CHP’li Toprak, “İktidar şimdi ABD ve 10 batılı büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etme hamlesiyle ABD’nin planladığı bu gerilim stratejisi tuzağına düşmek üzere” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak haftalık değerlendirme raporunu yayımladı.
Toprak, Türkiye’nin 2021 Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 139 ülke içerisinde 117’nci sıraya gerilediğini aktardı ve “AB içinde hukuk devleti konusunda sert şekilde eleştirilen ve AB’den çıkartılmaları tartışılan Macaristan ve Polonya bile Türkiye’den çok üstlerde. Polonya 36, Macaristan 39’uncu sırada. Böyle bir tabloda AB tam üyeliğine aday bir Türkiye’den söz edilebilir mi?” açıklamasını yaptı.
Erdoğan’ın haftalık değerlendirme raporundan öne çıkanlar şöyle:
‘PLAN ÜLKEYİ SAVAŞA SÜRÜKLEYİP SAVAŞ GEREKÇESİYLE SEÇİMİ YAPTIRMAMAK MI?’
“Suriye ve Irak’ta asker bulundurma ve sınır ötesi operasyonlarla ilgili tezkerenin süresi 30 Ekim’de dolacak olmasına karşın TBMM’ye gönderilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi söz konusu sürenin 2 yıl daha uzatılmasını öngörmektedir. Daha önce 6 ay arayla uzatılan tezkerelerin süresi sonra 1 yıla, geçen yıl ise Libya ve Azerbaycan için 18 aya çıkarıldı. Şimdi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haziran 2023’te yapılacağını ısrarla yinelediği seçim sürecini de aşacak bir şekilde 2023 ekim sonuna kadar savaş yetkisi istiyor. Neden 2 yıl?
Perde arkasındaki plan Suriye bataklığında ülkeyi bir savaşa sürükleyip, savaş gerekçesiyle seçimi yaptırmamak mı? İktidar neden 2 yıllık savaş tezkeresi istediğini, dürüst bir şekilde millete ve milletin Meclis’ine izah etmek zorundadır. İdlib’te, Afrin’de, El Bab’ta bulunan Mehmetçiğin canı ve kanı hiçbir siyasi hesabın, seçime beş kala savaş ilan edip sandığı milletin önünden kaçırma, iktidar koltuğunu zoraki elde tutma senaryolarının malzemesi olamaz.
‘İKTİDAR, ABD’NİN PLANLADIĞI GERİLİM STRATEJİSİ TUZAĞINA DÜŞMEK ÜZERE’
ABD, Türkiye’yi ekonomik ve askeri anlamda baskılayarak bir kriz çıkması üzerine bir strateji kurguluyor. Lüksemburg’daki AB Dışişleri Bakanları toplantısından sonra 10 büyükelçinin Osman Kavala deklarasyonu yayınlaması kanımca bu toplantıda kararlaştırıldı ve ülkelerinin talimatıyla bu büyükelçiler söz konusu açıklamayı yaptı. İktidar şimdi ABD ve 10 batılı büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etme hamlesiyle ABD’nin planladığı bu gerilim stratejisi tuzağına düşmek üzere.
‘TÜRKİYE, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ENDEKSİNDE 117. SIRAYA GERİLEDİ’
Türkiye 2021 Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 10 sıra birden gerileyerek 139 ülke arasında 117’nci sıraya indi. Türkiye’nin gerisinde yer alan 22 ülke ise hukuk devletini Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarından daha az önemseyen, çoğu geri kalmış, askeri diktatörlük ya da şeriatla yönetilen ülkeler. Endeksin coğrafi bölgelere göre kategorize edilen verilerinde ise Doğu Avrupa ve Orta Asya grubunda yer alan 14 ülke arasında Türkiye hukukun üstünlüğü açısından sonuncu sırada. Ayrıca dünya ülkelerinin beş ayrı kategoriye ayrıldığı tasnifte de Türkiye, İran, Afganistan, Uganda gibi ülkelerin de yer aldığı en alttaki beşinci grupta. AB içinde hukuk devleti konusunda sert şekilde eleştirilen ve AB’den çıkartılmaları tartışılan Macaristan ve Polonya bile Türkiye’den çok üstlerde. Polonya 36, Macaristan 39’uncu sırada. Böyle bir tabloda AB tam üyeliğine aday bir Türkiye’den söz edilebilir mi?
‘ERDOĞAN TARAFINDAN POLİTİKA FAİZİNİ ‘SIFIRLAMA’ TALİMATININ VERİLMESİ SÜRPRİZ SAYILMAMALI’
Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) politika faizini 2 puan indirmesi ve iki ayda 3 puanlık bir faiz indirimi yapılması akıl ve bilim dışı bir karar. Tamamıyla siyasi bu karar sonrası döviz kurları kontrolsüz şekilde yükselirken, piyasa faizleri de tırmanışa geçti ve enflasyonun daha da artmasının yolu açıldı. Faiz politikasında TÜFE’den çekirdek enflasyona geçiş yapan MB, şimdi faizi çekirdek enflasyonun da altına indirdi. Politika faizinin belirlenmesinde tamamıyla keyfi bir döneme girildiğini sergileyen bu karar sonrasında, faizi yüzde 1 ya da sıfıra düşürmenin önünde herhangi bir engel ya da ekonomik gerekçe kalmadı. Bağımsızlığını yitirerek tamamıyla siyasetin kontrolüne girmiş durumdaki MB’ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından politika faizini ‘sıfırlama’ talimatının verilmesi sürpriz sayılmamalı.
‘ASGARİ 20 MİLYAR DOLARLIK BİR KAYIP SÖZ KONUSU OLACAKTIR’
Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi ‘kara para aklama’ ve ‘terörizmin finansmanı’ ile yetersiz mücadele gerekçesiyle Gri Liste’ye aldı. Türkiye’ye itibar kaybettiren bu kararla, yabancı kaynak girişi duracak, asgari 20 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu olacaktır. FATF’ın ardından AB de kendi uyguladığı kara para ilkeleri doğrultusunda Türkiye’yi kara listeye alabilir. İktidarın uyguladığı ekonomi politikalarıyla artan belirsizlik, güvensizlik, hukuksuzluk ortamında zaten bırakın yabancı kaynak girişini, mevcut olanlar da ülkemizden hızla çıkıyor. IMF raporuna göre FATF’ın Gri Liste’ye aldığı ülkelere yönelik dış kaynak ve yabancı sermaye girişleri, milli gelirin en az yüzde 3’üne varan düzeyde azalma gösteriyor. Bu da Türkiye açısından en iyimser hesaplamayla 20-25 milyar dolar düzeyinde bir dış kaynak girişinin kaybedilmesi anlamına geliyor.
‘HALKIN UCUZ GIDAYA ERİŞMESİ ZOR GÖRÜNÜYOR’
İktidar, fahiş fiyatla mücadele diyerek marketlerde etiket teftişleri yaparken, Tarım Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Ağustos 2021 rakamları, tarımsal üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat artışlarının yıllık yüzde 28,74 düzeyine ulaştığını gösterdi. Bu rakamlarla halkın ucuz gıdaya erişmesi zor görünüyor.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***