YORUM | M. NEDİM HAZAR
Gazetede bir öğlen vakti, ekserisi benden yaşça büyük olan yazarlarımızla yemekteyiz.
Konu Erdoğan ve devlet adamlığı…
17-25 yeni yaşanmış ve Erdoğan’ın karizma fena halde çizilmiş.
“Kabadayı jargonunda buna faça bozulması denir ve külhanbeyi için façanın bozulması ölümden beterdir,” diyorum.
Hakikaten de öyledir. Bir kabadayı eğer façası bozulursa kolay kolay insan içine bile çıkamaz ve içinde zaten minimal olan iyilik hissi tamamen gider. Kötülük şahikası geriye kalır geriye.
İsmini söyleyip, kendisini riske atmak istemem. Yazarlarımızdan biri şöyle dedi:
“Erbakan, Demirel, Özal, Ecevit…
Bunların hepsi devlet adamıydı. Bu adam, tribün kabadayısı. Dolayısıyla gelişi de sıra dışı oldu, gidişi de öyle olur. Ve korkarım ki, kolay kolay gitmek istemeyecektir.”
Dikkat buyurun tüm bunları henüz ülkenin tüm dikişleri atılmadan söyleniyor. Yaklaşık 8 yıl önce filan.
Gazetecilik mesleğini yaklaşık 35 yıldır yapıyorum.
Rahmetli Türkeş’e yetişemedim belki ama…
Demirel, Özal, Ecevit, Erdal İnönü, Erbakan gibi siyasetçi ve devlet adamlarının sayısız toplantısına katıldım, kimilerinin seçim kampanyalarını takip ettim.
Özellikle Özal, Demirel, Ecevit…
Her şeyden önce birer münevverdiler. Evlerini yakından biliyordum. Her taraf kitap doluydu.
Rahmetli Özal, kitapla olmasa da neredeyse toplumun her kesiminden yazarla arası iyi olan bir devlet adamıydı.
Onun farklılığı dijital ve yeniliğe yakın oluşuydu. Bilgisayarı en iyi kullanan liderdi.
Erdoğan ise farklı kodlara sahip.
Kitap okumaktan değil, sanki kitaptan hazzetmeyen bir lider.
Bu sebeple tarihteki en fazla kitap imha eden otoriter yöneticilerden biri.
Keza Türk tarihi boyuncu en fazla yazar yine Tayyip Erdoğan döneminde tutuklandı.
Hapishaneler hala yazar, çizer, gazeteci, akademisyenlerle dolu.
Bizzat kendisi şecaat arz etmişti hatırlarsınız, “Ben kitap okumuyorum, arkadaşlarım özet çıkarıyor” diye.
Kitabı mobilya olarak kullandığını ise Ara Güler’e çektirdiği imaj fotoğraflarından hatırlayabiliriz.
Betonla övünen bir kültürün kitapla iyi geçinmesi zaten düşünülemez.
İş bu sebepten Erdoğan’ın kitap yazdığını görmek beni şaşırttı.
“Kendisi yazmamıştır” eleştirileri bir yana yazdığı ile yaptığı şeylerin çelişeceği çok belliydi.
Amerika’da bile bir devlet adamından ziyade külhanbeyine yakışan bir hareket yapmışlar. Kitabını poşetlere koyup katıldığı toplantılara iştirak edenlere veriyormuş.
Ne kadar ayıp bir şey!
Beni esas şaşırtan ise Emine Hanım’ın da bir kitap yayınlaması oldu.
Hani bir Erdoğan kitabını tam sindiremeden ikincisi karşımıza çıktı.
Oysa daha felaketi varmış.
Şimdi kulisler Bilal Erdoğan’ın da kitabının yakında çıkacağını söylüyor.
Sadece ülke değil, dünya buna hazır değil söyleyeyim…
Kaldı ki…
Okumaz-yazar Tayyip Erdoğan’ın ve eşi hanımefendinin kitabı hakkında bugüne kadar makbul olmayan bir yazar olarak 10’dan fazla kitap yazan biri olarak söylüyorum ki…
Tayyip Erdoğan böyle daha adil bir dünya mümkün filan gibi iddialı isim ve içeriklerle kitap okurlarının ilgisini çekmez. Zira ona oy verenlerin zaten kitapla ilgisi yok.
Ancak Erdoğan, koca bir devleti nasıl bitirdiklerine dair, adım adım demokrasiyi bitirip totaliterliği bir ülkeye yerleştirdiklerine dair bir kitap yazarsa, ya da…
Mesela Bilal Erdoğan, “İki günde sıfırlama” isimli bir kitap yazarsa, değil Türkiye’de dünyada bestseller olacağına garanti veririm.
Emine hanım da öyle…
“Seyahatlerim” başlığıyla Afrikalı kadınlarla yanak yanağa resminin olduğu, Michelle Obama çakması kitaplar değil de, mesela Paris’te sokak kapatıp, lüks mağazalarda yaptığı alışverişleri anlatsa, hatırat olarak hemen yüz bin barajını aşar.
Elbette ironi bunlar.
Ne Erdoğanlar böyle kitaplar yazarlar ne de bu kitaplar yayınevlerinde basılabilir.
Korkudan kitapların çöpe atıldığı, çöpten bulunan kitapların üzerindeki parmak iziyle insanların tutuklandığı…
Tarihte eşi benzeri görülmemiş kadar çok yazarın çizerin tutuklu olduğu…
Keza yine tarihte emsalsiz bir şekilde çok fazla, tonlarca, yüzbinlerce kitabın imha edildiği bir ülkede, muktedirlerin kitap yazma merakını ancak bir moda ve heves olarak niteleyebiliriz.
Biz çocukken top çok pahalıydı ve mahallenin zenginlerinin çocuklarının topları vardı. Hiçbir yeteneği olmayan bu çocuklara sırf sahip oldukları konum ve paradan dolayı tahammül ederdik.
Erdoğan tek adam olmanın tüm nimetlerini tepe tepe kullanırken hiç olmasa bazı alanları kirletmese çok iyi olurdu bence.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***