HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Futbol dünyasının sıradışı teknik adamlarının başında Jose Mourinho geliyor. Sezona İtalya’nın başkent takımı AS Roma’yı çalıştırarak başlayan Mourinho, kariyerindeki bininci (rakamla 1,000) maçı geride bıraktı. Tercümanlık ve yardımcı antrenörlük günlerini geride bırakarak ilk kez 5 Aralık 2000’de Benfica’nın başında teknik direktör olarak göreve başlamıştı. 21 yıldır futbol dünyasına yön verse de, son yıllarda eski parlak günlerinden uzakta.
FUTBOLCU OLAMAYACAĞINI ERKEN ANLADI
Babası Felix, Portekiz milli takımının kalesini korumuş bir isim olunca doğal olarak küçük yaşta futbola ilgi duymuştu Mourinho. Ancak henüz 10 yaşında ilerde iyi bir futbolcu olamayacağını anladı. Futbol oynayacak yeteneği kendisinde bulamadığı için 15 yaşındayken kararını verdi: Teknik direktör olacaktı. Çok ciddi bir söz de verdi kendine daha o yaşta: “Bir gün dünyanın en iyi teknik direktörü olacağım.” Bu sözünü tutmak için çok çalıştı.
Teknik adamlık yolunda ilk stajını babasının yanında yaptı. Babası doğduğu şehrin takımı Vitoria Setubal’ı çalıştırıyordu. Genç Jose, babasının verdiği görev gereği, rakiplerinin maçlarını izliyor, notlar tutuyor, zayıf ve güçlü yanlarını tespit edip, nasıl bir taktikle oynanması gerektiğini detaylı bir rapor halinde babasına sunuyordu. Rapor o kadar detaylı oluyordu ki, baba Felix oğlunun futbol bilgisine hayranlık duyuyordu. Teknik adam olmaya karar verdiği için İskoçya’da düzenlenen antrenörlük kursuna katıldı.
SIR BOBBY ROBSON’LA BAŞLAYAN KARİYER
1980’li yılların sonunda eşofmanlarını giyen Jose Mourinho, Setubal U17 takımıyla zirveye giden yolda ilk adımını attı. Ardından 1990’lı yıllarda Estrela Amadora’da yardımcı antrenör, Overense’de ise scout (yetenek avcısı) olarak çalıştı. Takvim yaprakları 1 Temmuz 1993’ü gösterdiğinde Mourinho’nun hayatında yeni bir sayfa açılıyordu. Ünlü İngiliz teknik adam Sir Bobby Robson’un tercümanı olarak Sporting Lizbon’da göreve başladı. Aynı gün tercümanlığın yanına yardımcı antrenör titrini ekledi. Ünlü hocanın artık hem yardımcısı hem de tercümanıydı. Sporting sonrası FC Porto’da da iki yıl aynı görevi yaptı. Robson, Barcelona’ya giderken Jose Mourinho’yu da beraberinde götürdü. Dünyanın en büyük kulüplerinden birinde yardımcı hocaydı artık. Robson sonrası göreve gelen Hollandalı Louis van Gaal, genç yardımcıyla çalışmaya devam etti.
10 HAFTALIK BENFİCA FACİASI
Haziran 2000’de hayatında yeni bir evreye geçecekti. Tercümanlık ve yardımcılık günlerine veda ediyordu. Ancak adını sadece sınırlı çevreler biliyordu. Bu yüzden eylül ayında kulüp bulabildi. Portekiz futbolunun bir numarası Benfica’nın teknik direktörü koltuğuna oturan Mourinho, 23 Eylül 2000’de Boavista mağlubiyetiyle teknik adamlık kariyerine başladı. Benfica günleri sadece 10 hafta süren Mourinho, Sporting Lizbon galibiyetiyle ilk teknik adamlık macerasını bitirdi. Nisan 2001’de Leiria ile anlaşan Mourinho, Portekiz liginin son 26 yılının en kötü takımını ligde 5. yapınca dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Artık bir sonraki durağı adını herkesin ezberleyeceği FC Porto olacaktı. 23 Ocak 2002 günü, buradaki tarihî görevine başladı.
ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPASI PORTEKİZ’DE!
Zirveye çıkması için sadece iki yıl yetiyordu. Lig şampiyonluğunu 2003’te UEFA Kupası, bir yıl sonra da Şampiyonlar Ligi kupasıyla taçlandırdığında artık futbolda bir Mourinho gerçeği vardı. FC Porto ile başlayan zirve yolculuğunda Chelsea ve Inter duraklarına da uğradıktan sonra herkes ona “special one” (özel biri) diyecekti.
Chelsea’yi 50 yıl aradan sonra İngiltere şampiyonluğuna taşıyan Mourinho, Inter’le lig ve Şampiyonlar Ligi, Real Madrid ile La Liga şampiyonluğu kazandı. 2016’da geldiği Manchester United’la birlikte Jose Mourinho’nun düşüşü de başladı. Ünlü kulüple teselli kupası Avrupa Ligi oldu. Premier Lig şampiyonluğu hevesiyle çıktığı yolda Avrupa Ligi kupası Mourinho’yu tatmin etmeyecekti. Ancak beğenmediği Avrupa Ligi, son 4 yılda kazandığı tek kupa olacaktı. United sonrası gittiği Tottenham’da ise resmen dibi gördü. Kompakt ve esnek futbolunun modasının geçtiğini söyleyenler çoğalıyordu. Dahası Guardiola ve Klopp karşısında oyun sistemi tamamen işlevsiz kalıyordu. “Mourinho devri bitti” söyleminin yüksek sesle dillendirildiği dönemde yeni bir maceraya yelken açarak Roma’nın başına geçti. Geride kalan 3 haftadan 9 puan çıkarmayı başardı. Roma’ya oynattığı pozitif futbolla farkını ortaya koydu.
O KADAR ÇOK SEVİNDİ Kİ…
İlk maçında mağlubiyetle kariyerine başlayan Mourinho, 100. maçında FC Porto’nun başındaydı ve lig şampiyonuydu. 4 gün sonra da UEFA Kupası’nı kazanacaktı. 2011’de, 500. maçında, Real Madrid ile Tottenham’ı Şampiyonlar Ligi’nden eleyerek yarı finale çıkıyordu. Bininci maçında Roma, uzatma dakikalarının sonlarında bulduğu golle Sassuolo’yu 2-1 yenerken, Jose Mourinho adeta mutluluktan çıldırıyordu. Yedek kulübesinden oyuncuların sevindiği kale arkasına kadar depar attı. Chelsea’de, Inter’de gole sevinirken rakip teknik adamları kızdıran Mourinho, bininci maçındaki çocuksu sevinci sonrası Sassuolo teknik direktörü Dionisi’den özür diledi.
Karşılaşma sonrası spor basınına şu açıklamayı yaptı: “Hafta içi bu maçın benim için özel olmadığını söyleyerek aslında yalan söyledim. Elbette özeldi. 1,000. maçımı her daim hatırlayacağım. Bugün 58 yaşında değil de, sanki futbol kariyeri hayal etmeye başladığı onlu yaşlarımda gibiydim. 1,000. maçımda bir yenilgiyle yaşamak istemiyordum.”
Son yıllarda eski popülaritesini kaybetmiş olsa da 21 yıldır, futbola yön vermeye devam ediyor. Mourinho Roma’yı zirveye çıkarmayı başarırsa sadece kendisinin değil, kendisi gibi düşüşte olan Serie A’nın da kalitesine katkı yapacak.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***