17/25 Aralık operasyonlarının ardından adları rüşvet, yolsuzluk ve imar usülsüzlükleriyle anılan 4 bakanla ilgili iddiaları araştırmak üzere kurulan komisyonun üyelerinden biri de CHP’nin 24. Dönem milletvekili Erdal Aksünger’di. Yüce Divan’a gönderilmeyen 4 bakandan biri olan Erdoğan Bayraktar’ın açıklamaları ve ardından Cemil Çiçek’in sözleri üzerine Aksünger, DW Türkçe’ye konuştu.
‘Nevşin Mengü Soruyor’ programına konuk olan Aksürger, söz konusu dönemde yaşananlara dair önemli açıklamalarda bulundu.
Nevşin Mengü, 17/25 Aralık’la ilgili Meclis’te oluşturulan komisyonu sordu. Erdal Aksünger, adı rüşvet, yolsuzluk ve imar usulsüzlükleriyle anılan 4 bakanın son dakikada neden Yüce Divan’a gönderilmediği konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Komisyonun 15 kişiden oluştuğunu, 9 üyenin iktidar mensubu olduğunu hatırlattı. ‘Bazı şeylerin’ komisyonda ‘yapılmış’ gibi gösterildiğini anlattı.
“CEMİL ÇİÇEK O GÜN KILINI BİLE KIPIRDATMADI”
Nevşin Mengü’nün “Ne olmuştu komisyonda, neler yaşadınız?” sorusuna Aksünger, “10 DVD Adli Tıp’a gönderilmişti. 1. ve 2. kayıtların DVD’si hiç gelmedi Meclis’e… (Dönemin Meclis Başkanı) Cemil Çiçek o gün kılını kıpırdatmadı. Bugün ise o 4 bakanın Yüce Divan’a gitmesi gerektiğini söylüyor. Orada dinlenmesi gereken dünya kadar isim belirlenmişti. 46 isim yazmıştık. CHP’li komisyon üyeleri tarafından. Ama ne yazık ki bunlardan hiç kimse dinlenmedi. Reza Zarrab da dahil dinlenmedi. Gelen dosyaların hepsi Meclis’te bir küflü odaya konuldu. Bunlardan hiç kimse hiç birşey alamaz denildi. Orada onları okumamız istendi. Başına da 3 tane hakim koydular.” dedi.
“DEVLETİN KİRLİ İLİŞKİLERDEN HABERİ VARDI”
Erdal Aksünger, ayrıca devletin kirli ilişkiler ağından, 17 Aralık operasyonundan çok daha önce haberdar olduğunu anlattı. 17 Aralık 2013 tarihinden önce hazırlanan MASAK ve MİT raporlarından bahsetti. Söz konusu raporların tamamının operasyondan aylar önce başbakanlığa sunulduğunu belirtti:
“ABD’deki davaları takip ettiğimde aslında anladım. 17 Aralık süreci 2007’de başlayan bir süreç. Edirne gümrüğünde 210 kilo eroin yakalanmasıyla başlıyor. Oradan Kapalıçarşı’ya, Reza Zarrab’a ve adamlarına ulaşıyorlar. Daha sonra bununla ilgili ilişkiler takip edildikten sonra 2011-2012 döneminde MASAK raporu hazırlanıyor. MASAK, Reza Zarrab ve bir sürü insanla ilgili bu adamların çok ciddi şekilde kara para operasyonları yaptığına dair bir rapor yazıyor. MASAK’ın raporunda bu kişilerin bakanlarla ilişkilerine dair bir bilgi yok ama hemen arkasından MİT bir rapor yazıyor. Başbakanlığa… Mayıs 2013’te… Orada Reza Zarrab’ın tehlikeli bir adam olduğu, bakanlarla ilişki kurduğu yazılıyor. İddianameye konu olacak bütün bu konuları MİT rapor olarak başbakanlığa gönderiyor. Operasyondan 6 ay kadar önce.”
Nevşin Mengü’nün “Ses kayıtlarından çok öncesinden zaten buradaki ilişkiler ağı zaten devlet tarafından biliniyor mu diyorsunuz?” sorusuna “Tabi tabi.” şeklinde karşılık veriyor. Devamında ise “MİT’in ve MASAK’ın hazırladığı rapor o dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazıyorlar.” diyor.
“AKP’NİN ‘DARBE’ İDDİASI ÇÖKTÜ”
Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarının yeni delil sayılıp sayılmayacağı sorusu üzerine Erdal Aksünger, “Yeteri kadar delil vardı. Cumhuriyet Başsavcılığı o dönemde çamaşır makinesi gibi çalıştı. Daha büyük delil olamaz ki! Daha ne olacak! Adam ‘O iddianamedeki her şey doğru’ diyor. AKP’lilerin iddiası neydi? bunların montaj olduğu, hükümete darbe yapılmak istendiğiydi. O günden bugüne bunu f.töyle ilişkilendirip, bununla uğraşan herkesi f.töcü ilan eden iktidara aslında biraz da çanak tuttu bir sürü insan. Gerçi ben o günden beri nere olursa olsun bununla ilgili her konuda bu yolsuzluk ve rüşvet meselesinin kimin ortaya çıkarttığının çok önemli olmadığını ama konunun baktığımız zaman bütün her şeyinin gerçek olduğunu ve Türkiye’de akamete uğratılan bu sürecin uluslararası boyutta çıkacağını 2015’lerde söylemiştik.” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***