DEVA Partisi’nin savaş tezkeresine önce “evet” sonra “çekimser” oy kullanmasını değerlendiren partinin Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, kişisel olarak karşı olduğunu ve “Artık Suriye’nin içişlerine karışmamalıyız” dedi.
Kürtlerin Kuzey ve Doğu Suriye’de ve Federe Kürdistan’daki kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik her türlü savaş politikasını sürdüren AKP iktidarı, süresi 2 yıla çıkartılan Suriye-Irak tezkeresini 26 Ekim’de Meclis’ten geçirdi. MHP ve İyi Parti’nin evet dediği oylamaya HDP, CHP ve Saadet Partisi hayır oyu verdi. Önce evet sonra çekimser kalan DEVA Partisi ise savunduğu politikalarla çelişti.
Ali Babacan’ın Genel Başkanı olduğu partinin Kürt sorununun çözümüne dair açıklamalarıyla ters düşen tutum Kürt kamuoyunda tepki topladı. Tezkere oylamasında partinin sergilediği tutmu değerlendiren partinin Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, kişisel olarak tezkereye karşı olduğunu söyledi.
‘KAFA KARIŞTIKLIĞI YARATTI’
Partilerinin ilk etapta “Evet” diyeceklerini açıkladığı tezkereye oylamada “çekimser” kalmasının kafa karışıklığı yarattığını kabul eden Ülsen, çekimser kalınsa da parti içerisinde tezkereye “Hayır” denmesi yönünde bir çoğunluk olduğunu savundu.
Tezkereye bölge halkının tamamen “Hayır” dediğini ve bu konuda oldukça hassas olduğunun hatırlatan Ülsen, “Bölgede algı tamamen bu tezkerenin Kürt karşıtlığı olduğu yönde. Ben kesinlikle tezkereye ‘hayır’ diyen biriyim, bu benim kişisel bir düşüncem. Partimiz en son ‘evet’ dememe üzerinde bir karar aldı. Partide birçok insanın tezkereye hayır dediğini de çekimser yaklaştığını biliyorum. Ama bölgede kesinlikle tezkereye karşı bir hayır kararı vardı. Bölgeye ilişkin fikirlerimizi söyledik, tartıştık. Bunun üzerine partimiz ‘evet’ dememe üzerine bir karar alarak çekimser kaldı. Partimiz belki çekimser kalma durumu tamamen bu komuyla alakalı olmasa da bunun büyük bir etkisinin olduğunu söyleyebilirim” dedi.
‘ULUSLARARASI MEVZUATTA KARŞILIĞI YOK’
Tezkerenin içeriğine dair bir muğlaklık oluştuğunu belirten Ülsen, “Bu tezkereyi tek bir kişinin imzasına bırakmak, hem ülkedeki devlet geleneğine hem de var olan tüm kurumların boşa çıkarılması anlamı taşıyordu. Bu tezkerenin ne olduğuna dair net bir cevap yoktu. Yani tezkere paket halinde Meclis’e getirildi. Tezkerenin sağı, solu belli değildi. Uluslararası mevzuata göre de karşılığı olmayan bir tezkereydi. Yine hem Suirye’deki hem de Irak’taki askerlerin durumunun ne olduğunu da açıklanmayan bir tezkereydi. Biz tezkereye ‘evet’ demedik. DEVA Partisi savaşlardan yana ve ölümlerden yana olan bir parti değildir. İki gün kala tezkereyle ilgili bir karar alınsa ve ‘evet’ derseniz, daha sonra ‘hayır’ çıkarsa bu sefer bölgedeki askerlerin geri çekilme süreciyle ilgili başka bir sorun çıkabilir. Yani diyebilirim ki iktidar bunları tam olarak açıklamadı. Şunu net olarak söyleyebilirim ki tezkere bir şey anlatmıyordu” ifadelerini kullandı.
Meclis’te getirilen tezkerenin uluslararası mevzuata aykırı olduğunu vurgulayan Ülsen, yıllardır Türk askerinin neden orada olduğu ve neden öldüğü sorularına iktidar tarafından net bir cevap verilmediğini kaydetti. Ülsen, iktidarın “güvenlikçi” politikalarını anladıklarını ve mevcut durumun sınır güvenliğiyle alakalı olmadığını dile getirdi.
AKP’nin izlediği dış politikanın ülkeyi birçok krize sürüklediğini ve yalnızlaştığını da sözlerine ekleyen Ülsen, Suriye ve diğer ülkelerde artık devletin diplomasi ile bu süreci atlatması gerektiğinin altını çizdi.
‘KÜRTLERİN GELECEĞİNE SAYGI DUYULMALI’
Ülsen “Bölge halkında ‘Bu tezkere Kürtlere karşı savaş mı?’ şeklinde birçok soru işareti oluşturuyor. Bu haklı soru işaretlerine ilişkin hükümet hiçbir şekilde tatmin edici bir cevap vermiyor. Sürece baktığımızda da bölge halkının hassasiyetini ve algısını anlıyorum. Ben, Suriye’deki Kürtleri kardeşlerimiz olarak görüyorum. Bundan dolayı da Türkiye’nin oradaki Kürtleri sahiplenmesi gerektiğini, koruması gerektiğini, geleceğini inşa ederken yanında yer alması gerektiğini düşünüyorum. Oradaki halkların kendi kaderlerini tayin etme çerçevesi hakkında alacakları bütün kararlara saygı duygu duyulması dışında başka da bir seçeneğimizin olmadığını düşünüyorum. Artık Suriye’nin içişlerine karışmamalıyız” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***