YORUM | MAHMUT AKPINAR
Ergenekon toplumda karşılığı olan bir kesim değil. Nüfus içindeki oranı yüzde 1’i aşmayan, ama örgütlü çalışan bu komiteci ekip, İttihat ve Terakki’den bu tarafa operasyonel tecrübeye, dizayn kabiliyetine sahip. Stratejik noktaları ve bürokratik yapıları kontrol eden, güçlü siyasi organizasyonlar içinde yuvalanan ve onlara yön veren, devletin sinirlerinde her daim etkili olan Ergenekoncu kadrolar 17/25’ten sonra Erdoğan’la kazan-kazan ortaklığı kurdu. “Tasfiye edilecekler!”, “Erdoğan şimdi de onları bitirecek!” söylemlerine rağmen son YAŞ kararlarının da gösterdiği üzere pazarlık marjları hala yüksek. Giderek güç ve zemin kaybeden, her kesimden eleştiriler alan, devleti duvara toslatan Erdoğan sonrasına dair stratejik adımlarla ilerliyorlar. Erdoğan düştüğünde İslamcıların en büyük dayağı mevcut ortakları Ergenekonculardan yiyeceği çok açık.
Ergenekoncu zihniyet Tek Parti döneminde devletin her alanında hükümrandı. Seçmen, oy, seçim kaygıları yoktu. Çok partili sisteme geçilince “halka rağmen halk için” söylemlerinin geçerliliği kalmadı. Artık halkı ikna etmek veya halkı ikna potansiyeli olan siyasi güçlerle ortak hareket etmek, onların bünyesinde konuşlanmak durumunda idiler. Yıllarca Özal’ın ANAP’ından Demirel’in AP’sine, Çiller’in DYP’sine kadar sağdan sola tüm partilerin içinde oldular. Ama en güçlü damara sahip oldukları iki siyasi gelenek, ulusalcı solcuların etkin oldukları CHP ve mafyatik işleri, provakatif olayları yürüttükleri MHP ve milliyetçi partiler oldu. Bu partilerin bütününe hakim olduklarından bahsetmiyorum. Lakin içlerinde stratejik akla sahip, partiyi yönlendirme, tabanı provoke kabiliyetine haiz güçlü damarları her daim oldu.
Ergenekoncu, ulusalcı, seçkinci zihniyetin asıl yapılanması askeri ve sivil bürokraside, yargıda idi. Meslek kuruluşlarından medyaya kadar hayatın her alanında etkin oldular. Siyasi bir parti kurduklarında bir hiç olduklarını bildikleri için organize ve etkili bürokratik gücü siyasetin/toplumun üzerinde giyotin gibi kullanmayı tercih ettiler. Bütün darbeler, postmodern darbeler, muhtıralar bu kabilden kabul edilebilir. Özellikle askeri bürokrasi üzerindeki etkileri baskındı. TSK’yı toplumun, siyasetin tepesinde sopa olarak kullanıyorlardı. “Kemalizm”, “irtica”, “bölücülük” argümanlarıyla diledikleri kesime ayar veriyor, medyadaki, siyasetteki yandaşlarının lojistik desteği ile devlet/toplum üzerinde diledikleri operasyonları yapabiliyorlardı. Ama son 20-30 yılda Anadolu’dan çıkan dindar, muhafazakar ve başarılı kadrolar bunların çanlarına ot tıkadı. Oyunlarını fark edip bozdu. Münhasıran TSK, yargı gibi etkili noktalarda tekellerini kıran kadrolardan, kişilerden çok rahatsızdılar.
İyi eğitimli, nitelikli kadrolar Ergenekon’un, derin yapıların tekerine çomak sokunca Ergenekoncular kirlenmiş bir adam olan Erdoğan’la anlaştı. Bu işbirliği sonucu TSK, yargı, sivil bürokrasi, medya dahil hayatın bütün alanlarında kendilerine engel çıkaran kesimleri ya hapislere doldurdu veya sindirdiler. Tasfiyeler ve dizayn planları işlerken CHP, MHP, İYİ Parti başta olmak üzere siyasi partiler içindeki elemanlarını Erdoğan’a destek kuvveti haline getirdiler. Katillerden ve hırsızlardan oluşan bu ucube ittifak, kısa sürede ülkedeki yetişmiş, nitelikli, dürüst bütün kadrolarını tasfiye etti, ülke kaynaklarını tüketti.
Ergenekon zihniyeti siyaseten iktidar olamaz. öyle bir talepleri de yok. Onlar güçlü ve uygun bir binek bulur ve kanlı-kirli yüklerini ona taşıtırlar. Bu bazen sağdan partiler olur, bazen soldan. Yüz yıldır “düşman”, “mürteci”, “rejim düşmanı” ilan ettikleri İslamcılarla dahi işbirliği kurmaktan çekinmediler. Onların derdi komiteci yapılarını devlet ve toplum üzerinde kayyım olarak tutmak ve ülkeye yön vermektir. Bu olacaksa İslamcıların sırtına binip hedeflerine varmaktan imtina etmezler. Nitekim en büyük dizaynı, kıyımı, tasfiyeyi “İslamcı” iktidar üzerinden yaptılar. Devlete, topluma, dine, değerlere 28 Şubat’ın bin katı zarar verdiler.
Erdoğan iktidarı ve AKP artık lime lime dökülüyor. Belki Osmanlı dönemi dahil hiçbir iktidar bu kadar derin kirlenmemiş, kokuşmamış, yozlaşmamıştı. Yozlaşmayı ve kirlenmeyi medya marifetiyle örtüp, propagandayla sakladıkları için millet fecaati ancak fark ediyor. Ama artık herkes görüyor ki iktidarın ve Erdoğan’ın sağlığı sürekli kötüye gidiyor. Erdoğan her açıdan sallanıyor, sendeliyor. Diktatörlüğü kurumsallaştıramadığı için kendisinden sonra AKP’nin ayakta kalması zor. Parti olarak bir süre daha devam etse de iktidarda kalamaz. Bunu gören Ergenekoncu-ulusalcı kesimler, Erdoğan’ın artık kendilerini daha fazla taşıyamayacağının farkında. Ona yüzyılın operasyonlarını yaptırdılar, umduklarından fazlasını aldılar.
Ergenekoncu komiteci zihniyet şimdilerde yüklerini vuracağı yeni SİYASİ KATIR, sırtına bineceği yeni bir BEYGİR arıyor. Bürokraside, yargıda, orduda, medyada tasfiyeler olduğuna, İslamcıların kredisi tükenip, itibarı sıfırlandığına, dindarların sokağa çıkacak yüzü kalmadığına göre semer vuracakları yeni bir katır bulup yollarına devam edebilirler.
Bu yeni binek kim olabilir?
Aday çok! CHP hala Ergenekoncu-ulusalcı damarın en etkin olduğu parti. Yükselen siyasi hareket İYİ Parti’nin kadrolarına, kurucularına bakarsanız dün Meral Akşener’i yağlı kazığa oturtmakla tehdit edenlerin ne kadar etkili olduğunu görürsünüz. MHP her daim derin operasyonların tetikçi partisi olageldi. Baykal gibi, Bahçeli de her zor zamanda devreye girip denklemi derin yapılar lehine değiştirdi. Medyada, yargıda, meslek kuruluşlarında, hatta tarikatlarda pek çok uzantısı olan Ergenekon, Erdoğan sonrası için yeni bir binek bulup 1909’dan beri devam ettiği yolculuğunu sürdürmek istiyor.
AKP ülkeyi Ergenekoncuların yolculuğu için güvenli hale getirdi, onlara itibarlarını iade etti ve önlerindeki mayınları temizledi. AKP, Ergenekon için mayın eşeği oldu. Bundan sonra Ergenekoncuların yolu daha açık! Tek ihtiyaçları kendilerini taşıyacak güçlü yeni bir siyasi binek!
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***