Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı başkanlığında bir heyetin, 5-8 Eylül tarihleri arasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’e yaptığı kapsamlı ziyaret iç siyasetin de tartışma konusu oldu.
Ziyareti gerçekleştiren heyete, parti içinde kurulan ‘Doğu Masası’nın başkanlığını da yapan Salıcı’nın başkanlık etmesi nedeniyle, iktidara yakın kimi yorumcular tarafından, “Kürt seçmeni devşirme arayışı” olarak da yorumlandı. Salıcı ise ziyaretin, partisinin Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı projesi kapsamında gerçekleştiğini belirtirken, amaçlarından birisini de “CHP iktidara geliyor, kendi vizyonunu bölge ülkeleriyle paylaşıyor” sözleriyle özetledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Erbil ziyareti konusunda gazetecilerin, sorularını yanıtladı:
‘Neden gittiğimiz belli, ortaya komplo teorileri çıkıyor’
Kuzey Irak ziyareti hangi amaçla yapıldı? Birçok yorum ve eleştiri yapıldı iktidara yakın kesimler tarafından.
Ciddiye alınır bir tarafı yok. Keşke daha böyle somut aklı başında, Türkiye çıkarlarını da gözeten eleştiriler gelseydi. Polemik, komplo teorisi geldi. Burada ciddi bir iş yapılmaya çalışıyor. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kapsamında gidildi, anlatıldı, çerçevesi çizildi.
OBİT, bugün söylediğimiz bir söz de değil. Parti kurultayımızda, “2. Yüzyıla Çağrı” beyannamesinin 13. maddesinde zaten var, OBİT kurultayda bildiri oybirliğiyle geçti. Ondan önce Genel Başkanımız, bu konuyla ilgili açıklamalar yaptı. Şimdi bu konu ortaya gelince ortaya komplo teorileri çıkıyor. Neden gittiğimiz belli, ne konuştuğumuz belli.
Biz bir işbirliği diyalog sürecinin başlaması gerektiğini ve dört ülkeyi; Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ı derinden etkileyen terör, savaş sığınmacı problemleri gibi sorunlar olduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili atılan adımların yeterli olmadığı da aşikar. Bununla ilgili bir fikir ortaya koyuyoruz ve bu fikrimizi de bölgedeki kesimlerle paylaşıyoruz. Yarın öbür gün Bağdat’la da böyle bir şey yapılabilir. Bu, 1 ay-3 ay içinde sonuçlanabilecek bir şey değil. Ama eleştiriler de komplo teorisi seviyesinde şeyler onlarla da meşgul değiliz.
Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kavramını biraz açar mısınız, hangi ülkeleri kapsıyor, başka ülkeler dahil olabilir mi?
OBİT’in fikirsel çerçevesinde dört ülke var. İran, Irak Suriye ve Türkiye var. Bölgenin göç, savaş terör sorunlarından en çok etkilenen bu dört ülke. Bu ülkeler bir araya gelir, bu konuları konuşur tartışır, kendi gündemiyle kendi inisiyatifiyle bölgenin sorunlarını çözmek için çaba gösterir.
Bizim istediğimiz şey bu. Yarın öbür gün bölgenin başka ülkeleri gözlemci olarak katılabilirler buraya katkı sunmak isteyebilirler, onlar daha sonraki süreçte değerlendirilebilir. Öncelikle birbirimizle konuşmamız lazım. Bunun yolu da diyalogdan geçer. Diyalog, diplomasinin bir yoludur. Hepsi birbirini takip eden şeyler. Ve diyalog, işbirliği istikrarı getirir, istikrar ekonomik büyümeyi tetikler, ekonomik büyüme bölgenin zenginleşmesini sağlar ve sorunların diyalogla çözümünü katkı sunar. Çerçevemiz bu. Neden gittiğimizi biz açık bir şekilde ortaya koyuyoruz.
Genel başkanımız tarafından kamuoyuyla da paylaşılmış bir çerçeve. Bu çerçeveyi muhataplara anlattık. Hem Bölgesel Yönetim’de görevi olan kişilerle; Neçirvan Barzani ile görüştük Başbakan Mesrur Barzani, Mesut Barzani ile görüştük, onun dışında parlamento seviyesinde, meclis başkanı başkan yardımcıları ile görüştük hepsi başka partilerden temsilciler ayrıca siyasi partilerle görüştük.
KDP Politbürosu ile başladık. Bu kapsamda Hoşyer Zebari ile görüştük eski Irak Dışişleri Bakanı.
KYB, Goran Hareketi, orada Hıristiyan partilerin temsilcisi olarak bölgesel yönetime girmiş Ano Abdoka, Ezidi toplumunun önemli isimleri ile konuşuldu, Türkmen Cephesi temsilcisi Aydın Maruf’la görüştük.
Türkmen kardeşlerimizin meselesini bir siyasi parti meselesi olmadığını ifade ettik. CHP sahip çıksın. AK Parti de, başka siyasi parti de sahip çıksın. Bu konuda bir kıskançlık yarış içinde değiliz. Onları da ön plana çıkaran bir anlayışla ifade ettik.
Dolayısıyla hem parlamento hem bölgesel yönetim hem de siyasi partiler seviyesinde bir görüşme trafiği gerçekleştirdik Erbil’de. Kerkük’e de gittik, Erbilli Türkmenlerle de görüştük. Günün sonunda yapmış olduğumuz görüşmelerden olumlu izlenimlerle ayrıldık. Sözümüzün orada bir karşılığı olduğunu, oradaki farklı siyasi partilerin böyle bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu düşündüklerini gördük. Gitmeden önce Dışişleri Bakanlığı, Bağdat Büyükelçiliği, bizim Erbil Başkonsolosluğu’na bilgi verdik. Devlet adabına uygun, yapılması gerekenlerin yaptık ve gittik.
Bundan sonraki ziyaretiniz nereye olacak, örneğin Şam olabilir mi?
Şu an planlanmış bir şey yok. Ama bu çerçeve içinde bu ziyaretlerin yapılması doğru olanı. Çünkü bir tane muhatapla görüşmeyeceksiniz, dört ülkeyi tarif ediyorsunuz. Bu dört ülkeden, öncelikli olarak Irak’ta bir seçim var, ondan sonra hükümet kurulacak, o hükümet kurulduktan sonra Bağdat’a da bir ziyaret yapılabilir. Ama şu anda öncelik hangisi olur onu söyleyebilmenin imkânı yok.
‘CHP iktidara geliyor, kendi vizyonunu bölge ülkeleriyle paylaşıyor’
Sizin OBİT önerileriniz nasıl karşılandı, önerileriniz istediğiniz gibi karşılık buldu mu?
Memnuniyetlerini ifade ettiler. Bizim söylemiş olduğumuz görüşler, birisini ötekileştiren, dışarıda bırakan bir çerçeve değil, herkesi katmak, kucaklamak isteyen bir çerçeve. Bu çerçevenin sonuç getirmesi fikrine sıcaklar. Kendileri de katkı sunmak istediklerini ifade ettiler. Ama bugün itibariyle hızlı sonuç almak olmaz bugünlerde. Birkaç görüşmeyle sonuçlanmaz, seri görüşmeler yapmak lazım. Seçimler olur, iktidarlar değişir. Ama sonuçta bu önemli bir dış politika hamlesi.
Bu dış politika hamlesi, “CHP hep eleştiriyor, bir şey yapmıyor” eleştirilerine bir yanıt mı ya da “İktidara geliyoruz, dış politikada da bir proje ortaya koyuyoruz” mesajı mı?
Bunu OBİT çerçevesine oturmak lazım. İkincisi CHP’nin dış politikadaki perspektifinin anlatılması çerçevesine oturtmak lazım, üçüncüsü de Türkiye’de iktidar değişiyor, CHP iktidara geliyor, kendi vizyonunu bölge ülkeleriyle, muhataplarıyla paylaşıyor. Bu çerçevelere oturtmak lazım.
Doğu Masası’nın da başındasınız, bu ziyaret CHP’nin yeni bir ‘Kürt politikası açılımı’nın parçası mı?
Bu yapmış olduğumuz ziyaret Doğu Masası çerçevesinde değil. Örgütten sorumluyum ama TBMM Dışişleri Komisyonu üyesiyim. İlk ziyaretimiz İran’a yapsaydık bu soru gelmezdi belki.
Ziyarete ilişkin hükümetle görüşme yapacak mısınız?
Dışişleri Bakanlığı’na yapmış olduğumuz görüşmelerle ilgili bir rapor verilecek. Görüşmeler tutanak altına alınıyor. Öyle baş başa görüşme yapmadık. Bizim devlet anlaşışımızda yok öyle şeyler. Henüz ülkeyi yöneten bir parti değiliz, ama Türkiye’nin çıkarları çerçevesi içinde bakan bir siyasi partiyiz.
Bu AKP’nin dış politikası anlayışın bir değişikliğe uğratır mı, umarız uğratır. Şu an izlemiş oldukları yol, pek uğratmayacağını gösteriyor. Çünkü AKP’nin zikzaklı bir dış politika anlayışı var. Biz daha önce Mısır’a da gittik, Türkiye-Mısır ilişkileri gergindi, bizi gitmemizden dolayı eleştirdiler. Bugün gördüğünüz gibi Mısır’la ilişki kurmak için toplantılar yapılıyor. Daha önce Bağdat’a da gidildi, Suriye’ye de gidildi. Suriye’ye gidildiğinde söylenen şeyler kıyamet gibi şeylerdi. Bugün Suriye ile de ilişki kurulması konuşuluyor. Farklı seviyelerde ilişki kurulması gerektiği söyleniyor. Yani biz dış politikayı iç politikanın günlük sorunlarının bir parçası gibi bir kaygıyla hareket etmiyoruz.
‘Mısır’la 8 yılı niye kaybettik?’
İktidarın son dönemdeki dış politika adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye’de belki istihbarat örgütleri görüşülebilir dendi, Birleşik Arap Emirlikleri ile diyalog arayış var.
Bence AK Parti, enkazı yaratan parti olarak kaldırma imkanına sahip değil, ne dış ne de diğer alanlarda. Müsebbibi bu başkanlık sistemi. Biz şunu baştan beri söylüyoruz, bizim bölgede 3 ülkede büyükelçiliğimiz yok. Suriye, İsrail, Mısır’da, niye yok? Bu ülkelerle ilişkiler kurulmalı, sorunlar var, kabul. Ama sorunları konuşmadan çözmek gibi bir yöntem yok. Bunun zorlanması gerektiğini söyledik.
Bugün Mısır’la görüşmeler yapılıyor, yapılsın iyi bir şey ama 8 yıl niye kaybettik? İsrail’le de ilişkiler başlatılsın deniyor. Başlatılsın, biz bundan memnuniyet duyuyoruz, olsun ama keşke daha evvel olsaydı, keşke bu seviyeye gelmeseydi ilişkiler. Komşumuzla ilişkilerin olmadığı bir durumun Türkiye’ye faydası yok.
‘Biz devlet ziyareti yapmadık’
Barzani ile görüşmenizde, neden Türk bayrağı yok diye eleştiriler vardı. Bir de daha önce yapılan Erbil ziyaretlerine yönelik partinizin eleştirel tutumu anımsatılıyor. Ne diyorsunuz bu eleştirilere?
Siyaset statik bir şey değil, bir dönem bir iş yapıyoruz. Orada bir işin yanlış yapıldığına dair sizin bir eleştiriniz olur. Orada yapılan işin yanlış eksik yapıldığına dair eleştiriniz olur, o günün koşulları o günün aktörleri ile alakalıdır. Koşullar değişir, aktörler değişir bazen, sonra başka bir siyaset iklimi oluşur siz o siyaset ikliminde bir hamle yaparsınız.
Sanki hiçbir şey değişmemiş aslında, 10 yıl önceki koşullar aynıymış gibi bugün dönüp eleştiri yaparsanız, siyasetten hiçbir şey anlamamışsınız demektir. Yaptıkları şey bu.
Sisi meselesini konuşalım o zaman. Burada koskoca bir 8 sene var, İstanbul büyükşehir seçiminin göbeğine sokulmuş bir siyaset var. Hadi bunu konuşalım. Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptıkları hızlı politika değişikliklerini konuşalım. İsrail’i konuşalım.
Türk bayrağı meselesine gelince; biz bir devlet ziyareti yapmıyoruz. Ben bakan değilim, bizim beraber heyetin içinde bulunan arkadaşlarımız da devlette pozisyonu olan arkadaşlarımız değiller. Siyasi partiler birbirini ziyaret ederler, ziyarette kendilerini ağırlayan siyasi partinin sembolleri ile ağırlanırlar. Ama bir bakan gidiyorsa, bir bakanlığı ziyaret için gidiyorsa, orada bayrağının olması gerekir hem ev sahibi hem ziyaretçi ülkenin bayrağı olması gerekir.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – AYŞE SAYIN
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***