Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı operasyon yaklaşık 200 gündür devam ediyor. Operasyonun Zap, Metina, Avaşin ve daha birçok bölgede kimyasal silah kullanıldığı yönünde ciddi iddialar var. Uluslararası yasalara göre yasak olan silahların kullanması suç olduğu için birçok kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü bölgede kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddiaların araştırılması için çağrılar yapıyor.
Almanya’da, Sol Parti Milletvekili Gökay Bulut, Federal Meclise soru önergesi vererek, Türkiye’nin saldırılarını ve kimyasal gazların kullanılmasını gündeme getirdi. İtalyan Parlamenter Erasmo Palazzotto da, Türk devletinin Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığını bir soru önergesiyle İtalya parlamentosunda tartışmaya açtı. Bütün bunlarda önce, 1 Haziran 2021 tarihinde, Avrupa Parlamentosu İsveç Milletvekili Malin Björk, Avrupa Dış Eylem Servisi’nin (EEAS) yanıtlaması talebiyle bir soru önergesi verdi.
Yeni Özür Politika gazetesi yazarı Ferda Çetin, bugünkü köşesinde Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in kimyasal silah kullanımına ilişkin Malin Björk’in soru önergesine verdiği yanıtı köşesine taşıdı.
“Kuzey Irak’ta Türk işgali ve kimyasal saldırılar” başlığı taşıyan önergede Malin Björk, Türkiye’nin saldırıları ve kimyasal kullanılmasından AB’nin haberi olup olmadığını; AB’nin, Türkiye’ye karşı nasıl bir tutum almayı düşündüğünü soruyordu. Björk’ün sorusuna, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell 11 Ekim’de cevap verdi.
Çetin, köşesinde Josep Borell’in yanıtına dair kimi ayrıntılarda paylaşarak şu ifadelere yer verdi: “PKK’nin, AB’nin terör listesinde yer alan ve terör eylemlerine karışan bir örgüt olduğunu; Türkiye’nin terörle mücadele amacıyla Irak’ta bulunduğunu, kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtiyor.
Borrel bu kadarıyla da yetinmeyerek, Avrupa Birliği’nin, bölge ülkelerini terörle mücadele konusunda ortaklaşmaya teşvik ettiğini; PKK ve bölgeyi istikrarsızlaştıran diğer grupların bölgeden çıkarılması için Irak hükümeti ile Kürdistan Bölgesel hükümetinin ortaklığını ve 9 Ekim 2020 tarihli Sincar (Şengal) Anlaşması’nı desteklediklerini belirtiyor.
Anlaşılacağı üzere, AB sorumlu yöneticisi Borrell sorulara yanıt vermiyor, demagoji ve manipülasyon yaparak gündemi saptırıyor. Irak topraklarının Türkiye tarafından işgalini, Irak’ın egemenlik haklarının ihlali olarak değil, meşru bir hak olarak değerlendiriyor. Türk ordusunun bu topraklardan ne zaman ve nasıl çıkacağı konusunda ise bir açıklama yapmıyor.
Borrell’in ‘destekliyoruz’ dediği ‘Sincar Anlaşması’, 2014 yılında DAİŞ katliamı gerçekleştiğinde, silahlarını toplayarak kaçan ve Ezîdî Kürtleri büyük bir katliamla yüz yüze bırakan KDP güçleri ile Irak ordusunun yeniden Şengal’e dönmeleri ve Ezîdî savunma gücünün tasfiye edilmesi anlaşmasıdır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***