Ankara Sanayi Odası Başkanı (ASO) Nurettin Özdebir, üç gün arayla ikinci kez Merkez Bankası’nı eleştirdi. Çarşamba günkü Meclis toplantısında Merkez Bankası’nın faiz indirimi yerine enflasyona odaklanması gerektiği uyarısında bulunan Özdebir, bugün de Merkez Bankası’nın kararlarının belirsizliğe sebep olduğunu belirterek, “Bu belirsizliklerdeki yüksek risk algısı her geçen gün artarken, ekonomi politika yapıcıların uygun bir ekonomi politikası formüle etmesini zorlaştırıyor” dedi.
ASO’nun Antalya’da düzenlenen Meslek Komiteleri Ortak Toplantısında konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Merkez Bankası’nın kararlarına yönelik eleştirilerde bulundu. Küresel ekonomide yeni denge arayışlarının devam ettiğini ve pandeminin yarattığı küresel krizle birlikte dünyanın içine girdiği bol para döneminin sonunun yaklaştığını ifade eden Özdebir, şunları söyledi:
Belirsizliklerin yüksek seviyede olduğu dönemdeyiz
“Yeni dengelenme süreci, aynı zamanda ekonomilerde risk algısının arttığı bir dönemden geçileceği anlamına da geliyor. Değişen dengelerin ilk dalgaları hissedilmeye başlandı bile. ABD’de varlık azaltımı gelişen ülke para birimleri karşısında baskıyı ve belirsizliği arttırıyor. Ülke olarak Mart ayından bu yana risk algısı ve belirsizliklerin hala yüksek seviyede olduğu bir dönemdeyiz. Covid-19’da artan vakalar, Merkez Bankalarının kararları ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan belirsizlikler ve bu belirsizliklerdeki yüksek risk algısı her geçen gün artarken, ekonomi politika yapıcıların uygun bir ekonomi politikası formüle etmesini zorlaştırıyor.
İthalata bağımlı sanayileşme politikası
Son dönemde, parasal sıkılaşma politikaları amacını realize edememiş ve ekonomi aynı anda hem yüksek faizin hem de yüksek kurun kıskacında kalmıştır. Bu olguların, yurt içinde belirsizliği artıran, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açan ve uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındıran yüksek enflasyonla birlikte değerlendirilmesi, hâlihazırda reel sektörün yüzleştiği zorlukların derecesini ortaya koymaktadır. Ama tüm bu zorlukların üstesinden gelmekten başka da çaremiz yok. Biz sanayiciler olarak bu süreçte üretmekten hiç vazgeçmedik. Ama burada da yapmamız gerekenler oldukça açık. Sanayi politikamız, üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan üretim modeli ile sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır. Geçmiş yıllarda ülke olarak tercihimiz, yabancı sermaye ile finanse edilen ithalata bağımlı bir sanayileşme politikasıydı. Bu nedenle, etkin yapısal dönüşüm politikalarının devreye girmesi gerektiğine inanıyorum.
Teknolojik dönüşümü sağlamalıyız
Yapısal dönüşüm, üretimi harekete geçirecek yapısal tedbirlerdir. Özellikle üretimde dışa bağımlılığı azaltmak için ara ve sermaye mal üretimine katkı sağlayacak teşvik sisteminin devreye girmesi gerekmektedir. Bunları gerçekleştirdiğimizde; üretim artışı ile sağlanacak
refah artışı, ülkemizi hak ettiği kalkınma seviyesine ulaştıracaktır. 2022 yılında yazmamız gereken yeni büyüme hikayemizin en önemli unsurları; teknolojik dönüşümü sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak ve verimliliğimizi artırmak olmalıdır. Değeri oluşturan tüm halkaların yurtiçinde üretilmesi temel politika tercihiz olması gerekir. Ülke ekonomisinin, mevcut olumsuz konjonktürü geride bırakıp, tekrar yüksek büyüme patikasına girebilmesi için; verimlilik, rekabet gücü ve ihracat artışına yönelik ekonomi politikaları revize edilerek, üreten katma değer yaratan bir ekonomi yapısına dönüşmesi gerekmektedir.
Nitelikli işgücünü artırmalıyız
2022 sonrası güçlü bir büyüme ve dengelenmenin sağlanmasında, yapısal reformların uygulanabilirliği, uzun vadeli istikrar açısından oldukça önem arz edecektir. Özellikle iki konuyu çok önemsiyorum. Bunlardan birincisi nitelikli işgücü diğeri ise verimliliktir. Bu iki sorunun çözümü noktasında ASO olarak biz de önemli katkılar sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle, verimliliği arttırmak için, yaratıcı düşünmeyi teşvik edecek, teknoloji çağına uyum sağlayabilecek, nitelikli işgücünün arttırılması ve dijitalleşmeye yönelik adımları atabilmemiz gerekmektedir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***