselerde ortak olmayanların şirketleri temsil yetkisi sonlandırıldı, her işleme işlem numarası verilme zorunluluğu getirildi.
Ayrıca her işlem için T.C. Kimlik numarası/pasaport numarası ve/veya vergi kimlik numarası zorunluluğu ile işlemin tarihini, saatini ve miktarını gösterecek şekilde her bir işlem itibarıyla ayrı bir hesap veya deftere kaydının yapılma zorunluluğu en çok tepki çeken düzenlemenin yanısıra daha birçok yeni düzenleme yapıldı.
Döviz işlemlerinde “kimlik belgesi ibrazı” düzenlemesi hukuka aykırı mı?
Tebliğin 20’nci maddesine “Yetkili müesseseler gerçekleştirdikleri tüm işlemlerde müşterinin T.C. Kimlik Numarasını/Pasaport Numarasını ve/veya Vergi Kimlik Numarasını müşteriden temin ederek her bir işlem itibarıyla kayıt altına almak zorundadır.
Müşteri tarafından beyan edilen T.C. Kimlik Numaraları/Pasaport Numaraları vezne görevlileri tarafından kişinin fotoğrafının yer aldığı Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı veya Pasaport üzerinden, Vergi Kimlik Numarası ise bunlara ek olarak kişinin söz konusu şirket adına işlem yapmaya yetkili olduğunu belirten belgeler üzerinden kontrol edilerek kayıt altına alınır. Söz konusu bilgiler, ilgisine göre düzenlenen belgeler üzerine kayıt edilir.” maddesi eklendi.
Bu maddenin konulma amacı suçla (kara para) mücadele olarak açıklandı ancak bu düzenleme, sadece yetkili müesseseleri (döviz bürolarını) etkileyecek gibi görünüyor. Çünkü gerek Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nda, gerekse bu kanuna dayanarak çıkarılan yönetmelik ve tebliğlerde yetkili müesseselerin haricinde döviz alıp satımının yapılabildiği onbinlerce işletme var ve bu işletmeler için kimlik ibrazı yükümlülüğü getirilmedi.
Dolayısıyla kimlik bilgilerinin kaydedilmesinden rahatsız olacak gerçek ve tüzel kişiler yapacakları işlemleri bu işletmelere kaydıracaklar ve bu durumda hem döviz büroları müşteri kaybedecek hem de suçla mücadele amacı sekteye uğrayacaktır.
Konuyla alakalı Anayasa Hukukçusu Sayın Dr. Metin Baykan ile yaptığım görüşme neticesinde; döviz işlemlerinde kimlik ibrazı düzenlemesi ile nüfus bilgilerini kaydetme yükümlülüğünü sadece döviz bürolarına getirildiğinden bunun dışındaki işletmelerde aynı tür işlemlerin serbestçe yapılmaya devam edilecek olması sınırlama amacı olan suçla mücadele açısından “elverişsiz” olacak ve döviz bürolarının “çalışma ve sözleşme hürriyetlerini” Anayasanın 48 ve 13’üncü maddelerine aykırı bir şekilde sınırlamış olacağı sonucuna ulaştık.
“Döviz işlemlerinde kimlik ibrazı” düzenlemesinin Anayasa’nın 13’üncü maddesinde yer alan “ölçülülük” ilkesine doğrudan aykırılık oluşturmaktadır. Anayasamızın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” kenar başlıklı 13’üncü maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” şeklinde ölçülülük ilkesi düzenlenmiştir.
Buna göre kamu gücünün kişilerin bir temel hakkına yaptığı müdahalenin meşru kabul edilebilmesi için müdahale aracının müdahale amacını gerçekleştirmeye yönelik olması gerekir.
Kimlik ibrazı düzenlemesinde ise meşru amacın suçla mücadele olduğunu varsayarsak (ki söylenen bu) düzenlemenin sadece döviz bürolarını kapsaması, tartışılması gereken bir husustur.
Tebliğ ile getirilen diğer düzenlemeler hukuka uygun mu?
Tebliğ ile getirilen düzenlemelerden özellikle bölgelere göre ücret uygulaması ile gayrimenkul ediniminin yasaklanmasının Anayasa’nın muhtelif maddelerine, ve yetkili müesseselerin hisse devri ve adres nakillerinde ücret talep edilmesinin haksız rekabet doğuracağı ve bunun da Anayasa’nın muhtelif maddelerine aykırı olduğu da açıktır.
Sadece bir kısmını yazdığım bu düzenlemeler haricinde Tebliğ’in bazı maddelerinde de hukuksal problem bulunmaktadır. Bu problemlerin çözüm yeri ise yargıdır. Söz konusu düzenlemnin iptali için gidilecek yer Danıştay’dır.
Saygılarımla
* Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***