Bank Asya’daki 8 bin TL’lik altın hesabı nedeniyle Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında yargılananan matematik öğretmeni Demet Aksoy’a 25 ay ceza verildi.
Cezası Yargıtay tarafından onaylanan üç çocuk annesi Aksoy içini Gergerlioğlu’na döktü.
BankAsya’da parası var diye bu Cuma cezaevine girecek olan Öğretmen Demet Aksoy ÖFG TV’ye konuk oldu! @abdulhamitgul @adalet_bakanlik https://t.co/8hCI8HoZv8
— Ömer Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) September 29, 2021
Demet hanım siz kendinizi tanıtır mısınız? Neler yaşadınız? Ne oldu? Ne bitti? Eşiniz ve çocuklarınız var…
Ben Eğitim Fakültesi mezunuyum. Önce hemşirelik okudum, daha öncesinde tekvando geçmişim var. Köy hizmetlerinde çalışan bir babanın 6 çocuğundan biriyim. Ailemde ‘terör’le suçlananlardan biriyim. Atanamadıktan sonra ben özel sektörde çalışmaya başladım. Geçimim için matematik öğretmenliği yapıyorum, 2012’ye kadar yaptım. Evlendikten sonra 2012’de tüp bebek tedavisi gördüm. 4 sene çocuğumuz olmadı. 4 sene çocuğum olmayıp 2 kere aşılama, 3 kere tüp bebek tedavisi gördüm. Buna da epey para harcadık. İlk kızım Hatice tüp bebek tedavisi ile oldu. 970 gram doğdu ve 2 ay yoğun bakımda kaldı 2012’de. İkimiz de ölümden döndük. Gebelik zehirlenmesi geçirdim. Akabinde izin aldım, özel sektörde çalışamadım. Sonrasında Ümit’im geldi, sonrasında 4 yaşında küçük bir kızım var Zümra. Ümit’te bu sene 1. sınıf.
Kaç yaşlarında çocuklarınız?
Hatice 9, Ümit 6, Zümra 4 yaşında. Allah razı olsun sizden, bizi halkın vekili olarak, halkın vekili sıfatını taşıyarak dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Birkaç kişiye daha yazdım ama sadece sizden dönüş alabildim. Ben 15 Temmuz’da Kayseri’ye ailemin yanına gitmiştim. KPSS sınavına girecektim, ders çalışamıyorum diye oraya gittim. Annemin yanında çalışacağım geri döneceğim, gidiş-dönüş biletimi de aldım. 1.5 yaşındaki oğlumu emzirirken, eşim de Kur-an okuyor o sırada, öğrendik ki darbe oldu. Benim gibi sıradan Anadolu insanın alakası olmaz zaten, biz de çok üzüldük her vatanını milletini seven insan gibi çok üzüldük.
Ben geri döndüm. KPSS sınavı da iptal edildi. KPSS’nin olacağı gün 6 polis kapıya geldiler, eşimi sormak için. Polisler eşimi soruyorlar. “Eşiniz nerede?” Eşim yoktu o sırada. “Eşin gelmezse seni götürürüz.” dedi polis bana. Ben çalışmıyorum, 2012’de işten ayrıldım, zaten yıllardır çoluk çocuk düşünün, 3 tüp bebek, 2 aşılama denemişsiniz ama siz ‘terör’le yargılanıyorsunuz. Bu kadar sağlık problemim arasında bir de ilk kızım epilepsi hastalığı geçirdi, epilepsi tedavisi gördü 2 sene.
Tüp bebeğin olması, 970 gram doğması, 7 aylık doğması. Ben zaten tırın altında eziliyor gibiydim. Elinde iğnelerle hastaneye gidip geliyorduk, 2 ay sonra verdiler. 2 ay sonra daha 1.5 kiloya gelebildi. 2012’den 2014’e kadar çocuğun tedavisi sürdü. Arkasından küçük kardeşi Ümit’imiz doğdu. Sonrasında tekrar hamilelik geçirdim Zümra geldi.
Eşimi götürmek için gelen polisler “Eşin gelmezse seni götürürüz.” dediler telefonuma el koydular. Ben o sırada ne yapacağımı şaşırdım. 2 küçük çocuk var, 3 aylık hamileyim ama bir şey diyemiyorsunuz. Evde bir dolar buldular. Benim yurt dışında akrabalarım var, onun yanında demir 1 euro vardı, 5 dolar vardı, 10 euro vardı. Niye onu alıyorsunuz, niye diğerlerini almıyorsunuz dedim. “Hayır kime hizmet ettiğinizi biliyoruz.” dediler. 1 dolar dedim. 1 milyon dolar değil bu ama onun için beni götürdüler. Beni karakola götürünce sonrasındaki sürece ben dahil oldum. Her şeyde suçlu gibi, çok ciddi suçlarla yargılandım. 2005’te işveren tarafından özel sektörde çalışırken işveren tarafından açılan Bank Asya hesabından yargılandım. Ben zaten özel ders veriyorum.
Hocam 2005’te başladım özel sektöre. 2005 yılında açılmış Bank Asya hesabım var, bu Bank Asya hesabıma ufak tefek yatırımlar yapıyorum. Evimize de çok yakın, faizsiz banka, Müslüman bir ailenin Müslümanlığını yaşamaya çalışan halktan bir insanım ben de. Faizsiz banka, harçlık olarak yatırıyorum. 2014’te altın hesabı açmışım. Mahkemedeki suçlama bu. 2014’teki 8 bin TL’lik altın hesabımdan dolayı bana terör örgütüne üyelikten 2 yıl 1 ay ceza verildi.
Kendi hesabınıza para yatıyorsunuz değil mi Demet Hanım?
Benim orada hesabım vardı, euro hesabımda vardı. Altın hesabı açtım, o zamanlar altın artıyordu. Ben de Kayseri’li babanın kızıyım yatırım yapmak istedim. Bu çok normal bir şey. Yatırım yapıp, kendi kazancım olsun. Eşim dershane öğretmeniydi. Kendim birikim olsun diye ufak tefek şeyler yatıyordum. 2014’teki altın hesabımda 8 bin TL para vardı. TMSF bankaya el koyduktan sonra bu para bana iade edildi. Kimse bu parayı kullanmadı. Ben terör örgütüne, illegal bir yapıya bilerek isteyerek para vermiş, yatırmış durumda değilim. Bu benim sıradan yapmış olduğum banka işlemi. Bunun için 25 ay ceza verildi. Ben kendimi mahkemelerde savunamadım, dinlenilmedim. 3 küçük çocuk, babaları 5 yıldır yoktu. Ben inanın bu çocuklara koştururken öyle bir koşturdum ki çatlayacak gibi koşturdum. Çatlamanın son aşamasındayım, kalbim dayanacak gibi değil. Her gün kalp ağrısı çekiyorum, kolum çok ağrıyor.
Benim isteğim çocuklarımla beni rahat bıraksınlar. Ben kendimi geçindiriyorum. Kimseye yük değilim. Tekvandodan güzel geçmişim var. Ailem, babam temiz insanlar. Benden terörist olmaz. Ben onların kurduğu kalıpta değilim. Sadece sabah kızımı, sonra kardeşini götürüyorum ana sınıfına. Öğlen kızımı alıp oğlumu götürüyorum. Öğleden sonra kızımı İngilizce kursuna yazdırdım. İngilizce kursuna götürüyorum, ne yaptığımı bilmiyorum ama yavrularım için koşturuyorum, onların yanında durmak isteyen bir anneyim. Bir gün bile cezayı hak etmiyorum. Verdikleri cezayı da kabul etmiyorum. 3 çocuk için koşturuyorum, kimse bana bakıp da aksini iddia edemez. “Bu terörist diyemez. Terörist yapıya dahil olmuş.” diyemez.
Ben buradan sizin vesileniz ile Adalet Bakanı’mıza seslenmek istiyorum. Ben çocuklarımın başından ayrılmak istemiyorum. Benim topluma zararım yok. Ben 35 yaşına kadar adliye sarayı, koridoru bilmezdim, gitmedim. Üniversiteye kayıt için sabıka kaydı istiyorlar, o zaman gittim. 5 yıldır adliye koridorlarından çıkamıyorum. Eğer ölürsem Allah çocuklarımın yüzüne baksın, bu yapılan haksız hukuksuz mücadeledir. Bunu hak etmedim. Yok böyle bir şey. Beni tanıyan komşum bilir.
Geçen sene gelen öğrenci bu sene de bana gelmek için yalvarıyor. Ben çocuklarım için gayret ediyorum. Yaptığım emeğimin karşılığını alayım. İlber Ortaylı’nın dediği gibi bu çocuklar geleceğin aydınlık yüzü. “Ellerinde çöp taşıyan insanlar geleceğin aydınlık yüzüdür.” diyor değil mi? Benim çocuklarım yere çöp atmıyorlar, atmamaları gerektiğini öğrendiler. “Yavrum çöp atmayın, arkadaşlarınıza saygılı olun. Vatanı milleti sevin. İstiklal Marşı ile büyüttük, yetiştiriyoruz.”
Vatanımızı çok seviyoruz. Bize terörist diyen hata yapıyor. Biz asla çocuklarımın da şahit olmasını istemiyordum. Onlar da sizi çok seviyorlar. O yüzden katılmak istediler. Küçüğüm de uyudu. Ben buradan sizin vesileniz ile Adalet Bakanı’mıza seslenmek istiyorum. Ben çocuklarımın başından ayrılmak istemiyorum. Benim topluma zararım yok. Zararım olsa beni içeri atın. Atın beni düzeleyim de geleyim. Zararım yok, faydam var. Ben gidersem bu çocukların ruhu, maneviyatı ne olacak? Bunlara toplumun en küçük yapı taşı aile, ailenin yıkılması topluma ciddi zarar vermez mi? Verir. Bu 3 küçük çocukla 5 yıldır olmayan babaları nasıl ilgilenecek? 5 yıldır yoktu. Küçük çocuğum karnımdaydı zaten babasını görmedi. Bu bize yapılan gerçekten büyük bir zulüm ve haksızlık.
Eşiniz 5 yıldır cezaevindeydi, cezasını tamamladı, çıktı. Şimdi siz giriyorsunuz…
Evet hocam 55 aydır cezasını çekti. Suçlu ya da suçsuz. Benim gözümde suçsuz ama kanunlar gözünde öyle gözükmüyor. O çıktı ama şu an ben. Benim yaptığım hiçbir şey yok. Tertemiz bir hayatım var, çocuklarımın başında olmak için savcı Burhan Polatkan’a gittim. Bana ev hapsi verin. Onu da hak etmiyorum. Benim tertemiz bir hayatım var, suça bulaşmış bir insan değilim. O para bana teslim edildi. Kimseye teslim edilsin diye yatırmadım.
Bu çocuklar cezaevi yollarında rezil oldular. Her anneye sesleniyorum yapmadığınız, hak etmediğiniz suç yüzünden bir gün bile yavrunuzdan ayrı kalsanız dayanamazsınız. Onların kokusu, size olan ihtiyacı büyük olsalar katlanırsınız ama küçücük yavrular nasıl yemek yiyecek? Nasıl okuluna yetişecek? Minicik yavrum bensiz ne yapacak? Babaları olmadığı için benimle yatıp kalkmaya alışkınlar. Ben bunları bırakıp nasıl gideceğim? Ben buradan sizin vesileniz ile Adalet Bakanı’na sesleniyorum: “Benim gibi mağdur annelerin, cezalarını bir şekilde düzenleme yapsınlar, kaldırsınlar.” Ben kendimi savunamadım, avukat bile tutmadım çünkü yüzde yüz eminim kendimden, ben bir şey yapmadım ki. En son mahkemede avukat geldi. Kendimizi savunamadığımız için bir işe yaramadı. 25 ay ceza verdiler yardım ve yataklıktan.
Peki Demet hanım mahkemedeki net suçlamalar neydi? Biraz daha aydınlatırsanız.
Benim üzerimde yakalama kararı yok, 2012’de işten ayrılmışım. Hiçbir sektörle alakam yok. Evde ev hanımıyım. Telefonumu aldılar, beni götürdüler. Sonrasında benimle ilgili yalan haber de çıktı. Eşimin çalıştığı kuruma gidip gelmişim, ömrümde o kuruma gitmedim ama onu bulamadıkları için benimle ilgili haber yapmışlardı. Telefonda Eagle denen programdan bahsettiler, ben yüklemedim. Facebook’ta bile resim paylaşmadım, o programla herhangi bir içerik, yazışma çıkmadı. Çalışmıyorum, hastalıkla boğuşan bir süreçten çıktım. 3 küçük çocuğa ancak yetişiyorum.
İllegal yapı, koşturmak, terör örgütü üyesi olmak gibi bir durumum asla olamaz ki olmadı da. Alnım ak, suçsuz olduğuma yüzde yüz inanıyorum ama bir anne olarak bu çocukları bırakmak. Ben zaten 5 yıldır bunları bırakıyordum markete koşturuyordum, hemen eve geliyordum. Yarım saatte market manavı yetiştirmeye çalışıyordum. Hiçbir dersten kalmadılar. Kuran kursuna gittiler. İngilizce kursuna gittiler. Sürekli parklara, pikniklere götürdüm. Hak ettiğim bir durum değil. Ben asla bir terör örgütü üyesi olamam.
‘Terör örgütü’ vasfını bize yakıştırmalarını asla kabul etmiyorum. 5 yıldır ben nasıl ayaktayım bilmiyorum. Bundan sonraki süreç çok ağır geliyor. Yavrularımı bırakıp gidecek olmam. Savcıyla görüştüm. Bunun cezası ertelenir mi? Benim çocuğum 1. sınıf çocuğu olanların anneleri çok iyi bilir. 1. sınıfı annesiz nasıl geçer? Annesiz çok zor. 3 küçük çocuk var. Dede ve anneanne var. Onların da kendi hastalıkları var. Ben zaten 40 yaşıma gelmişim, annem ve babama yük olmak çok ağır bir şey. Katil olsanız 8 yıl ceza alsanız yarı yarıya iniyor, 4 yıla. 3 yıl denetimli serbestlik kalıyor 1 yıl. Bir katil 1 yıl yatıyor. Ben ne katilim ne hırsızım. Normal bir anneyim. Yavrularımın başında durayım. Onlar için çırpınıyorum. Aile toplumun en küçük yapı taşı, aile bozulursa toplum bozulur.
Ben gidersem bunların ruh sağlığı ve psikolojik problemleri mutlaka olacak, çünkü 5 yıldır baba yok. Anne tek başına ne kadar idare edebilir. Bir yerde sıkıntı olmuştur. Ben yavrularımın başından gitmek istemiyorum. Aile düzelecek, toplum düzelecek. Burada Adalet Bakanlığı’na çok iş düşüyor. Benim gibi mağdur ailelerin dosyalarını incelesinler, bizi suçsuz yere karanlık duvarın arasına göndermesinler, biz bunu hak etmiyoruz. Biz yavrularımızı yetiştirelim, toplum için faydalı bireyler yetiştirelim. Komşularımıza faydalı olalım. Kimse bana bir şey diyemez. Allah’ın izni ile temiz yaşamaya, vatanımızı severek. Anadolu insanlarıyız. Kimseye bir zararımız yok. Biz çok zarardayız, kalbim dayanmıyor.
Tebligat ne zaman geldi?
Çarşamba bana tebligat geldi. Cuma günü 10 gün oluyor. Annem ve babam bana: “Kızım devlet memurlarını yorma, sen git.” diyorlar. Benim suçsuz olduğuma inanıyorlar ama böyle bir aileden terörist çıkmaz. Cumartesi, pazar kızıma biraz daha ders çalıştırabilir miyim diyorum. Bir cumartesi bile benim için önemli çocuk evde boş geçirmesin. Ders çalışsın. Benim gayretimi herkes bilir. Çok gayretli bir insanım. Allah o gayreti nasip etmiş. İnsanoğluda bir yere kadar çatlama noktası var. Kendimi şu an çatlayacak durumda hissediyorum. Yavrularım için adalet istiyorum. O çocuklar bunu hak etmedi. O çocuklar annelerinin: “Yavrum uzak işe gidebilirim ama mecbur tutuluyorum.” Lafını duymak zorunda değiller. İstiklal Marşı’nı ezberleyerek büyüdüler. Oğlum okuma yazmayı hemen sökmeye başladı. Onlar Türkiye’nin gelecekleri. Geleceği karartmayalım.
Onlar için seslenmek istiyorum. Keşke her vekil sizin gibi olsa. Halk hemen vekiline ulaşabilse. Ben size 3-5 dilekçe yazdım hepsine döndünüz. Dedim ki: “Gerçekten milletvekili mi? Ömer Faruk Gergerlioğlu gerçekten milletvekili mi?” Hiçbir milletvekili halka dönmüyor. Allah sizden razı olsun gerçekten, Allah sizin sayınızı arttırsın, bizim toplum olarak buna çok ihtiyacımız var, çünkü adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmuyor, bunu hepimiz biliyoruz. Ben adalet bekliyorum. 2005’ten beri devam eden Bank Asya trafiği. Çoğu mahkeme sonuçlarını da duyuyorum, bakıyorum bir sürü parası olan insan ceza almamış. Ben niye alıyorum? Benim alma lüksüm neden? Ben ne yaptım? Yaptığım bir şey yok? 8 bin TL 10 bin olarak bana teslim edildi. Her zaman yapılan rutin işlem. Halkbank’ta da hesabım vardı. Hepsi ortada.üm vekil olarak. Dışarıda; anneanne, babaanne, teyzelerin yanında gördüm hepsi boynu bükük çok mazlum, mahsun durumdaydılar. Annelerini cezaevinde gördüm çok yorgun, mutsuz, mağdur durumdaydılar. Onlardan birisi Demet Aksoy karşımızda.
Bir devlet kendi vatandaşına bunu yapmamalı? Ben gerçekten her gün ölüp ölüp diriliyorum, ben ve yavrularım bunları hak etmedi. Biz cezaevine giderken 55 aydır kaldı eşim. Küçücük çocuğumun bezini çıkarıyorlar, diğer çocuğumun ayakkabısını çıkarıyorlardı neye yetişeceğime şaşırıyordum? Ben nasıl ayakta durduğuma şaşırıyorum. Resmen bu yaşananlar kolay şeyler değil. “İnsanlara hak etmediğiniz şeyleri vermek çok büyük haksızlıktır.” diyor Hz. Ali. Biz bunları hak etmedik. Kesinlikle biz bunu hak edecek hiçbir şey yapmadık. 2 yıldır açık görüş yok. O anneler yavrularına sarılamıyor, yavrularına koklayamıyor. Cezaevinde benim için de aynı şey söz konusu olacak. Bu gerçekten vicdana, adalete sığacak durum değil.
2 yıldır açık görüş yok. O anneler yavrularına sarılamıyor, yavrularına koklayamıyor. Benim için de aynı şey söz konusu olacak. Bu gerçekten vicdana, adalete sığacak durum değil. Bu yanlıştan dönülmesini ben de sizin vesileniz ile tekrar söylemek istiyorum. Ben telefonumu kırmadım, ben adresimi değiştirmedim. Ben her şeyimden kefilim. İllegal yapı ile alakam olmadı. “Bank Asya’ya da para yatırmayın. O banka şöyle yatırmayın.” deselerdi ben yine yatırmazdım. Normal devam ediyordum hayatıma. Sosyal medya, Facebook’u takip eden biri değilim.
Biz sizi haftaya davet etseydik bu programa maalesef ki katılamayacaktınız, büyük ihtimalle cezaevinde olacaksınız, son mesajlarınızı alalım, bu topluma, Adalet Bakanı’na, iktidara son mesajlarınızı alalım.
Hocam uyuyamıyorum ki ben. Ben şu an çocuklarım nasıl olur? Onlar okula nasıl giderler? Acaba okula giderler mi? Bu düşüncede olan bir insanım. Tüp bebek, aşılamayı denemiş insan terörist olamaz. Ben çocuk sahibi olmak için niye bu kadar masraf yapıp ölümden döneyim. Bu haksızlıklardan bir an önce dönülmesini istiyorum çünkü benim gibi çok mağdur insan var perişan. Toplumumuzun perişan olması Türkiye Cumhuriyeti’nin perişan olması demek. Bizim devletimize, devletimizin de bizim gibi çalışkan insanlara ihtiyacı var. Bizi oralara göndermeyin. Bize seçenek sunun, hak verin. Belki evimde çocuklarımın başında olabilirim. Evimde dururum, çocuklarıma sahip çıkarım. Bir teröriste bile ev hapsi verilmiş. Ben terörist değilim ben normal sıradan insanım. Benim dosyam örgütten açılmış, bu yanlışlık. Benim elimde, zihnimde silah yok. Hiçbir öğrencim bana bir şey diyemez. Biz haktan, hukuktan, adaletten yana olduk, her zaman da böyle olacağız. Benim gibi bir sürü gariban da içeride. Benim eşim de garibandı. 7 çocuklu bir ailenin babası zaten küçük yaşta ölmüş. Garibanlara mı gücünüz yetiyor?
Toplumun bizim gibi insanlara ihtiyaçları var. Bize bunu yapmayın. Ben uyuyamıyorum, ben sol kolumu da kaldıramıyorum, tansiyon ilaçları kullanıyorum. Bana bir şey olsa 3 küçük yavruya, masuma acınabilir. Vicdan sahibi olanlar onları görebilirler. “Bu kadın bank Asya’ya parasını yatırdı. Oralarda çalıştı” Ki 2012’de ayrıldım, darbe 2016’dan sonra olan şeyler. Benim alakam yok. Bu dosyaların incelenmesini talep ediyorum. Masumiyetime inanıyorum ve bunun da Adalet Bakanı tarafından incelenip yavrularımın başından ayrılmak istemiyorum. Bize sahip çıksın, bize sahip çıkmak topluma sahip çıkmak demektir, devleti yüceltmek demektir ben inanıyorum. Sizden de Allah razı olsun. Diğer vekillere de sesleniyorum. Benim gibi olan insanları dinleyin. Çünkü vekil demek, milletin vekili milletin derdiyle dertlenecek. Maaşını alıp çekilip köşeye oturmayacak. O maaşı hak etmek lazım. Hocam sizin de maaşınız sonuna kadar zaten helal. Allah sizden razı olsun bana da bu hakkı verdiniz. Yarın başıma ne gelir bilmiyorum. Bugün burada olmak kalbimin çarpıntısı, sol kolumun ağrısı benim gibi bir sürü gariban da içeride, içeridekiler gariban. Benim eşim de garibandı. 7 çocuklu bir ailenin babası zaten küçük yaşta ölmüş. Garibanlara mı gücünüz yetiyor? Garibanlar kendilerini ifade edemediler, yeterli avukat tutamadılar. Garibanlarla uğraşmayın. Bu insanlar çalışkan, gayretli, bu insanlar devleti bir yere getirebilir, çok güzel yerlere gelebilir, bu insanlar terörist değil. Bu insanları dinleyin. Devletimizi çok seviyoruz, devletimiz de inşallah bizi sever. Çok teşekkürler hocam.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***