Hükümetin ‘dişli’ konular karşısında o konu sanki yokmuş gibi davranma taktiğinin işlemediği durumlar da oluyor. Pahalılık bunlardan biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tahammülfersâ boyutlara ulaşan hayat pahalılığından hiç söz etmedi son aylarda; bunun yerine, Türkiye’nin ne kadar büyüdüğüne dair rakamlarla çıktı kamuoyu karşısına. Büyüme rakamları tabii ki halkın kahir ekseriyetinin ortak derdi olan pahalılığı gündem olmaktan çıkartamadı; hattâ belki de büyümenin ikide bir vurgulanması, insanlarda, “Türkiye büyüyor da bizim bütçemiz niye hiç büyümüyor” diye sinirlilik de yaratmış olabilir.
İktidar cenahı, muhalefetin sürekli olarak gündemde tuttuğu hayat pahalılığını “ademe mahkûm etme” taktiğini bir noktaya kadar sürdürebildi. Nihayet geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu gündeme getirdi; Kahramanmaraş’taki bir toplu açılış töreninde ”İnşallah enflasyonu en kısa sürede kontrol altına alarak raflardaki, tezgâhlardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz. Hem maliyetlerdeki yükselişle hem fırsatçılarla mücadele ederek milletimizin refah seviyesini daha da yukarılara taşıyacağız” dedi.
Konu dün de (16 Eylül) gündemindeydi Erdoğan’ın… Bu defa Kırşehir’de tekrarladı aynı vaadi: “Hayat pahalılığı konusundaki sıkıntıyı biliyoruz. En kısa sürede enflasyonu da kontrol altına alarak raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz.”
İktidarın yapısı ve iktidarın medyası için çok şey söyleyen bir tecrübe
Yıllardır süren, son aylarda ise geniş kesimlerin bir numaralı sorunu haline gelen bir toplumsal olay karşısında iktidar unsurlarının ve iktidar medyasının sessizliğe gömülüp ancak tepedeki bir kişinin “farkındayız” demesinden sonra olayı gündeme taşıması, gerek iktidarın yapısı ve gerekse iktidarın medyası için çok şey söylüyor. Böylece bir kez daha anladık ki, iktidar için sıkıntılı bir konu varsa, tepedeki tek adam o konuyu gündeme getirmezse kimse gündeme getiremez.
10 Eylül’deki konuşmanın arkasından gelenlere bakın: Ticaret Bakanlığı’nın canlı yayınlarla duyurulan market denetimleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “fahiş fiyat” fetvası, demeçler, demeçler… Fakat bütün bunlar o işaret fişeğinden sonra oluyor, olabiliyor.
İktidar medyasının durumu ise biraz trajik biraz komik. Cumhurbaşkanı sanki bir sihirli dokunuşla meseleyi halletmiş, konuşmanın ertesi günü hayat pahalılığı diye bir şey kalmayacakmış havalarında, konuyu gündemin bir numaralı maddesi haline getirdiler. Oysa olan ne? Daha önce defalarca dile getirilen vaatlerin bir daha dile getirilmesi: Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğiz, farkındayız, halledeceğiz…
Öte yandan, icazeti alan televizyonlar nihayet hayat pahalılığı gündemli tartışma programları açmaya başladı. O tartışmalara katılan anlı şanlı profesörler, gazeteciler işaret fişeğini almış olmanın rahatlığıyla halkın sıkıntısından söz etmeye başladılar — ama öncelikle Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının önemini vurgulamayı unutmadan: Bu konuşma çok önemliymiş; iktidarın halkın sıkıntısının farkında olduğunu gösteriyormuş ve bu da çok iyi bir şeymiş.
Pahalılıktan bile hükümete ‘bravo’ çıkartan bir iktidar yandaşlığı düzeyi… Bilmem ki bu zirveyi dahi aşan yeni düzeylerle karşılaşır mıyız?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***