15 Temmuz sonrası tutuklanan hakim Süleyman Bozoğlu mahkemeye şunları anlattı:
15 Temmuz sonrası hakkımda gözaltı kararı verildi. %90 engelli iki çocuğum var, onları bırakarak savcılığa teslim oldum. Savcı tarafından hakkımda delil olmamasına ve usul hakkında birçok hataya rağmen tutuklamaya sevk edildim. Mahkemede ısrarla çocuklarımın bana ihtiyacı olduğunu söylememe rağmen tutuklandım. 16 ay cezaevinde kaldım. Hapishane döneminde en büyük sıkıntı avukat görüşüydü. Yarım saatlik olan ve kayıt altına alınan görüşmelerde hukuki bir yardım almak mümkün olamazdı.
YARGILAMALAR ÇOK HATALIYDI
Tanık beyanlarıyla ilgili, benim hakkımda iki kişi dinlendi. Geçmişte hakim olan ve aynı soruşturmada yargılandığımız etkin pişmanlıktan yararlanan kişilerdi. Biri Kazım Uslu. Açık tanıktı kendisi, diğeri gizli tanıktır. Onun ismi de Süleyman Savut’tur. Tanıkların ifadelerini çürütme fırsatım dahi verilmedi. İlk duruşmanın sonunda hala duruşma sürerken bir mahkeme üyesi askerlere hitaben beni kelepçelemesini istedi, ailemin ve arkadaşlarımın yanında bu yapıldı, zaten bu da yasaktır. Bunu yakınlarımın önünde beni küçük düşürmek için yaptılar. Bir duruşmada da esas hakkındaki mütaalaya karşı süre istemiş ve tahliye talebinde bulunmuştuk ancak tutukluluğa devam kararı verdi. Dışarı çıktığımızda bekleme alanında duruşma savcısı mahkeme başkanına 7 yıl 6 ay ceza az olur dedi, daha sonra bana 8 yıl 1 ay 15 gün hüküm vererek tahliye ettiler.
Soru ve Cevaplar
Prof. Dr. Ledi Bianku ve Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni (birlikte soruyor): Nasıl ve neden tahliye oldunuz? HSK listelerinden bahsedildi, acaba bu listedeki kişilerin hepsi tutuklanma ve işten atılma süreci yaşadı mı? Bu listeler hangi kriterler üzerine hazırlanmıştı?
Cevap: Mahkeme bana cezayı somut bir gerekçe olmaksızın verdi, ancak tahliyemi otizmli çocuklarımın durumuyla ilgili verdi. Darbe girişimi sonrası hatta devam ederken o gece Ankara’da başlatılan soruşturma ile 2745 hakim ve savcı ile ilgili tamamının gözaltına alınması kararı verildi, bunlardan iki bini tutuklandı. Tutuklanmayanlarsa hukuki gerekçeyle serbest kalmadı zaten. Onlar da sağlık sebebiyle ve küçük yaşta bebekleri olan kadın hakim-savcılar olmaları sebebiyle verildi.
Bu liste nasıl oluşturuldu sorusuna gelirsek, 2014 HSYK seçimleri döneminde yargıda Birlik Platformu’nun tüm adliyelerde yürüttüğü faaliyetler çerçevesinde oluşturuldu, edindikleri bilgileri not ettiler ve fişleme listesi oluşturdular. Bu listelenen kişiler daha sonra gözaltına alındı ve ihraç edildi.
Cevap (Hasan Dursun): Yargıda Birlik Platformu’nu anlatmak istiyorum. 14 sene görev yaptım adliyede. Her hakim ve savcının Türkiye’de bir ait olduğu siyasi düşüncesi vardır. Normaldir. Yargıda Birlik Platformu bu solcu, siyasal islamcı, milliyetçi muhafazakar ve ulusalcı diyebileceğimiz hakim ve savcıların isimlerini bir araya listelediler. Zaten bu oluşum bunları temsil eden partilerin ittifakıyla kurulmuştu. Tanımlayamadıkları, düşüncesini bilemedikleri kişileri öğrenmek için harekete geçtiler. Şu düşünce vardı onlarda, eğer ilişkileri iyi ve ahlaklı bir insansa, kendini geliştirmeye çalışıyorsa ve ahlaklıysa bu kişi ancak başka bir motivasyonla hareket ediyordur ve bunları kullanarak bir fişleme yaptılar.
Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni: Meslektaşlarınızdı bu insanlar. Nasıl sizi yargıladılar, reddeden oldu mu?
Cevap (Hasan Dursun): Eski meslektaşlarımız kendini koruma içgüdüsüyle hareket etti. İktidar zaten bir kesimi cezalandıracağını, bita etmeyenleri cezalandıracağını belirtiyordu. Mevzuatın cezalandırmaya yetmeyeceğini de söylüyorlardı herkese.Bu insanlar korku paydasında buluştu. Bazıları daha sonra çok büyük makamlara getirildi, yüksek yargıya atandı, maddi menfaat elde eden ihale alanlar oldu. Bazıları da ieolojik olarak bunu görev bildi.
Cevap (Süleyman Bozoğlu): Ankara’da binden fazla tutukluluğa devam kararı verilirken yazılan gerekçeyi göstermek istiyorum. Burada bir kısa gerekçe yazılıyor. Bir katalog (TCK 100/3) suça atıf yapılıyor, Terörle Mücadele Kanunu istismar ediliyor. Bu insanların bir motivasyonu ve önkabulü var, hukuku işletme derdi yoktur. Ben yargılanırken de aynı şeyleri yaşadım, ne dersek diyelim hiçbir gerekçe olmaksızın taleplerimiz reddediliyordu. Bu bin kişinin tutukluluğunun devamıyla ilgili listeyi vereceğim size.
Angelita Baeyens: Sizce neden siz hedef alındınız?
Cevap (Süleyman Bozoğlu): Öncelikle YARSAV bir meslek örgütüdür ve uluslararası kabul gören bir dernektir. Biz 15 Temmuz öncesi hedef alındık. Bunu da tesadüfen öğrendim, daha önce benim telefonumun üç ay dinlendiğini öğrendim. İlişkilerimizi tespit etmeye çalışıyorlardı. Ben Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda çalıştım, çok önemli bir birimdir, en üst seviye içtihat birimidir. Siyasi iktidarın çok hassas olduğu birkaç davada raportörlük yaptım ben, bunların beni hedef haline getirdiğini düşünüyorum.
Angelita Baeyens: Avukatlarınız neler yaşadı?
Ceza: İki avukatım vardı, sonrasında hukuki yaptırım yaşamadılar ancak süreç boyunca çok temkinliydiler. Beni ziyaret ettiklerinde sadece günlük konuları konuşuyorduk hukuki yardım alamıyordum, zaten gizlilik kararı vardı dosyamda. Bana moral vermek için geliyorlardı cezaevine, ayrıca telefonlarının dinlendiğini düşünüyorlardı.
Dr. Johann van der Westhuizen: İleride sizce Türk yargısı nasıl düzeltilebilir, bu Tribünal bu konuda nasıl bir katkı sunabilir?
Cevap: Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Türk yargısıyla ilgili hiç ümidim var diyemem. Ancak problemleri raporlayıp hukuku anlatmak gerekir. Daha önce Adalet Akademisi’nde eğitmen olarak da görev yaptım. Çalışmaktan anlatmaktan başka bir yolumuzun olmadığını düşünüyrum yine de.
Dr. Johann van der Westhuizen: Otistik Çocuklaınız nasıl?
Cevap: Duygusal ve kişiel birşey benim için bu. Büyük oğlum 15 yaşında. Çok çaba harcadık, epey mesafe kaydetmiştik ancak olaylar başımıza gelince travma yaşadı, konuşması geriledi, öfke nöbeti geçirmeye başladı. Özürlülük oranı ik ay içinde %70’den %90’a çıktı. Tahliyeden sonra biraz düzeldi ancak kayıpları geri getiremiyouz maalesef.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***