YORUM | BETÜL GÜL
228 milyon yıl öncesinden 66 milyon yıl öncesine kadar yaşamış olan teruzorlar bilinen en büyük uçan hayvanlar. Öyle ki, en büyüklerinin kanat açıklığı 10 metreyi geçebiliyor. Bu devasa canlıların fosillerini inceleyen İngiltere’nin Bristol Üniversitesi’nden Dr. Elizabeth Martin-Silverstone ve meslektaşları, fizyolojilerinin modern uçuş sorunlarına çözümler sağlayabileceğini belirtiyor. Dr. Martin-Silverstone, “Bir hayvan ne kadar büyükse havalanması o kadar zorlaşır” diyor ve başlangıçta teruzorların koşarak ya da sıçrayarak havalandıklarını sandıklarını, fakat yapılan araştırmaların güçlü ön uzuvlarını kullanarak havalanabileceklerini gösterdiğini söylüyor. Fosil analizlerine göre, daha ağır oldukları hesaplanan teruzorların hepsi sabit pozisyondan kalkış yapıyor zaten!
Martin-Silverston ve ekibinin araştırmalarına ilişkin akademik dergi Cell’den yapılan basın açıklamasında, teruzorların uçuş kararlılığının (uçuş dengesinin) nasıl korunacağına dair bilgiler de sağlayabileceği belirtiliyor. Güçlü rüzgarda yelkenlerin dengesinin bozulabildiği, buna karşın teruzorların geniş kanatlarının dalgalanmasını önleyen metotları olduğu belirtiliyor. Her tarafını eşit oranda gergin tuttukları kanatlarındaki küçük liflerle çaprazlanmış uzun, kalın liflerin dalgalanmayı kontrol altında tuttuğu düşünülüyor. (Şemsiyenin kumaşını gergin tutan teller gibi…) Açıklamada, Dr. Martin-Silverstone’un “Kanat zarlarının yapısını tam olarak anlayabilirsek bunu modern mühendislik sorularını yanıtlamada kullanılabiliriz,” sözlerine de yer veriliyor.
Dr. Martin-Silverstone ile birlikte çalışan Southern California Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Michael Habib, Scientific American dergisi için kaleme aldığı makalesinde çok sayıda teruzorun kafasının gövdesinden büyük olduğunu, bazı türlerde hem boynun, hem de kafanın gövdenin üç katı büyüklüğünde olduğunu, boyun ve kafanın teruzorun vücut uzunluğunun yüzde 75’inden fazlasını oluşturabildiğini söylüyor ve soruyor: “Böyle bir vücut planı uçan bir yaratıkta nasıl işe yarayabilir?” Teruzorların ilginç vücutlarına ilişkin sırlardan bazıları ortaya çıkıyor… Bilim insanları, uzun zamandan beri teruzorların uçarken başlarını nasıl tutabildiklerini merak ediyordu. Avladıkları hayvanları taşırken boyunlarının kırılmamasının nedeni de bilinmiyordu. İngiltere’nin Portsmouth Üniversitesi’nden Prof. Dave Martill ve ekibi zürafanınkinden uzun boynu olan, Azhdarchidae (ejder kelimesinden geliyor) ailesinden olan bir teruzorun kalıntılarını bilgisayarlı tomografiyle inceledi. Araştırma sonuçlarını Nisan 2021’de iScience adlı akademik dergide yayımlayan ekip, teruzorun ince boyun omurlarının içinde daha önce hiçbir hayvanda görülmemiş kompleks bir yapı tespit etti. (Omurların ince duvarlı olması ve içlerinde boşluklar bulunması hafif olmalarına neden oluyor, bu uçuş için önemli.)
Araştırmalarını The Conversation’da anlatan Prof. Martill ve doktora öğrencisi Cariad Williams, omurlara hem başın ağırlığının baskısının, hem de hayvanın yakalayacağı herhangi bir avın ağırlığının baskısının olacağını söylüyor. Karada yaşayan hayvanların boyun kemiklerinin daha kalın olabileceğini, kemiklerin etrafının çok miktarda ekstra tendon ve bağ dokuyla sarılı olabileceğini, fakat bunlar ekstra ağırlık getireceği için uçan hayvanların uzun boyunlu olmasının ancak sıra dışı mühendislikle mümkün olacağını ifade ediyor. Martill ve Williams, treruzorun beş omurunu bilgisayarlı tomografi ile incelediklerini ve kemiklerin içinde kendilerini hayrete düşüren kemiklerin hafif, fakat güçlü olmasında rolü olan düzenli bir yapı bulduklarını söylüyor. Bilim insanları sözlerinin devamında şöyle diyor: “Omurların içinde sadece nöral kanalı – omuriliğin bulunduğu kemiksi kanalı – görmekle kalmıyor, aynı zamanda nöral kanalı yerinde tutan, tıpkı bir bisiklet tekerleğindeki teller gibi düzenlenmiş ince çubukları da görebiliyorduk. Bu ‘teller’ merkezden dışa doğru düzenlenmişti, aynı zamanda omurların içinde, omurlar boyunca dolanan sarmallar halindeydi.”
Nisan ayında Amerika’nın ulusal radyosu NPR’a konuşan Williams, inceledikleri boyun kemiğinin (omurun) sadece 1 mm kalınlığında olduğunu söyledi! İncecik kemiğin içinde bulunan yapı boynu o kadar güçlendiriyordu ki, yapılan analizler merkezden dışa doğru uzanan “tellerden” sadece 50 adet bulunmasının bile burkulmaya karşı direnci yüzde 90 artırdığını gösterdi. Teruzorun boyun kemiklerinin yapısını kopyalamanın, mühendislerin daha uzun, daha ince ve daha güçlü hafif yapılar geliştirmesine yardımcı olabileceği düşünülüyor.
***
“Hayret verici sanatların bir sergisi, hayret verici mahlûkatın bir mahşeri, varlık kafilelerinin bir geçiş yeri ve Cenâb-ı Hakk’ın saf saf kullarına bir mescit ve konak olan yeryüzü, bütün kâinatın kalbi hükmündedir; O’nun birliğinin nurunu kâinat kadar gösterir.” (Kısmen Sadeleştirilmiş Sözler, 33. Söz)
“… Çünkü, bu kadar basîrâne nazik san’at ve şuurkârâne ince hikmet ve müdebbirâne tam muvazeneye, elbette kör kuvvet ve şuursuz tabiat ve serseri tesadüf karışamazlar ve onların işi olamaz ve mümkün değildir. Ve kendi kendine teşekkül edip öyle olması ise, yüz derece muhâl içinde muhâldir.” (Risale-i Nur Külliyatı, 3. Şua)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***