Orman yangınlarına müdahalede geç kalındığı için kaybın büyük olduğunu savunan Prof. Dr. Erdoğan Atmış’a göre orman idaresinde boşluk var ve uygulanan bazı politikalar hatalı.
Türkiye 28 Temmuz’dan bu yana orman yangınlarıyla mücadele ediyor.
Antalya Manavgat, Karabük, Burdur ve Adana gibi yerlerde yangınlar söndürülmüş olsa da en büyük hasarı alan yerlerden Muğla’da tehlike henüz sona ermiş değil.
Ülkenin turizm merkezlerinden Bodrum, Marmaris, Milas, Köyceğiz, Seydikemer, Kavaklıdere ve Menteşe’nin de aralarında bulunduğu ilçelerde yanan toplam alanın 40 bin hektara ulaştığı tahmin ediliyor.
Ülke genelinde etkili olan yangınlarda 10’un üzerinde insan ile milyonlarca hayvan yaşamını yitirirken, ekosistemin büyük tahribata uğradı.
Yaşanan felaket nedeniyle iktidara yönelik eleştiriler sesleri yükseliyor. Zira yangının ilk gününden bu yana ihmal tartışmaları gündemde.
Kamuoyuna da yansıyan açıklamalarda iktidar ile yerel yönetimler arasındaki çekişme gün yüzüne çıkmış durumda.
İktidara göre yangınları söndürmedeki ana sorumluluk yerel yönetimlerde olsa da yasalar Tarım ve Orman Bakanlığı’nı işaret ediyor.
“Yangınların bu kadar büyümesinin nedeni erken müdahale yapılmaması”
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış’a yangının günlerce kontrol altına alınamamasındaki en önemli neden erken müdahale yapılmamış olması.
Atmış, ormancılık yönetimindeki boşluk ve hatalı politikalar nedeniyle kayıpların büyük olduğunu görüşünde.
“Devlet kurumları, gerekli organizasyonel yapıya sahip değil”
Devlet kurumlarının yangınla mücadelede gerekli organizasyonel yapıya sahip olmadığını ve yerel yönetimlerle arasında gerekli işbirliğini sağlayamadığını ileri süren Atmış, yangın sırasında da çeşitli çatışmaların yaşanması sebebiyle sürecin uzadığını ve kaybın arttığını savundu.
“Yangın ilk çıktığında müdahale edilseydi, zarar bu kadar büyük olmazdı”
Eldeki uçak ve helikopter sayısının yetersizliği nedeniyle birçok yerde eş zamanlı çıkan yangınlara müdahalede geç kalındığını öne süren Atmış, şöyle devam etti:
“Orman yangınlarıyla mücadelede; “helikopterler ve uçaklar, erken müdahale için devrede bulunur, karadan müdahale için de yangın araçları ve insan gücü hazır bulundurulur. Yangın ilk çıktığında hem karadan hem de havadan zamanında müdahale edilebilmiş olsaydı, kayıplarımız bu kadar büyük olmazdı. Sürekli küresel ısınmadan, kuraklıktan, bitki örtüsünün kurumasından, nem açığı bulunmasından bahsedilirken ve herhangi bir kıvılcımın yangının hızla büyümesine neden olacağı bilinirken gereken önlemlerin alınmamış olması tedbirsizlik ve sorumsuzluktur.”
“Deprem, sel ve müsilajda sorumluluk almayanlar, orman yangınlarında aynısını yapıyor”
Deprem, sel ve müsilajda sorumluluk almayanların şimdi de orman yangınlarında savunma refleksi gösterdiğini dile getiren Atmış’a göre, ‘ormanları teröristler mi yaktı, sabotaj mı var, ağaçlandırmak için fidan kampanyası mı gerekli’ gibi tartışmalar, yangınları ortaya çıkaran temel nedenleri, eksiklik ve çözüm yollarının konuşulmasını engelliyor.
“Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek yangın müdahalesi için ayrılan bütçe kısıldı”
Her sene yaz mevsiminde benzer yangınların çıktığını belirten Atmış, 2020’ye kadar bu olaylara hızlıca müdahale edildiğini ancak geçen sene başarısızlığın daha net görünür olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Erdoğan Atmış, şunları söyledi:
“Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek yangın müdahalesi için ayrılan bütçe kısıldı.12 ay çalıştırılması gereken ve yılın belli dönemlerinde eğitim alması şart olan personelin yerine, dönemsel görevlendirmeler yapıldı. Son anda işe alınanlar oldu. Tecrübeli işçiler yerine AK Parti’ye yakın olanlar işe alındı. Tecrübeli yöneticilerin görevlendirilmesinde değişikliklere gidildi. Araç-gereç-donanım konusunda da hatalı kararlar verildi. Helikopter kiralama ve satın alma tercihlerinde Türk Hava Kurumu (THK) devre dışı bırakıldı, kişisel tercihler öne çıktı. Tüm bunlar nedeniyle yangın organizasyonunda asla yapılmaması gereken hatalar yapıldı.
“Son 5 yılda, önceki 5 yıla göre yanan alan miktarı yüzde 85 arttı”
2015-2020 yılları arasındaki dönemde yanan alan miktarının yüzde 85 arttığına, yangın başına düşen alan miktarının ise yüzde 72 yükseldiğine değinen Atmış’a göre, yalnızca bu veriler bile ormancılık yönetiminde geçmişe nazaran başarısız olunduğunun bir göstergesi.
“Türkiye büyük bir ülkeyse neden kendi filomuz yok?”
Sorumluluğun iktidarda olduğunu belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uyguladığı “yanlış” ormancılık politikaları ve “yönetim boşluğu”na değinen Prof. Dr. Erdoğan Atmış, “Görevde ihmal var ama sorumluluk alan yok. Türkiye büyük bir ülkeyse neden kendi filomuz yok? Yetersiz damgası vurulan THK uçakları devre dışı bırakıldı” şeklinde konuştu.
“Yerel yönetimler devre dışı bırakıldığından yangınlar bu kadar büyümüş olabilir”
Çözülmeyen sorunların her seferinde daha büyük felaketlere neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Atmış, “Ormancılık teşkilatı, yerel yönetimler ve devletin diğer tüm birimleri birlikte, önceden koordineli şekilde çalışıp hazırlıklı olsaydı, böyle olmazdı. Hazırlıksız yakalanıldı. Yerel yönetimler devre dışı bırakıldığından yangınlar bu kadar büyümüş olabilir” ifadelerini kullandı.
“Yanan alanlara insan ve hayvan müdahalesi olmamalı”
Yanan yerlerdeki temel ağaç türünü 23 milyon yıldır Anadolu topraklarında var olan kızılçamların oluşturduğunu, yer yer de makiliklerin bulunduğunu dile getiren Atmış, zarar gören alanlara müdahale etmeyip, kendi haline bırakılmasının gerektiğini belirtti.
“Yanan ormanların kendini yenileyemediği yerlerde tohum ekilip, fidan dikilebilir” diyen Atmış, “Fakat bu tohum ve fidanlar yakın coğrafyada oluşmuş, yanan ekosisteme uygun, menşei bilinen türler olmalı. Yanmış alanlarda insan ve hayvan müdahalesinden kaçınılmalı. Kızılçamların kendini yenileme özelliği var ve ortalama 20 yıl bunun için yeterli ama eski ekosistemi, aynı orman bütünlüğünü oluşturmak çok daha uzun yıllar gerektiriyor. Ne yazık ki o ekosistemler uzun yıllar boyunca aynı bütünlüğe sahip olamayacak. Bu yangınlarda milyonlarca hayvan yaşamını yitirdi. Elbette ki hiçbir canı geri getiremeyiz. Kaybettiklerimizi tam olarak geri getiremeyecek olsak da o orman ekosistemlerini tekrar kazanmak için mücadele etmeliyiz. Geri kalan orman sahalarımızın yanmasını önlemek için büyük çaba göstermeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Ağustos ayı da kritik”
Tehlikenin henüz geçmediğini vurgulayarak orman yangınları açısından temmuz ayının yanı sıra ağustosun da “kritik” olduğunu belirten Prof. Dr. Atmış, teyakkuzda olunması çağrısı yaptı.
“İnsan-orman etkileşimi azaltılıp, denetimler artırılmalı”
Ormanlardaki insan yoğunluğunun hafifletilmesinin şart olduğunu vurgulayan Atmış, şehirlerin bu alanların içine kurulması, fabrikalar, termik santraller, maden, elektrik iletim hattı ve turizm tesisleri gibi yerlerin yangın riskini artırdığını kaydetti.
Buralardaki giriş çıkışların kontrol altına alınarak insan etkileşiminin azaltılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Erdoğan Atmış, denetimlerin artırılması ve bireylerin mangal veya anız yakmaması, izmarit ya da çöp atmaması gibi temel davranışları bilmesinin ve bunu yapanların en yüksek şekilde cezalandırılmalarının şart olduğunu da sözlerine ekledi.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – LALE ELMACIOĞLU
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***