TR724 ÖZEL | ENSAR NUR, STRAZBURG TR724
Strazburg’da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 31 Ağustos 2021’deki kararında, gazeteci Natalya Estemirova cinayetinin araştırılması konusunda üzerine düşen zorunlulukları yerine getirmediği gerekçesiyle Rusya’yı mahkum etti.
Estemirova’nın öldürülmesi, Rusya’da muhalif siyasetçilere ve gazetecilere karşı işlenen onlarca fail-i meçhul cinayetten sadece birisi. Cinayetler üzerine açılan soruşturmaların etkili bir şekilde yürütülmemesi, olayların arkasında kimin olduğunun araştırılması için çaba sarf edilmemesi ve Kremlin’in cinayetleri Rusya’yı karıştırmak için yapılan provokasyonlar olarak değerlendirmesi bu tür suikastlerin arkasında devletin olduğu iddialarını beraberinde getiriyor.
Son AİHM kararını dikkate almayacağını açıklayan Rusya’nın bu tutumundan hareketle, özellikle Putin döneminde suikaste uğrayan onlarca muhalif gazeteciden ve siyasetçiden sadece üçünün hikayesini, dava süreçlerini ve Rus makamlarının bu cinayetler karşısındaki tutumunu inceleyeceğiz.
Natalya Estemirova
İnsan Hakları savunucusu ve gazeteci Natalya Estemirova 15 Temmuz 2009 sabahı Çeçenistan’ın başkenti Grozni’deki evinden çıkıp otobüs durağına yürürken kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı. 51 yaşındaki gazetecinin bedeni birkaç saat sonra başından ve göğsünden vurulmuş olarak bir otoyol kenarında bulundu.
Rus makamlarınca açılan soruşturmada Estemirova’nın radikal islamcı militan Alkhazur Bashaev ve kimliği tespit edilemeyen diğer kişilerce öldürüldüğü ileri sürülse de bu açıklama inandırıcı bulunmadı. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), insan hakları örgütü Memorial ve Novaya Gazeta’nin ortak ve bağımsız araştırmaları sonucu yayınladıkları raporda, iddianın kanatlandırılamadığı ve cinayetin bu şekilde üstünün örtülmeye çalışıldığı belirtildi. Estemirova’nın kardeşi devlet görevlilerinin cinayetin içinde olduğunu söylese de, AİHM’in birkaç gün önce verdiği karar bu noktada yeterli delil olmadığını söylüyor. Mahkeme, devletin cinayete direk olarak karışmadığını, ancak etkili ve düzgün bir soruşturma yürütülmediğinin altını çiziyor. Ayrıca, Rusya AİHM’e soruşturma ile ilgili suç dosyasını vermeyi reddetti. Bu anlamda mahkeme Rusya Federasyonu’nu 2. ve 38. maddelerin ihlalinden mahkum ederek, Estemirova’nın kardeşine 20 bin Euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Estemirova, insan hakları örgütü Memorial’ın Çeçenistan’daki temsilcisi ve Novaya Gazeta’da yazıları yayınlanan bir gazeteciydi. 2006 yılında öldürülen gazeteci Anna Politkovskaya ve 19 Ocak 2009’da öldürülen insan hakları avukatı Stanislav Markelov ile de bir süre birlikte çalışmıştı. Araştırmaları pek çok ödüle layık görülen Estemirova, 2007 yılında insan hakları kuruluşu Reach All Women in War tarafından Politkovskaya anısına verilen ödülün ilk sahibi olmuştu. Estemirova’nın cesur çalışmaları, Rus ordusu ve polisi ile yerel Çeçen güvenlik güçleri personeli tarafından yapılan korkunç düzeydeki insan hakları ihlallerini belgeliyor ve açığa çıkarıyordu.
Çalışmaları, Ekim 1999’da 100’den fazla sivilin ölümü ile sonuçlanan Rusya’nın Grozni’ye balistik füzeler ile saldırısı, Şubat 2000’de Çeçen köyü Novye Aldi’de onlarca sivilin katledilmesi, 2007-2009 yılları arasında Çeçen kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen yargısız infazlar, ev yakmalar, zorla kaybetmeler ve işkenceler de dahil olmak üzere birçok hassas konuyu içeriyordu.
2008’de Çeçen otoriteleri tarafından kadınlara empoze edilen başörtüsü takma zorunluluğunu eleştirdiği için Ramazan Kadirov tarafından açıkça tehdit edilmişti. Ölümünden önceki günlerde Rizvan Albekov’un yargısız bir şekilde infaz edilmesi konusunu araştırmış ve cinayetin detaylarını kamuoyuna sunmuştu.
Anna Politkovskaya
Araştırmacı-gazeteci ve insan hakları aktivisti Anna Politkovskaya, 7 Ekim 2006’da Moskova’daki apartmanında vurularak öldürüldü. Novaya Gazeta’da çalışan 48 yaşındaki ünlü gazeteci, Vladimir Putin’in otoriterliğini ve Çeçenistan’daki insan hakları ihlallerini eleştiren ve açığa çıkaran yazılar kaleme alıyordu.
Ölümünün ardından açılan soruşturma, 2014 yılında 5 kişinin mahkum edilmesiyle sonuçlandı. Katillerden birisi Politkovskaya’nın öldürülmesi için, gazetecinin çalışmalarından rahatsız olan biriyle para karşılığında anlaştığını itiraf etti. Rus mahkemeleri cinayetin faillerini cezalandırsa da, cinayet emrini kimin ya da kimlerin verdiğini yeteri kadar araştırmadı. Gazetecinin yakınları Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB- KGB’nin devamı) üzerinde de araştırma yapılmasını isterken, mahkeme bu talebi yok sayarak temelsiz bir teori üzerine odaklandı. Kanıt olmamasına rağmen Londra’da yaşayan Rus iş adamı Boris Berezovsky (2013 yılında öldü) hedefe alındı.
Politkovskaya’nın öldürülmesi emrini aradan geçen 15 yıla rağmen kimin ya da kimlerin verdiği bugün hala bilinmiyor. Politkovskaya’nın ailesinin başvurusu sonucu gerekli incelemeleri yapan AİHM, 2018 yılında Rusya Federasyonu’nu asıl sorumluları bulmak için yeterli soruşturma adımlarını atmadığı gerekçesiyle 2. madde kapsamında mahkum etti ve cesur gazetecinin ailesine 20 bin Euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Tüm bunların yanında, Putin’i ve Ramazan Kadirov’u en çok rahatsız eden isimlerden biri olan Anna Politkovskaya’nın, Putin’in doğum günü olan 7 Ekim’de öldürülmesi de ilginç bir detay olarak önümüzde duruyor. Elbette bunu sadece bir tesadüf olarak da değerlendirmek mümkün.
İkinci Çeçen Savaşı sırasında yaptığı araştırmalarla ün kazanan Politkovskaya, pek çok uluslararası ödüle layık görülen bir gazeteciydi. 2003’te Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın Gazetecilik ve Demokrasi ödülünü, 2004’te Amnesty International’ın ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’ in ödüllerini kazanmıştı. Sahada araştırmalarını yürüttüğü sırada pek çok kez Rus güvenlik güçleri tarafından işkenceye ve baskıya maruz kalmasına, ve hatta 2004’te zehirlenmesine rağmen, Politkovskaya şahit olduğu insan hakları ihlallerini yazmaya devam eden cesur ve başarılı bir araştırmacı-gazeteciydi.
Zehirlenmesinin ardından The Guardian gazetesi için kaleme aldığı yazısını, belki de kendi sonunu tahmin ederek, şöyle bitirmişti:
“Bir Sovyet uçurumuna, kendi cehaletimizden kaynaklanan ve ölüm anlamına gelen bir bilgi boşluğuna geri dönüyoruz. Elimizde kalan tek şey, bilginin hala özgürce erişilebilir olduğu internet. Geri kalanı için, gazeteci olarak çalışmaya devam etmek istiyorsanız, bu Putin’e tam bir köleliktir. Aksi takdirde sonunuz, ölüm, kurşun, zehir veya mahkeme olabilir – özel servislerimiz, yani Putin’in bekçi köpekleri neyi uygun görürse.”
Boris Nemtsov
27 Şubat 2015 gecesi evine dönerken Kremlin’e çok yakın bir noktada silahlı saldırıya uğrayan muhalif siyasetçi Boris Nemtsov, olay yerinde hayatını kaybetti. Nemtsov her ne kadar bir siyasetçi olsa da, Putin hakkında yayınladığı detaylı araştırma raporları ile dikkat çekiyordu.
Ölümünün ardından açılan soruşturma Çeçen kökenli bir polis memurunun ve 4 diğer kişinin 2017 yılında mahkum edilmesiyle sonuçlandı. Polis memurunun cinayet karşılığında yaklaşık 200 bin Euro para karşılığında anlaştığı belirtildi. Ancak bugüne kadar parayı kimin ödediği ya da emrin arkasında kimlerin olduğu henüz bulunamadı. Öte yandan, cinayetten sorumlu tutulan kişiler ifadelerinin işkence altında alındığını söyleyerek sonrasında itiraflarını geri çektiler. Yapılan bağımsız incelemelerde, bu kişilerin işkenceye uğradıkları saptandı. Ayrıca dosyaya hiçbir kamera görüntüsü ve tanık ifadesi eklenmezken, cinayetin işlendiği sırada oradan geçtiği belirlenen araçlar da incelenmedi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne Litvanya vekili Emanuelis Zingeris tarafından sunulan rapor ve karar tasarısı dava sürecinde yapılan usulsüzlükleri detaylı bir şekilde ele alıyor.
Boris Yeltsin’in son döneminde Enerji Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlerinde bulunan Nemtsov, kısa zamanda Putin’in baskıcı politikalarına karşı çıktı. Düzenlenen gösterileri organize eden muhalif, daha çok hazırladığı raporlar ile Kremlin’i rahatsız ediyordu. 2012 yılında Putin’in lüks hayatını ortaya döktüğü ilk raporu “Bir kürek mahkumunun hayatı: (saraylar, yatlar, arabalar, uçaklar ve diğer aksesuarlar)”, Rus liderin çizdiği halk adamı portresini çürüten bir çalışma oldu. Üzerine çalışmaya başladığı bir diğer rapor ise 2014 ve 2015 yıllarında Rus ordusunun Ukrayna’daki askeri müdahalesini açığa çıkartan delilleri ve Kırım’ın ilhakının hazırlanma sürecini içeriyordu. Putin konuyla ilgili olarak Ukrayna’daki çatışmalara Rus askeri gönderildiğini reddettiği için, çalışma Moskova’nın yalanlarının ortaya çıkarılması anlamına geliyordu. Nemtsov’un öldürülmesi de tam olarak bu çalışmayı yürüttüğü zamanda gerçekleşti. “Putin. Savaş” başlıklı rapor ancak Mayıs 2015’te Nemtsov’un ölümünün ardından arkadaşları tarafından düzenlenerek yayınlandı. Nemtsov, hiçbir zaman Putin karşısında siyasi olarak ciddi bir rakip olamasa da (Navalny için de aynı durum geçerli) yaptığı araştırmalarla Kremlin’i rahatsız etmeyi başaran bir muhalif oldu. Bunun bedelini de bir soğuk şubat gecesi canıyla ödedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***