HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
En sert muhalefet yapıyor görünen bazı yayın organları, AK Parti iktidarına “Havuz Medyası” diye adlandırılan medyadan daha çok hizmet ediyor. Özellikle Sözcü Gazetesi ise iktidar hizmetkarlığında Sabah’ı geride bırakıyor.
En baştan belirteyim, Sözcü Gazetesi yalnız değil ama mantıksız muhalefetin liderliğini kimseye bırakmıyor. Çoğu zaman bu cümle içine Halk TV, TV100 gibi yayın organları da giriyor. Kimse alınmasın bu camia içinde “keskin muhalefet” yaptığını sanan bazı isimler de farkında olmadan iktidarın havuzuna su taşıyor.
Fakat Sözcü’nün üzerine yok. Bu mevkute açık ara lider konumunda. Onun eline kimse su dökemez. Kurulduğu 27 Haziran 2007’den bu yana bayraktarlığı kimseye bırakmıyor.
Hafızamızı tazelememiz gerekirse, aynı yılın Nisan ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri bahane edilerek başlatılan Cumhuriyet Mitingleriyle ülkede tansiyon yükseltildi. Ardından yaşatılan suni “367 Krizi” ile seçimler çıkmaza sokuldu ve sandığa gitme çözüm olarak orta yere geldi.
Toplum kutuplaştırılarak gidilen sandıkta sıradan insanlar kendilerini AK Parti’ye oy vermeye mecbur hissettiler. Meşhur “Dolmabahçe mutabakatı” ile kimin kime nasıl destek olduğu ortaya çıkmış oldu.
Çıkartılan kriz sonrası gidilen sandıktan, iktidar partisi gücünü pekiştirerek çıktı. 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti yüzde 46,6 ile 341 milletvekili, CHP yüzde 20,9 ile 112 milletvekili, MHP ise yüzde 14,3 ile 71 milletvekili çıkarttı. DTP’nin desteklediği Bin Umut Adayları 22 milletvekilliği kazandı.
SÖZCÜ’NÜN HİZMETİ İKTİDAR TARAFINDAN HER ZAMAN TAKDİRLE ANILDI
Sözcü Gazetesi’nin kurulduğu günden bu yana Genel Yayın yönetmenliğini yapan Metin Yılmaz, Babıali’de Tan Gazetesi geleneğini başlatan Rahmi Turan ekolünden bir isim. Zaten Sözcü’nün ilk nüshalarına bakacak olursanız, Rahmi Turan’ın Tan esintilerini görmek mümkün.
Doğan Grubu’na bağlı Meydan ve Ilıcak’ın Akşam Gazetesi’nde görevler yapsa da rüştünü Burak Akbay patronluğundaki Sözcü’de ispat etti. Atatürkçü bir çizgi izleyeceğini belirterek yayın hayatına başlayan Sözcü, yaptığını sandığı muhalefetle hep iktidara hizmet etti.
Bu gazetenin ilk çıktığı dönemlerde, AK Parti dünyadaki para bolluğunun verdiği rüzgarla ülkede özellikle ekonomi ve demokrasi alanında nispeten doğru adımlar atıyordu. Sözcü mantığı, ilk nüshasında manşetten röportajına yer verdiği Deniz Baykal politikası ile hep örtüştü.
Deniz Baykal ve Sözcü muhalefet ettikçe iktidar daha güçlendi. İktidarın yaptığı her şey tu kaka yapıldı. Her şeye istisnasız muhalefet yaptıkları için “duran saat bile günde iki kez doğruyu gösterir” hesabı arada bir söyledikleri isabet kaydettiğinde bunu günlerce manşetten övünmelerine vesile yaptılar.
Özellikle ilk yıllarda AK Parti’de siyaset yapan dostların Sözcü’ye çok teşekkür ettiklerini hatırlıyorum. “Bizim saydığımız yayın organlarının beceremediğini halka Sözcü daha iyi anlatıyor” derlerdi. Ne demek istedikleri anlaşılmasına rağmen “Nasıl oluyor bu?” diye sorulduğunda da “Bazı yaptığımız işler toplumun hemen her kesimin faydasına oluyor. Bu gazete ona da muhalefet ediyor. Öyle saçma yerden eleştiriyorlar ki ortalama vatandaş, ‘Bu kadar da olmaz’ diyor. Adamın CHP’ye oy vereceği varsa da Sözcü’ye kızıp bize oy veriyor” diye anlatırlardı.
En talihsiz nüshalarından biri ise 1 Kasım 2015 seçimlerinin yapıldığı gün yayınlanmıştı. Sayfanın ortasında logo büyüklüğünde bir beyin resmi kullanan gazete okuyucularına, “Oy kullanmaya giderken yanınıza almayı unutmayın!” diye seslendi.
Eskiler “mana-yı muhalifi” derlerdi, tersinden düşünülecek olduğunda “Eğer AK Parti’ye oy verirseniz beyinsizsiniz” anlamı taşıyan bir manşetti bu. Toplumun yüzde 1’lik kesiminden bile oy alacak olan bir parti ve ona oy veren seçmenler için bu başlığı kullanmak talihsizlikti.
BURAK AKBAY CEMAATÇİLİKLE SUÇLANINCA…
Yayın hayatına başladığı günden bu yana Gülen Cemaati ile yıldızı barışmayan Sözcü, son yıllarda en küçük bir eleştiriye bile tahammülü kalmayan iktidar partisinin hedefi olmaya başladı. Gazetenin sesini kısmak için patron ve bazı isimler “Cemaatçi” yaftası yapıştırılıp DÖRT harfli ile kelime ile itham edilir oldular.
“Aman iktidardan bir zarar görmeyelim” derdine düşen gazete yönetimi, Cemaat düşmanlığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği gazete standartlarına oturdu. Doğruluğu, yanlışlığı, akla mantığa uygunluğu ya da hukukla örtüşüp örtüşmediğine hiç bakmadan saldırmaya başladı.
İnsan hakları, kişisel hak ve hürriyetler, masuniyet karinesi gibi bütün ölçüleri bir tarafa iten gazete, Cemaat düşmanlığı adına eline ne geçerse haber diye sayfalarına yansıtmaya hız verdi.
Vicdanları sızlatan örnekleri ise son günlerde yaşadık. Yeni adıyla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde eşi cezaevinde olan ve muhtaç duruma düşenlere devlet yıllardan bu yana yardım yapıyor.
SED (Sosyal Ekonomik Destek) adı altında verilen bu yardımın ayrıntılarını devletin resmi internet sitesi olan turkiye.gov.tr’de bulmak mümkün. Buradan baktığınızda bütün ayrıntılar görülebiliyor. Eşi cezaevinde olan kadınlara yapılacak yardım için çocuklara minimum 787 TL en çok 1417 TL destek sağlandığı ayrıntısına kadar var.
Havuz medyası ile birlikte Sözcü gazetesi de iktidar medyası ile birlikte aynı haberi okuyucuları ile paylaştı. Ordu’da 43 kişinin gözaltına alındığına ilişkin bu haberde, kişilerin suçlamalarına baktığınızda vicdanınız sızlamıyorsa gerçekten diyecek bir şey yok.
Devletin katil, dolandırıcı, hırsız akla gelebilecek her suçun failinin dışarıda muhtaç durumda olan eş ve çocuklarına yardım yaptığı biliniyorken, malum gerekçeyle içeri atılanların aileleri açlığa mahkum edildi.
Devletin yok saydığı bu insanlara bir başkası yardımda bulunmuş. İçeri alınmalarının gerekçesi bu. Bunu sayfasına haber taşıyan ise “demokrat” olduğu ve “adalet” aradığı iddiasındaki Sözcü Gazetesi. İktidar bilerek anayasanın 38. maddesinde yer alan “suçun şahsiliği” ilkesini yok sayarken, sözüm ona muhalif gazete de Havuz Medyası ile yarıştı, yarışıyor.
Sözcü’nün çabaları kendini yaftalanmaktan kurtarır mı bilemem. Bildiğim bir şey var; o da iktidara hizmette kusur etmediğidir. Bu bazen doğrudan bazen de tersten çalışarak yapıyor bunu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***