Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, son haftalarda sel ve yangın bölgelerinde insanlara çay fırlatılmasına ilişkin ”Böyle bir felaket sırasında otobüs kapısından çay atarak öfkeli kitlelerin yatıştırılacağını sanmak da yanlış, hatta tuhaf” dedi.
Türkiye’nin güneyi yangınlarla mücadele ederken, Karadeniz’in batısındaki sel felaketinde can kayıpları artmaya devam ediyor. Yangınlara müdahalenin yetersiz olduğu konusunda eleştiriler sürerken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yangın bölgesindekilere çay ‘fırlatması’ tepki çekmişti.
Erdoğan, üç hafta önce de afet bölgesi ilan edilen Rize’de sel ile sarsılan yurttaşlara çay fırlatmıştı.
Son romanı Veba Geceleri’nde 100 yıl öncesinin hayali Osmanlı adası Minger’de vebayla mücadele eden insanlar anlatan Orhan Pamuk, Bianet’ten Nadire Mater’le röportajında ‘Felaketler sizi niye ilgilendiriyor‘ sorusuna şöyle yanıt verdi: ”Çünkü insan hayatını ve acılarını anlatmaya elverişli bir ortam oluşuyor. Siyaset yoğunlaşıyor, tarihi dönüşümler oluyor. Devletin bir şeyler yapması beklenen bir güç olarak ortaya çıkması. Ya da çıkmaması… Bu felaketi önlemeyen, yetersiz kalan, yalnızca yaraları saracağını vaat eden devlete, iktidardaki siyasilere haklı bir öfke oluştu.
‘Neredesiniz!’ ünlemi çok haklı bir soru. Uçaklar niye vaktinde yetişmedi? Üstelik geçen yıl da –daha küçük ölçüde de olsa- benzeri orman yangınları yaşandı, herkes niye uçaklar çalışmıyor-yok dedi. Böyle bir felaket sırasında otobüs kapısından çay atarak öfkeli kitlelerin yatıştırılacağını sanmak da yanlış, hatta tuhaf.”
“ÇARESİZLİK HİSSETTİM”
Pamuk, bu süreçte en çok kime öfkelendiği hakkında ise şöyle dedi: ”Mevcut iktidarın beceriksizliğini kabul etmek, hafife almak zor. Öte yandan felaketten siyasi fayda ummuyorum. Ben BBC’de, diğer haber sitelerinde evleri yanan Manavgat köylüleriyle, diğerleriyle yapılan röportajları uzun uzun seyrettim. Herkes gibi bir suçluluk ve öfke duydum. Bir çaresizlik hissettim.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***