Askeri öğrencilerin ve komutanlarının olaylardan habersiz olduğuna dair davalarda ciddi deliller ortaya çıktığını aktaran Acerer, Orhanlı’da yaşananlarda askeri öğrencilerin dışında bir yapının atışlarının MOBESE ve mahkeme kayıtlarına girdiğini şöyle aktardı: “Orhanlı’da zorunlu duruş anı kadar hareket esnasında yaşananlar da sıra dışı. Sanık ifadelerine göre 2 otobüs gişe ücreti ödüyor. Biri nakit diğeri kredi kartıyla. Orhanlı davasına çağrılanlar, askerin otobüslerden indikten hemen sonra sivil ve polislere ateş açtığını söylüyor.
Oysa Orhanlı davası avukatlarınca mahkemeye sunulup, savcı ve heyet tarafından “Biz izledik, değerlendirmeye gerek yok” denilerek çekmecede tutulan 4 MOBESE kayıdından birindeki görüntüler bu ifadelerle çelişiyor. 16.07.2016’ tarihli videoda saat tam 01:28:45’i gösteriyor. Kayıt 1 dakika 57 saniye. 01.28.46. saniyede askerler görüntüye giriyor.
Askerler, 01.28.49 da halk içinde yürüyor, ateş yok, çatışma yok, vatandaşların arasından sakince geçiyorlar. Onları gören vatandaşlar da araçlarına biniyor. 01.29:00’da askerler ve sivil halk yere yatıyor. Aynı saniyede karşı sağ taraftan peş peşe ışık görülüyor. Oradan ateş edildiği anlaşılıyor. Sonra Işıklar arka arkaya sol taraftan da görülüyor.
1:29:21’e kadar ışıklar çıkmaya devam ediyor. 01:29:42’de yolun bariyerle ayrılmış tarafından görüntüye bir asker giriyor. Halkın arkası ona dönük. 01:29:48’de diz çöküp ışıkların geldiği yere doğru nişan alıyor. 01:30:00’da hedef küçültüp aynı yere doğru nişan alarak ilerliyor. 01:30:13’te kaçarak görüntüden çıkıyor.”
Acarer, “Videolar, ses kayıtları ve silahlar… Cemaatçiler, darbe karşısında durarak yaşamını yitiren siviller ile askerler. Özneler sadece bu kadar mıydı? Görüntüler “Öyle değil” diyor” diye yazdı.
Erk Acarer’in yazısının tam metni şöyle:
ORDUNUN İÇİ NASIL BOŞALDI, NASIL DOLUYOR!
15 Temmuz’un hemen ardından SADAT A.Ş. kurucusu eski Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı oldu. Bu ay içinde ise Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu’na atandı. Tanrıverdi; TSK’deki yeni yapılanmanın tam olarak kendilerine yaradığını ve zorlandıkları şeylerin bu yapılanma döneminde gerçekleştiğini söyledi.
Darbeden bu yana tutuklu olan Hava Harp Okulu öğrencileri ile cezaevindeki erlerin durumunu “ordunun içinin boşaltılması” ile ilişkilendirmek mümkün. Müebbet ve ağır hapis cezaları verilirken “masumiyet karinesi” üzerine yeterince durulmadığına yönelik tepkiler artıyor. Cezalar emir-komuta zinciri ile çelişkili olarak değerlendiriliyor.
Öğrenciler, Balıkesir’den ve İstanbul’daki okullarından, TRT ve Dijitürk’e; Yalova Kampı’ndan Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprülerine götürülüyor. Ayrıca Sabiha Gökçen’e ulaşması beklenen ancak trafik ve kalabalık nedeniyle Orhanlı ile Sultanbeyli’de zorunlu duran otobüsler var. Bunların içinde de ağırlıklı öğrenci ve az sayıda er bulunuyor.
Yalova Askeri Eğitim Kampı; FSM, Boğaziçi Köprüsü, Sultanbeyli ve Orhanlı davalarının çıkış notası. “Terör saldırısı”, 30-40 bin kişilik muhtemel eylem gerekçesiyle “Okula dönüyoruz” denilerek mühimmat yüklenen, içlerinde öğrenci ve erler olan otobüsler buradan ayrılıyor.
Yalova; her yıl olan rutin bir kamp. Orhanlı davasında öğrencilerin tümü kampı aşağı yukarı şöyle tanımlıyor: “İletişim araçların kullanımına izin verilmez. Çadırlarda, ışık bile yoktur.” İfadelere göre kampa, 15 Temmuz’da 10:30 civarı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, şu andaki Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz ile geliyor.
Kampın başlamasından 2 gün sonraki ziyaret TSK temayüllerine aykırı. Çünkü bu genellikle kampın sonunda. Üst düzey heyet kendi arasında toplanıyor. Sonra da yaşları 18 ila 22 arasındaki pilot adaylarıyla öğle yemeği yiyor. Ünal’ın emir-komuta zincirinin önemini her şeyden çok bilen gençlere itaate ilgili bir konuşma yapması yadırganıyor.
Komutanlar kamptan ayrılınca rutine dönülüyor. Ancak geceye doğru hava değişiyor. Eğitim var deniyor, bu sık sık oluyor. Ancak okuldan ayrılma anı herkesi şaşırtıyor. Hatta kimi komutanı bile… Görüşmelerini telefonundaki bir uygulama ile kaydeden Teğmen Emre Demirbilek, komutanıyla görüşüyor, sesi telaşlı: “Tam teçhizat içtima var diyorlar…” Komutan cevap vermiyor soruyor: “Olay mı var?”
Orhanlı’da zorunlu duruş anı kadar hareket esnasında yaşananlar da sıra dışı. Sanık ifadelerine göre 2 otobüs gişe ücreti ödüyor. Biri nakit diğeri kredi kartıyla. Orhanlı davasına çağrılanlar, askerin otobüslerden indikten hemen sonra sivil ve polislere ateş açtığını söylüyor.
Oysa Orhanlı davası avukatlarınca mahkemeye sunulup, savcı ve heyet tarafından “Biz izledik, değerlendirmeye gerek yok” denilerek çekmecede tutulan 4 MOBESE kayıdından birindeki görüntüler bu ifadelerle çelişiyor. 16.07.2016’ tarihli videoda saat tam 01:28:45’i gösteriyor. Kayıt 1 dakika 57 saniye. 01.28.46. saniyede askerler görüntüye giriyor.
Askerler, 01.28.49 da halk içinde yürüyor, ateş yok, çatışma yok, vatandaşların arasından sakince geçiyorlar. Onları gören vatandaşlar da araçlarına biniyor. 01.29:00’da askerler ve sivil halk yere yatıyor. Aynı saniyede karşı sağ taraftan peş peşe ışık görülüyor. Oradan ateş edildiği anlaşılıyor. Sonra Işıklar arka arkaya sol taraftan da görülüyor.
1:29:21’e kadar ışıklar çıkmaya devam ediyor. 01:29:42’de yolun bariyerle ayrılmış tarafından görüntüye bir asker giriyor. Halkın arkası ona dönük. 01:29:48’de diz çöküp ışıkların geldiği yere doğru nişan alıyor. 01:30:00’da hedef küçültüp aynı yere doğru nişan alarak ilerliyor. 01:30:13’te kaçarak görüntüden çıkıyor.
Bu; önce bacağından sonra göğsünden vurularak ölen ve “vatan haini” olarak gömülen Teğmen Demirbilek. Darbe günü pek çok personelle görüştüğü tutanaklara giriyor. Oysa tutanaklarda içerik yok. Sanık Astsubay Ufuk Göcen ile görüşmesi darbe kapsamında değerlendiriliyor. Fakat görüşmede astsubay teğmenden hafta sonu için izin istiyor.
15 Temmuz gecesi Orhanlı’da biri polis 6 kişi yaşamını yitirdi, 33 kişi yaralandı. 2 rütbeli asker ise vurularak öldü. Avukatların mahkemeye sunduğu ses kayıtları ve görüntüler değerlendirilmedi. Balistik incelemeye de gerek duyulmadı. İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 29/07/2016 tarihli otopsi raporunda, mağdur ve bazı maktullerin vücutlarından çıkan mermilerin/veya çekirdeklerin hangi silahtan atıldığının tespit edilemediği belirtildi.
Orhanlı davası avukatlarından Tuncay Kılıç, “Mukayeseli bir inceleme yapılabilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir, denilmektedir. Ama askeri öğrencilerin tamamında G3 silahı mevcuttur ve G3 yaralanması durumunda vücuttaki kopma veya delinme çok ciddi oranda olacaktır” ifadelerini kullanıyor.
Başa dönelim… Videolar, ses kayıtları ve silahlar… Cemaatçiler, darbe karşısında durarak yaşamını yitiren siviller ile askerler. Özneler sadece bu kadar mıydı? Görüntüler “Öyle değil” diyor. Emir-komutanın önemi ve buna rağmen suçsuzluğun dikkate alınmaması. Rahatça kullanılan ifadeler: TSK’da gerçekleştirilen yeniden yapılanma bize yaradı, zorlandığımız pek çok şeyin bu yapılanma ile gerçekleşti.
Ordu boşaltıldı acaba nasıl yeniden dolduruluyor?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***