Görsel: Paul Delvaux
Şu lanet korona döneminde bir türlü buluşamadığımız, Göteborg’da yaşayan sevgili Orhan, yani Belge yazarlarından Musa (Mustafa) Yavuz ile vedalaşmak varmış kaderde. Sevgili Orhan Savaşçı’dan, sevgili Mustafa Kuseyri’den sonra… Aynı lanet olası illet Mustafa ile: Beyin tümörü!
Sene 1981, aylardan Şubat…Nasuh Mitap’ı koma vaziyetinde, hücredeki eşi Alime’nin kucağına atmışlardı Gestapo modeli DAL gurubunda.
Açılımı Derin Araştırma Laboratuvarı!
Musa Yavuz hayatı bir yanı direniş bir yanı acı ile dolu olanlardan. Sadece bir ülkede de değil!
O bir “Partizan”dı, çünkü. Bu yetmez mi? Az işkenceden geçmedi. Kafasına yediği darbelerden dolayı hep sağlık sorunu yaşadı. O kadar çok arkadaş yaşadı ki, işkence sonrası farklı sendromları.
Yani sadece yargılı ya da yargısız değil bir de zamana yayılmış infaz söz konusu. 78 kuşağından çok yoğun yaprak dökümü yaşamamızın bir nedeni de bu.
Ne ser ne sır vermemenin bedeli.
12 Eylül darbesinden sonra geçtiği Suriye’de de Muhaberat’ın eline düştü. Muhaberat’ın hücreleri de ünlüdür. Filistinlilerle omuz omuza, balık istifi. Yere uzanmak sırayla. O da balık istifi. Belge yazarlarından Hüseyin Turhallı da 90 yılların başlarındaki Muhaberat hücreleri zulmünü… (*) “Türkiye’den kaçmak zorunda kalmıştı, ama vallahi ülkedekinden beter “ diyecekti.
Neyse ki, Baas ile diplomasi yürüten siyasetler de vardı, onların dayanışması ile kurtulacaktı Muhaberat’ın elinden.
Hikmet Kıvılcımlı’yı almayan bir Bulgaristan mı alacaktı bir Partizan’ı? Kars sınırını geçenleri geri postalıyordu Sovyetler.
“Kardeş” partiden vizesiz geçiş yok! Hele ki, Maoist isen hiç umut yok!
Az dolanmadı sınırlar arası Paris, Atina, Almanya… Sonra biraz olsun huzur buldu İsveç’te.
Salı günü Stockholm’de Hakka Yürüme Erkanı toplanacak onun için bir Capella’da. Fransa’dan kardeşi geldi bile. Aile son bir kez bir araya gelecek, iyi/kötü hatıralarla birlikte, vedalaşmak üzere.
Daha önce Ali Dayı (Yılmaz) ile vedalaşıldığı üzere…
İyi ki varlar. Zaten acı haberi de AAB Konfederasyonu ve İsveç Alevi Federasyonu Başkanı Nevin Kamilağaoğlu sayesinde aldık.
Sivas kıyımı sağ kalanı ozan Ali Çağan, uğurlayacak sazı ile Musa Yavuz’u.
Eylül ayında son notunu düşmüştü Musa Yavuz: “Türkiye başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki bugünkü iktidarlar dünkü iktidarların kini öfkesi, yarınki iktidarlar da bugünkü iktidarların kini öfkesi olarak ülkeyi yönettikleri için hepsi halk düşmanı olmaktan kurtulamadı. Kin öfke nefretle iktidara gelen halka kin öfke nefret kusar ve kin öfke nefretle alaşağı edilir. Kısaca bu coğrafyada aklın yerine kin öfke nefret ve öcalma vardır.”
Musa Yavuz’dan bize bir roman kaldı. Belge’nin sürgünde yazarlar programında yer alan. Şöyle değerlendirilmişti romanı:
“Sanala Romanan fantaziler ötesi muazzam mekanların, olağanüstü yapıların ustaca bir mimarisidir ve içinde sıradışı şeyler, baş döndürücü görkemli yaratımlar gizlidir! “Sanala Romanan”ın fantazi cennetinde yaşayarak, olağanüstü şeyleri tatmak mümkündür. Onun yarattığı dünyaların devinimlerinde sadece anlamlı yaşamların kendileri gizlidir. Çünkü onun güzel dünyasının içinde hemen herkes, her hayat ve tüm varlıklar vardır ve nefes kesen keskin mücadeleler için güzellikleri yakalamaya çalışmak, yakalanan bütün güzellikler içinde en güzeline ulaşarak onları kucaklamak, onun için vazgeçilmez bir yaşam biçimidir.” (**)
Musa Yavuz’un yaşama bakışını yansıtıyordu bu cümleler. Kapakta Belçikalı sürrealist ressam Paul Delvaux’nun bir resmini kullanmıştık.
Bu dünyadan bir Musa Yavuz geçti.
______________________________
(*) Hüseyin Turhallı, Özgürlük Türküsü, Belge Yayınları 2000.
(**) Musa Yavuz, Sanala Romanan, Belge Yayınları 2007
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***