Toplumun geneli önü açık kolay sonuç alınan ya da sonuç alınmasında tereddüt yaşamadığı konulara daha çok ilgi duyuyor, işin zorlaştığı neticenin şüpheli gibi göründüğü faaliyetlere ise kalabalıkları yönlendirmek sanılandan daha meşakkatli oluyor. Başta dershaneler olmak üzere hizmetin topluma sunduğu eğitim faaliyetlerine ilgi uyarmak kolay olmadı, toplum olumlu sonuç alındığını görmeden hemen kabullenmedi. İlk yıllarda geniş kesimler yapılanlara mesafeli durmayı tercih etti. Çocuklarının önünün açıldığını görenlerin referans olmasıyla çalışmalara yönelim her geçen gün arttı.
Türkiye’de yaşanan sıkıntıdan dolayı bugün dünyaya yayılmak zorunda kalmış gönüllülerin gittikleri yerlerde başarılı hizmet üretmeleri ve yeniden ilgi odağı haline gelmeleri için de bazı engelleri aşmaları gerekiyor. Öncelikle mevcut durumun doğru tespit edilip buna uygun adımların atılması şart.
Hizmete gönül vermişlerin büyük bir ekseriyetini hariç tutarsak, bu gün inançlı insanlardan bazılarının;
-Olayların görünen yüzüne bakıp telaşa kapıldığı, kendini kurtarma derdine düştüğü bu yüzden toplum yararına olacak işlere mesafeli durduğu,
-Hadiselerin hatalı insanlar lehinde geliştiğini görenlerin istediklerini elde etmenin ancak bu yolla olacağı zannına kapıldığı, saf değiştirip zorbalığa hukuksuz yöntemlerle başkasının elindekini gaspa yöneldiği,
-Yıkılmaz gibi duranlara sırtını dayamak suretiyle kendini korumaya alanların, onların kanatları altında imkânlarını artırmaya, su akarken testisini doldurmaya çalışanların çoğaldığı,
-Güçsüzün yanında durup mağduriyet yaşamaktansa, yanlış bile olsa güçlünün yanında görünüp zengin sofrasındaki artıklardan dağıtılan bahşişlerden yararlanmayı düşleyenlerin olduğu,
-Hak yolun zorluklarla dolu olduğunu görüp mücadele gücünü kaybeden, yaptığı fedakârlıklardan vazgeçerek hayatını kişisel beklentilerine göre yeniden düzenlemeye çalışanların arttığı… görülüyor.
Mekân ve şartların değişmesiyle elindeki imkânları kaybeden, telaşa kapılıp düşünce istikametini koruyamayan insanların yeniden doğruya inandırılması onlardaki ümitsizlik duygusunun ortadan kaldırılması gerekiyor.
Karanlığın devam edip gideceğini düşünerek ümitsizliğe kapılanlar yanılıyor. Kötülükle sonuca gitmeye çalışanlar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bugün olmazsa yarın yaptıklarının karşılığını görürler. Kirli işlerini sakladıklarını zannederek karanlık ilişkilerle her zaman hedeflerine ulaşacaklarını düşünenlerin hezimetle karşılaşacakları muhakkaktır.
Dünya tarihinde her yerde farklı dönemlerde zulüm hâkim olmuş onlarla mücadeleyi göze alanlar sayesinde bu dönemler kapanıp yerini rahatlama dönemleri almıştır.
Basit başarılar karşısında;
-Kibrine yenik düşüp şımarmış,
-Kendini ülkenin sahibi hatta dünyanın en büyüğü gibi gören,
-Kıskançlık kin ve nefret duygusunun esareti altında kalmış,
-Başkalarının elindekini almaya hakkı olduğuna inanan,
-Hukuksuz insanlık dışı yöntemlerle hedefine ulaşmayı mahzursuz gören,
-Tehdit, şantaj, vatandaşların ölümü üzerinden güç elde edilmesine cevaz veren,
-Başarılı hizmetler üretmeyi terk edip komünist ülkelerdeki gibi başarı görüntüsü oluşturmayla yetinen,
-Sahte hayali senaryolarla yanlışa işaret edenleri tutuklayıp susturarak kirli işlerini saklamaya çalışan zalimlerin yaptıklarının devam edeceğini düşünüp ümitsizliğe kapılmak ilahi güce karşı saygısızlık olur.
Çünkü hiçbir zalimin gücü sınırsız değildir ve insan fıtratına aykırı bir anlayışı uzun süre devam ettirmesi mümkün olmaz. Nasıl geceden sonra gündüz geliyorsa, zulümleriyle ülkeyi kana bulayanların, insan ölümleri üzerinden güç devşirmeye korkutarak toplum üzerinde baskı kurmaya çalışanların kurdukları karanlık imparatorluğu da yıkılmaya mahkûmdur.
Başarıyı insanlar arasında dolaştıran güç, elde ettikleri başarılar karşısında kendini kaybeden insanlıktan çıkmış bir gruba verdiği imkânları keseceği gün çok uzak değildir. Böyle dönemlerde dişini sıkıp sabredenler, mücadele gücünü koruyup ellerinden geleni yapmaya çalışanlar her zaman kazançlı çıkar. Bu neticenin elde edilmesinde küçük de olsa bir grubun çabası, ortam değiştiğinde yapacaklarını önceden planlaması önemlidir.
Hayatın düz bir çizgide devam etmediğini bilenler yaşadıkları sıkıntılarla daha kolay baş edebilirler. Allah’a inanıp güvenen bir insan her şeyin ondan geldiği bilinciyle hareket eder. Geçmişte kendisine verilen imkânların büyüklüğüne aldanıp şımarıklığa girmediği gibi, bugün de yaşadığı sıkıntılara takılıp kalarak ümitsizliğe düşmez ve yapılması gereken işlere yoğunlaşarak bu badireden kurtulmaya çalışır.
İmkân verildiğinde koşturan, kesildiğinde vazgeçenlerin süreklilik gerektiren işlerde başarılı olmaları zordur. Dünyada geçerli fizik kanunları hayatın her dilimini bir şekilde kuşatmaktadır. Faaliyet halinde bütün varlıklar bu kurallara uygun hareket eder, bu kuralları göz ardı edenler karşılaştıkları problemlerle baş edemezler.
Her zaman diliminin gerektirdiği hizmetler vardır, rahat hizmet verildiği dönemlerde;
-Pusu kurup yapılan insani faaliyetleri bitirmeye çalışanların tetikte beklediğini hatırdan çıkaramazsınız,
-Tuzaklarında başarılı olanların yaşattıkları sıkıntılara takılıp kalamazsınız,
-Her dönem ve şartta neler yapabileceğinizi düşünür, ümitsizliğe ve şımarıklığa kapılarınızı kapatırsınız,
-Önünüze çıkan engellerin büyüklüğüne aldırmadan zorluklar mücadele etmeye çalışırsanız… kendinizi korur ve hizmetlere devam fırsatları bulursunuz.
Sürekli çaba içinde olanların gayreti başarıda anahtar rol oynar, onlar pasiflikten kurtulup her durumda aktif olmaya bir şeyler üretmeye çalışırlar, önlerine çıkacak yeni yol ve yöntemlerle başarı şanslarını artırırlar.
Ümidini koruyanlar ileriye dönük yapacakları hizmetlerde;
-Akıl-mantık vb melekelerini harekete geçirmeli,
-O döneme özgü yeni stratejiler belirlemeli,
-Aileden başlayarak toplum için yapılacak görevleri yerine getirmeli
-Dünyanın geleceğini karanlıktan kurtarmak amacıyla olumlu projeler üretmeyi sürdürmeliler.
Çalışma azmini koruyanlar bir süre sonra bulundukları ortamlarda insanların toplanma merkezi haline gelirler.
İnsan zaaflarla malul bir varlık;
-Bugüne kadar kendini aşıp toplum için özveride bulunmuş insanlar zaaflarına teslim olurlarsa,
-Ümitsizlik girdabına kendilerini kaptırır, yaşanan sıkıntılara takılıp kalırlarsa, önlerinde fırsat olarak sunulan yeni hizmetlere cesaret edemez yapmaları gereken görevleri ihmal edebilirler. Ümitsizliğe kapılıp yapacağı işleri bırakanlar rahatı tercih edip zorluklarla mücadeleden vazgeçenler durağanlaşır ve birçok tembeli de yanlarına çekerek bir süre sonra toplumdaki etkinliklerini kaybederler. Tarih heyecanını kaybettiği için görevlerini aksatan ve sonrasında sahneden çekilip gidenlerle doludur.
Geçmişte dev projelere imza atmış insanlar son günlerde hizmetin önlerine koyduğu projeleri küçüklüğüne bakıp iğneyle kuyu kazma gibi görebilirler. Hâlbuki amatörce başlatılan hizmetlerin bir süre sonra dev projelere dönüştüğünü gören bizlerin ümitsizliğe düşmesi anlamsızdır.
Toplumsal iniş ve çıkışlarda hangi adımları atmak daha doğru olur diye etraflıca düşünenler, uygun yöntemleri arayıp bulabilir.
-Bazen bir adım geri çekilerek yavaş adımlarla ilerler.
-Bazen koşturmanın gerekli olduğu yerlerde hızını artırır.
-Durma dönemlerinde yerinde hareket ederek pörsümeden kendini kurtarır ve aktifliğini korumaya çalışırlar.
Nasıl;
-Hizmetlerin zevkle yapıldığı dönemde heyecanla her türlü faaliyete katıldı isek,
-Kötülüğün kol gezeceği günler için önceden plan yapıp kendimizi ona hazırlamamız gerekiyorsa, karanlıkla geçen süreyi kısaltılıp sona ermesi için de üzerimize düşen görevi yapmakla mükellefiz. Şartlar ağır olsa bile asla ümidimizi kaybetmeden elimizdeki fırsatları değerlendirmekten sorumluyuz.
Gönül dünyası zengin insanların teklif ettikleri hizmetlerin nelere vesile olacağını bugünden kestirmek zordur. Bencillikten uzak duran, kendi kişisel karihalarını bir kenara bırakıp her zaman diliminde üzerlerine düşen görevi yapanların samimiyeti ilahi gücün desteği için bir davetiye hükmüne geçer, onun hoşnut olduğu en basit işler bile katlanarak ilerler.
Kişisel beklentilerini bir kenara bırakıp, toplum ıslahına kafa yoran yeni proje üretmeye çalışanların küçük gibi görünen her düşüncesi ileride insani değerleri anlatmaya vesile büyük bir insanlık projesine dönüşebilir.
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
*Fethullah Gülen’in “İstikamet Çizgisi” eserindeki konuyla ilgili yazıdan faydalanılmıştır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***