HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
Türkiye’de rejim tamamen raydan çıkmış durumda. İktidar Anayası’yı ayaklar altına alıyor, yargı mensupları kanunları takmıyor, kolluk kuvvetleri TCK’ya göre suç olmayan fiiller nedeniyle insanları gözaltına alıyor. Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in eşi, kardeşini sakladığı gerekçesiyle yakalandı ve hakkında ‘suçluyu kayırdığı’ gerekçesiyle işlem yapıldı. Ancak TCK’ya göre ‘bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş tarafından işlenmesi durumunda cezaya hükmolunamaz.
Karakolda işkence ise artık rutine bindi. İnsanlık dışı uygulamalara karşı Adalet Bakanlığı’nın sessizliği de işkencenin ‘idari bir karar’ olarak sistematik şekilde uygulandığı iddialarını güçlendiriyor. Son olarak Furkan Vakfı gönüllüsü 3 kişinin Adana Emniyeti’nde işkence gördüğü ortaya çıktı. Ancak ne bakanlık, ne valilik bu konuda tek bir işlem yapmadığı gibi açıklama bile gelmedi.
Özellikle son 5 yılda Türkiye’de insanlık dışı uygulamalar, işkence ve kötü muamele sıradan hale geldi. Bugüne kadar maruz kaldığı işkence nedeniyle çok sayıda ölüm olayı yaşandı. Karakollar ve cezaevleri insanlık suçlarının yoğun olarak işlendiği yerler.
Son olarak Furkan Vakfı’na mensup 3 kişi Adana Emniyet’inde işkenceye maruz kaldı. İşkence mağdurlarının avukatlarının açıklamalarına göre Cua günü gözaltına alınan şahıslara insanlık dışı muamelede bulunuldu. İşkenceya maruz kalan Yusuf Taban, emniyette gördüğü işkenceyi avukatına şöyle anlatıyor: “Beni çırılçıplak soydular. Yere yatırıp dövmeye başladılar. Ağzıma su basarak nefessiz bıraktılar. Bana ‘seni hadım ederiz, sana jop sokarız.’ dediler.”
İŞKENCE RUTİN BİR UYGULAMA HALİNE GELDİ
Söz konusu şahısların avukatları saatlerce müvekkilleriyle görüştürülmedi. Tepkiler üzerine işkenceye verilen arada 3 vatandaşın avukatlarıyla görüşmesine izin çıktı. İddiaya göre avukat görüşünden sonra işkence yeniden devam etti. İşkenceci polislerin, 3 Furkan gönüllüsüne hazırladıkları ifadeyi imzalamaları yönünde baskı yaptığı ileri sürülüyor.
İnsan Hakları Savunucusu ve CHP Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu, “Adana Emniyeti’nde olanları bugün itibariyle de parlamentoya taşıyacağım.” ifadelerini kullandı.
KHK’LI HAKİM NEZGİZ: CEZASIZLIK İŞKENCECİYİ CESARETLENDİRİYOR
İddialar vahim ancak günlerdir Adalet Bakanlığı bu konuda tek kelime açıklama yapmıyor. Adana Valiliği de suskunluğunu koruyor. Sınır Aşan Hukukçular Hareketi (CBJ) Yönetim Kurulu Üyesi KHK’lı ağır ceza hakimi Saim Nergiz, hiçbir polis memurunun sıralı amirlerinin bilgisi olmadan işkence yapmayacağını, yapamayacağını söylüyor.
TR724’e konuşan Saim Nergiz, “İşkence olaylarını artıran, işkenceciyi cesaretlendiren ‘cezasızlık’ halidir. Memur, fiillerinin yargı eliyle görmezden gelineceğini, idari anlamda soruşturulmayacağını bilirse işkence yapar. İşkenceye uğrayan/uğraması ihtimali bulunanlar mutlaka gözaltına alınır alınmaz aralarında vekalet ilişkisi bulunan ‘avukatımı istiyorum’ demeli. Avukat çekinmemeli, her aşamadan haberdar olmalı. Barolarla haberleşme halinde olmalı. Bütün kopan yaygaraya rağmen birileri bu insanlık suçuna susuyorlarsa fiilin azmettireni, suça iştirak edenleri bellidir.” diyor.
MÜLKİ AMİRLER İŞKENCEYE YOL VERİYOR
KHK’lı hakim Kemal Karanfil ise şu ifadeleri kullanıyor: “İşkence insanlığa karşı suçtur. Bugün Batı’da bırakın işkenceyi, ikincil, üçüncül derecedeki ihlalleri bile sıfıra indirmek için çabalıyor. Batı, işkence suçu başka ülkelerde işlense bile ‘evrensel yetki’ kuralı gereğince soruşturma ve failleri yargılama konusunda ittifak etmiş durumda. Bu vahim suçun rahatlıkla işlenmesinin asıl nedeni, mülki amirler, müfettişler, savcılar hatta adalet bakan ve yardımcılarının görevlerini yapmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu iddiaların üzerine anında girilerek işkence failleri yakalanıp hak ettikleri ceza verilmiş olsa, insanlıktan nasibini almamış bu alçak işkenceciler, bu aşağılık suçu işlemiyor olacaklardı. Allah yeniden imkan verirse ilk işim bu işkencecileri yargılamak olacak.”
KANUNA RAĞMEN GÖZALTI YAPILDI
İşkenceyi ‘normalleştiren’ kolluk kuvvetleri kanunları da tanımıyor. Tutuklu eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in eşi Hatice Akyürek dün gözaltına alındı. Hatice Akyürek’in gözaltına alınma gerekçesi hakkında ‘yakalama’ kararı olan kardeşini saklaması. Hatice Akyürek hakkında ‘suçluyu kayırmak’ suçundan adli işlem uygulandı.
TCK’nın 283. maddesi ‘Suçluyu Kayırmak’ suçunu düzenliyor. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre ‘bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortakları tarafından işlenmesi halinde cezaya hükmolunamaz. Ancak bu kanuna rağmen Hatice Akyürek hakkında gözaltı işlemi yapılıyor, o da yetmiyor adli işlem uygulanıyor.
CEZAYA HÜKMOLUNAMAYAN FİİLDEN GÖZALTI OLMAZ!
KHK’lı Hakim Saim Nergiz, “Çok açık bir hukuk tanımazlık. Bilmiyorlar diyemem ‘ortalama’ zekaya ve hukuk bilgisine sahip her hukukçu TCK 283/3 Md. bilir: “Bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz” Cezaya hükmolunamayan fiilden gözaltı olmaz!” ifadelerini kullanıyor.
KHK’lı hakim Kemal Karanfil ise “Bir kişinin anne, baba, kardeş gibi birinci ve ikinci derece akrabaları ile ilgili olarak tanıklıktan çekinme hakkı olduğu gibi, bunlar lehinde yalan beyanda bulunması, yalancı tanıklık suçunu oluşturmaz. Özellikle politik davaların, hukuki olmamaları, ortada bir suç yok iken siyasi saiklerle kişilerin soruşturma ve kovuşturmaya maruz bırakılmaları nedeniyle bu tip bir olayda, kişinin birini saklaması gerçek anlamda suç oluşturmaz.” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***