ENSAR NUR | STRAZBURG TR724
Avrupa Parlamentosu, Strazburg’da düzenlenen oturumda Rusya ile ilişkiler konusunda hazırlanan raporu oyladı. Tavsiye niteliği taşıyan rapor vekiller tarafından bazı değişiklikler ile kabul edildi.
“Avrupa Parlamentosu’nun Konseye, Komisyona ve Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisine AB-Rusya siyasi ilişkilerinin yönüne ilişkin tavsiyesi” başlığıyla meclise sunulan rapor, Milletvekili Andrius Kubilius raportörlüğünde hazırlanmış ve geçtiğimiz Temmuz ayında Avrupa Parlamentosu Dış ilişkiler Komitesi (AFET) tarafından onaylanmıştı.
Rapor, Avrupa Birliği (AB)’nin önceki aldığı kararları da içererek, Rusya’nın “provokatif” hamlelerine karşı derli toplu bir strateji sunan ilk çalışma olarak önem taşıyor. Rapor “Caydırma, kısıtlama ve angaje olma” stratejisi olarak özetlenebilecek bir tutum tavsiye ediyor.
2016’da AB, Rusya politikasını 2020’de de geçerliliğini koruyan beş ilkeye dayandırmaya karar vermişti. Bu ilkeler, Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasının bir koşulu olarak Doğu Ukrayna’da Minsk Anlaşmalarının tam olarak uygulanmasında ısrar; Rusya’nın eski Sovyet komşularıyla ilişkileri güçlendirme çabaları; Rus tehditlerine karşı daha fazla AB direnci; terörle mücadele gibi belirli konularda Rusya ile seçici işbirliği; ve AB-Rusya halkları arasında temaslara desteğin artırılmasından oluşuyor.
Kubilius: AB Rusya’daki sözde Duma seçimlerini tanımamaya hazır olmalı
Raportör Andrius Kubilius raporun sunumunda yeni stratejinin temel noktalarını meclise açıkladı. Rusya’nın agresif iç ve dış politika hamleleri karşısında caydırıcı olarak, rejimin suça bulaşmış otokrat figürleri karşısında kısıtlama uygulayarak ve Rus halkı ve sivil toplumu ile angaje olarak demokratikleşme sürecine katkıda bulunmayı ve AB’nin çıkarlarını korumayı amaçlayan yeni strateji bütüncül bir perspektif sunuyor.
Rusya’nın Avrupa için önemli bir ülke olduğunu belirten raportör, AB’nin Rusya karşısında uzun vadede net ve açık bir stratejisinin olması gerektiğini vurguladı. Kubilius, AB-Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin Rusya’ya bağlı olduğunu ifade etti ve otoriter değil, demokratik bir Rusya istediklerini ifade etti.
Öte yandan, Kubilius önümüzdeki hafta Rusya’da düzenlenecek Duma seçimlerinin özgür ve bağımsız bir ortamda gerçekleşmemesi ve hile iddiaları olması halinde seçim sonuçlarının AB tarafından tanınmaması gerektiğini söyledi.
Borrell: Rusya Avrupa Birliği’ni bölmeye çalışıyor
Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell yaptığı açıklamada Rus hükümetinin son yıllardaki bilinçli politika tercihlerinin ilişkilerde olumsuz bir sarmal yarattığının altını çizdi. “Rusya’nın provokatif eylemlerinin listesi uzun ve pişman olduğum bir tırmanma dinamiğini beslemeye devam ediyor” diyen Yüksek Temsilci, her zaman diyalogtan yana olduğunu ancak Rusya ile bunun oldukça zorlaştığını belirtti.
Borrell, “Rusya’nın bizi bölmek istediği açık. Bunu açıkça söylüyorlar, Avrupa Birliği umurlarında değil. Üye ülkelerle doğrudan görüşmek istiyorlar, hepsiyle değil, sadece önemli olanlarla. Yani evet, kesinlikle Rusya bizi bölmek istiyor ve bizi bölmeye yönelik herhangi bir girişimin önünde yapmamız gereken birlik içinde kalmaya çalışmak, ki bu – inanın bana – her zaman kolay değil.” dedi.
Rusya birden ortadan kaybolmayacak ve Rusya’nın mevcut tutumu da bir gecede değişmeyecek diyen dış işleri sorumlusu, daha az çatışmalı, daha öngörülebilir ve istikrarlı bir ilişki oluşturmak için çalışacaklarını belirtti.
Rusya ile ilişkilerde demokrasinin ve liberal değerlerin merkezde olacağını vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Otokrasiler dünyasında demokrasi adası olamayız. Etrafımız sarılırsa ve farklı bir siyasi sisteme sahip bir dünyanın ortasında kalırsak demokrasi olarak yaşayamayız. Sistemimizin mümkün olduğu kadar çok insan ve ülke tarafından paylaşılması bizim çıkarımızadır.”
Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesinde insan hakları şartı
Raporda Rusya’nın demokratik bir geleceği olabileceğine dikkat çekiliyor. Suça bulaşmış oligarkların çevrelediği kleptokratik Putin rejimi ile Rus halkı arasında ayrım yapılması gerektiği söyleniyor. Bu anlamda, Rusya’nın agresif davranışlarına cevap verilirken ülkenin demokratikleşmesi için halka ve sivil topluma destek verileceği söyleniyor.
Raporda önerilen strateji, Rusya halkının ülkelerini bir demokrasiye dönüştürebileceği varsayımından hareket ediyor. Rejim ile olan ilişkilerin iyileşmesi de Rusya’nın agresif politikaları bir kenara bırakıp ülke içinde insan haklarına ve ülke dışında da uluslararası hukuka uyması şartına bağlanıyor.
AB-Rusya ilişkilerini gerginleştiren konular
AB ve Rusya ilişkilerini gerginleştiren pek çok konu bulunuyor. Alexei Navalny’nin önce zehirlenmesi sonra da tutuklanması, Kırım’ın ilhakından kaynaklı karşılıklı yaptırımlar, Ukrayna’nın doğusunda devam eden savaş, Belarus’a verilen Rus desteği, Kuzey Akım 2 boru hattı, sivil toplum üzerine baskılar ve Rusya’nın AB’yi farklı metotlar ile bölmeye çalışması temel problemler olarak görülüyor.
Mart 2019’da bir Avrupa Parlamentosu kararı, Rusya’nın artık “stratejik ortak” olarak kabul edilemeyeceğini belirtmişti. 29 Nisan 2021’de kabul edilen bir diğer kararda, Parlamento Ukrayna sınırında ve yasadışı olarak ilhak edilen Kırım’da büyük Rus askeri yığınağı hakkında endişelerini dile getirmişti.
Karar sonrasında, Rusya Parlamento Başkanı David Sassoli de dahil olmak üzere sekiz AB vatandaşının topraklarına girmesini yasaklama kararı almıştı. Sassoli, giriş yasağına tepki göstererek Twitter’da şunları yazmıştı: “Hiçbir yaptırım veya gözdağı Avrupa Parlamentosu’nu veya beni insan haklarını, özgürlüğü ve demokrasiyi savunmaktan alıkoyamaz.”
Ancak gerilimlere rağmen hem AB’nin hem de Rusya’nın ortak çıkarlarının ve endişelerinin olduğu birçok alan var. Örneğin Rusya, İran nükleer anlaşması müzakerelerinde yapıcı bir rol oynadı. Hem AB hem de Rusya, İsrail-Filistin ihtilafına iki devletli bir çözümü savunuyor ve her ikisi de Paris iklim anlaşmasının imzacısı. AB halen Moskova’nın açık ara en büyük ticaret ve yatırım ortağı. (2019’da Rusya ihracatının yüzde 42’sini oluşturmaktadır).
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***