26 Ağustos günü öğleden sonra 20 yaşındaki üniversite öğrenci Rabia Balki* Kabil Havaalanı’nın dışındaki kalabalığın arasındaydı. Biraz ötede Taliban savaşçıları aralıklarla havaya uyarı ateşi açıyor, insanları sopalarla dövüyordu. İnsanlar panik içinde dört bir yana kaçışınca, Rabia’nın havaalanına girmesi daha da zorlaştı. Ancak o direndi. DW’nin konuştuğu Rabia, eşcinsel bir kadın olduğu için Afganistan’dan kaçmak zorunda olduğunu söyledi. Zira İslamcı örgüt için LGBTİ+ toplumunun varlığı kabul dahi edilemez.
Rabia, tüm zorlukların üstesinden gelip nihayet havaalanı girişine ulaştı. Ancak kapıdaki Taliban görevlisi onu içeri almadı. Arkasını dönüp gitmekten başka çaresi yoktu. Bir saat sonra bir intihar bombacısı kalabalığın içinde kendini havaya uçurdu. Rabia’nın akrabalarından biri olay yerinde hayatını kaybetti. Rabia, saldırıdan kurulduğu için mutlu. Ancak Taliban’ın LGBTİ+ avından sağ çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. DW’ye “Taliban, bizim toplumda çöp olduğumuzu düşünüyor. Bizi ortadan kaldırmak istiyorlar” diye anlatıyor Rabia.
LGBTİ+ toplumuna yer yok
Eşcinselliğin ahlaksız ve İslam’a aykırı kabul edildiği Afganistan’da, LGBTİ+ toplumu aslında en başından beri gizli bir hayat yaşamak zorundaydı. Eşcinsel ilişkiye girmekten “suçlu bulunan” bir kişi, ülkenin 2017’deki ceza kanunu ve şeriat yasaları gereği ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilir, hatta idam edilmesi yönünde karar bile verilebilir.
LGBTİ çatı örgütü Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Birliği’nin (ILGA) raporuna göre 2001’den beri Afgan hükümetleri eşcinsel ilişkilere ölüm cezası vermedi. Ancak Taliban döneminde bu değişebilir.
Taliban’ın yönettiği yeni Afganistan’da LGBTİ+’lar için neredeyse hiç yer yok. Afganistan’ın merkez eyaletlerinden birinde Taliban’a bağlı yargıç olarak çalışan Gül Rahim, Temmuz ayında Alman Bild gazetesine verdiği bir röportajda şunları söylemişti:
“Eşcinseller için sadece iki ceza olabilir: Ya taşlama ya da üzerine duvar yıkma. Duvarın yüksekliği 2.5 ile 3 metre arasında olmalı.”
Ölümle burun buruna
Taliban’ın Kabil’i almasından birkaç gün sonra, 25 yaşındaki eşcinsel bir erkek olan Faraz*, bir eşcinsel arkadaşının ölüm haberini aldı. Arkadaşının nasıl bir ceza aldığı konusunda bilgi sahibi değil. Tek bildiği, Taliban’ın eşcinsellerin peşine düşme konusunda ciddi olduğu ve kendisinin de arkadaşıyla aynı kaderi paylaşabileceği gerçeği.
DW’ye konuşan Faraz, “Birileri şikayet edince Taliban tarafından yakalandı. Taliban onu bir yere götürdü, öldürdü ve ardından cesedini ailesine teslim etti” diye dedi.
“Taliban içinde eşcinselleri arayan belirli bir grup var” diyen Faraz, “Sokak sokak dolaşıyorlar ve birinin eşcinsel olduğunu öğrendiklerinde onu öldürmekten çekinmiyorlar” diye anlatıyor.
Amerikalı-Afgan aktivist Nemat Sedat, DW’ye verdiği demeçte Taliban’ın ülkeyi yönetmeye başlamasından sonraki ilk iki haftada, Afgan LGBTİ+ toplumunun üyelerinden toplam 357 mesaj aldığını ancak bunlardan yalnızca birinin ülkeyi terk etmeyi başardığını söyledi. Sedat, bu kişinin İspanya’ya gitmeyi başardığı bilgisini verdi.
Sedat, LGBTİ+’ların bir listesini derleyip ABD Dışişleri Bakanlığı’na sunsa da ABD ülkeden çekilmesini 31 Ağustos’ta bitirdiğinden, LGBTİ+’ları tahliye etme planının uygulanabilmesi zorlaştı. “Uzun bir mücadele” olacak diyen Sedat, sürecin birkaç yılda tamamlanabileceğini öngörüyor. Ancak Sedat, Afganistan’daki LGBTİ+ dostlarının ne kadar zamanları kaldığından emin değil:
“Taliban, gazetecilere, Batılı hükümetlere yardım edenlere, kadınların eğitimlerine devam etmelerine izin veren kişilere, bir çeşit af çıkarabileceğini söyledi. İnsanlar halen şüpheyle bakıyor ama en azından bir söz verdiler. Ancak Taliban, LGBTİ+ toplumu için söz veriyormuş gibi yapma zahmetine bile girmedi.”
Farkındalık yaratmak
1979 yılında Afganistan’da doğan Sedat, henüz 8 aylıkken ailesiyle birlikte yurtdışına taşındı. En sonunda ABD’ye yerleşti. 2012 yılında Afganistan’a döndü ve buradaki bir Amerikan okulunda yardımcı doçent ünvanıyla ders vermeye başladı. Görevi süresince LGBTİ+’ların sorunları üzerine farkındalık yaratmayı amaçladı.
Sedat, “O zamanlar LGBTi+lar ile ilgili hiçbir şey konuşulmuyordu. Sınıfta tartışmalar düzenleyerek, öğrencilerden LGBTİ+ topluluğu lehinde ve aleyhinde konuşmalarını istedim” diyor.
Uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışarak LGBTİ+ meseleleriyle ilgili sunumlar yapan Sedat, “Arkada herhangi bir belge bırakmamaya dikkat ettik” diyor. Ancak buna rağmen, o zamanki Afgan hükümetinden de tepki alan Sedat, işten çıkarıldı ve 2013 yazında ABD’ye dönmek zorunda kaldı. Bu esnada, eşcinselliğini açıklamak zorunda kalmasıyla, Sedat, Afganistan’daki ilk açık kimlikli eşcinsel aktivist oldu.
Sedat, ardından Afganistan’daki LGBTİ+’lardan mektuplar almaya başladı. Bu sayede, Sedat, ülkedeki LGBTİ+ toplumunun, bastırılmış olsalar da toplumsal ilerlemeyi teşvik ettiğini gördüğünü söylüyor.
“İlerlemeler de kaydedildi”
Aktivistlere göre Afganistan, son yirmi yılda LGBTİ+’ların toplumsal kabulünde bazı ilerlemeler kaydetti. Öyle ki, bazı LGBTİ’lar medyada çeşitli meslekler icra edip, televizyon programlarının yapılmasına yardımcı olabiliyor ve gençlik eğitim programları düzenliyordu. Sedat, “İnsanlar Afganistan’ın değişmediğini söylüyor ama ben buna katılmıyorum. LGBTİ’lar, Afgan toplumunu değiştirmek için çaba sarf ettiler” diyor.
Faraz’a göre ise önceki Afgan hükümeti de LGBTİ+ topluluğuna karşı baskıcıydı. Ancak polis tarafından yakalandıklarında en kötü ihtimalle hapse ya da para cezasına çarptırılıyorlardı. Bu durum da Kabil’de az kişiyle de olsa bir LGBTİ+ toplumu yaratmak için biraz alan açtı. DW’ye konuşan Faraz, “Şehirde eşcinsel erkeklerin buluşabileceği bazı yerler var. Ben insanlarla tanışmak için telefon uygulamalarını kullanıyorum” diye anlatırken Taliban’ın, eşcinsel erkekleri cezbetmek için farklı numaralar kullanıp yakalamasından korktuğu için söz konusu telefon uygulamalarını kullanmaktan artık çekindiğini söylüyor. Ayrıca, Taliban’ın eşcinsellere gazeteci kılığında sosyal medya aracılığıyla yaklaştığı durumları anlatıyor.
Evde izole ve depresif
Faraz ayrıca, birçok eşcinsel erkeğin, Taliban’ın cep telefonları aracılığıyla onları takip edebilme ihtimalinden korkup cep telefonu konum paylaşımlarını kapattıklarını da söylüyor. Faraz, “Başkalarıyla pek bağlantım yok. Şikayet edecek kimsem de yok” diyor. Lezbiyen bir kadın olan Rabia da son üç haftada evinden yalnızca iki kez ayrılmış: Bir kez havaalanına gitmek, bir kez de bankaya para çekmek için. Sokakta Taliban üyeleriyle karşılaşmaktan korkuyor. Ayrıca cinsel kimliğini öğrenirlerse peşine düşeceklerinden endişe ediyor. “Ev çok sıkıcı. Depresif hissetmemek için biraz kitap okumaya çalışıyorum” diyor Rabia.
*Haberde adı geçen kişilerin isimleri güvenlik gerekçesiyle değiştirilmiştir.
Vic Chiang
© Deutsche Welle Türkçe
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***