YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu AKP ile ilgili olarak diyor ki: “Bir çark vardı Reza Zerrab’ından yolsuzlarından, imar rantlarından, 5 müteahhitten oluşan bir yolsuzluk çarkı, ben bu çarkın tümüyle dışındaydım, hiçbir yerde bu çarkın ufak bir dişlisine bile beni sokamadılar.”
Bu dişliye beni sokmadılar cümlesi ilginç olsa da Davutoğlu’nun yolsuzluklar konusunda diğer AKP’li siyasetçilerden ayrıldığını kabul etmek gerekir. Ancak bu çarkın farkına varmış, dönen dolapları öğrenmiş, buna rağmen hiçbir şey yapmamış bir başbakanı bu ifadeler kurtarmaz. Kurtarmadığı gibi en yetkili makamda oturuyor olmasına karşın, ülkeyi iliklerine kadar soyan bir şebekeyle mücadelede bir şey yapmaması da en az onlar kadar suçlu duruma sokar.
Ondan önce konuşulması gereken başka bir konu var. Bu sözler, 17-25 Aralık operasyonlarına konu olan suçların varlığının bizzat Başbakan tarafından bir kez daha teyit edilmesi bakımından önemlidir.
Yasaların kendisine verdiği emrin gereği olarak rüşvet ve yolsuzlukların üzerine gitmiş, Davutoğlu’nun bahsettiği çarka çomak sokmuş, polis ve savcıların terörist damgası yediğini ve tutuklandığını yeniden hatırlatalım. Daha da önemlisi Hizmet Hareketinin bu operasyonların yapıldığı tarih baz alınarak yargı eliyle cezalandırılıyor olmasıdır.
Bu tarih AKP’li, ülkücü, solcu, Kemalist, milli görüşçü yargıç ve hakimlerden oluşan bugünkü Türk yargısının cezalandırmada başlangıç olarak kabul ettiği, muhalefetinde pek çok zaman referans verdiği bir tarihti. Düşünsenize yasaların size emrettiği bir şeyi yapıyorsunuz, bunu yaptığınız için terörist ilan edilip tutuklanıyorsunuz, herkes de bu durumu normal karşılıyor. Bununla da kalmıyor bu temiz eller operasyonunun destekleyen herkes terör örgütü üyesi kabul edilip hapsediliyor.
Bu durum hem Türk siyasetinin hem de Türk yargısının üzerinde kara bir lekedir. Muhalefet partileri ve yasaları ciddiye alan vicdanlı yargı mensupları çıkıp da “Böyle saçma sapan bir şey olur mu bunlar kanunun kendisine emrettiği şeyi yapmıştır, masumlar hapistedir” demedikçe Nazizmin suç ortaklarıdır.
Ahmet Davutoğlu görmüş sesini çıkarmamış ama ben bu dişlinin hiçbir yerine sokmadılar diye övünerek anlatıyor kimse de sen görevini neden yapmadın, bunların hakkından neden gelmedin diye sormuyor, üstelik siyaseti yapmaya devam edip yeniden iktidara talip olabiliyor ama görevini yapanlar terörist diye hapisteler.
Bu hırsızlık çarkını vakti zamanında dilimizde tüy bitene kadar söyledik, ikaz ettik, ilkeleri, hukuku, yetim malını hatırlattığımızda bütün İslamcı mahalle bir olup bize hunhar bir muameleyi layık gördü.
Diyelim ki o dönem bu feraseti gösteremediniz, olayın dehşetini, korkunçluğunu fark edemediniz ama hâlâ aynı tavrı göstermeniz, Saray terminolojisiyle konuşmanızın, mazlumlara iftirada inat etmenizin anlaşılır tarafı yok.
Ömrünüzde bir kere de olsa hesapsız kitapsız maslahatsız bir şekilde hakkın hatırını ali tutmanız gerekmiyor mu? Ahir ömrünüzde haksız yere zulmettiğiniz, zulüm görmelerine sebep olduğunuz insanlardan bir hesap gününü düşünerek helallik istemek için az bir süreniz kaldı. Hiç bitmeyecek saydığınız ömür bitiyor ve bir hesap günü her gün biraz daha yaklaşıyor, kabul etsek de etmesek de dünyada-ahirette bir hesap günü var.
Bütün ömrünüzü İslam’a adadığınızı iddia edip bir hesap gününe inanmıyormuş gibi davranmanız ne yaman çelişkidir.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***