2 Ağustos Pazartesi günü aralarında İstanbul, İzmir, Ankara, Gaziantep, Konya, Bursa, Adana, Mersin, Kırklareli, Hatay, Uşak ve Manisa’nın da olduğu çok sayıda il ve ilçede belli sürelerle elektrik kesintisi yaşandı.
Bunun üzerine aynı gün içerisinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, kesintilerin nedeniyle ilgili şu ifadelere yer verildi:
“Artan talep nedeniyle son birkaç haftada elektrik tüketiminde Cumhuriyet tarihinin rekor seviyelerine ulaşılmıştır. Ulusal elektrik altyapımız artan taleplerin karşılanması için maksimum seviyede üretime devam etmektedir. Ancak son zamanlarda hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle elektrik tedarikinde kısmi kesintiler yaşanmıştır. Kesintilerin yaşandığı bölgelere acil müdahale ekipleriyle ilk müdahaleler yapılmış olup, an itibariyle ülke genelinde kesintiler sonlandırılmıştır.”
31 Mart 2015’te Türkiye genelinde bir elektrik kesintisi yaşanmış, pek çok şehre saatler sonra elektrik verilebilmişti.
Bu yılki kesinti ülkenin tamamında olmasa bile son yıllardaki en kapsamlı kesintilerden biri oldu.
Kesintiler üretim ile tüketim arasındaki 5 bin MW’lik açıktan kaynaklandı
Resmi açıklama dışında bu çapta bir kesintinin neden olabildiğini Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ değerlendirdi.
Özdağ, 2 Ağustos Pazartesi günü Türkiye genelinde 53.280,9 MW tüketim ile rekor kırıldığını söyledi.
EMO olarak edindikleri bilgileri aktardığını ifade eden Özdağ, kesintilerin tüketim miktarı ile üretim miktarı arasındaki beş bin MW’lik farktan kaynaklandığını, bu açığın ülke genelinde kesintiye dönüşmemesi için pek çok ilde farklı sürelerde kesintilere gidildiğini iddia etti.
“Tüketilen değerden 20 bin MW fazla kurulu güç varken 5 binlik üretim açığı nasıl oluyor?”
Özdağ’ın enerji piyasalarında dillendirilen 2 Ağustos’taki kesintinin 5 bin MW’lik üretim açığından kaynaklandığı yönündeki iddiaya tepkisi var.
Böyle bir açığın oluşamayacağını öne süren Özdağ, gerekçesini şöyle anlattı:
“Kurulu gücümüz toplam 98.162 MW. Verim, mevsimsel faktörler, yakıt vs gibi unsurları göz önünden tutarak 25 bin MW enerji kullanılabilir olmayabilir. Bu durumda bile tahminen 75.000 MW emre amade kurulu güç olmalı. Yani tüketim rekoru kırılan 2 Ağustos’ta harcanan 53.280, 9 MW tepe tüketim değerinden 20 bin MW’den fazla kurulu bir güç var iken nasıl oluyor da 5 bin MW üretim açığı oluyor.”
“2 Ağustos günü doğalgaz çevrim santrallerinin 1/3 arıza bildirerek üretim dışı oldular”
Peki o zaman elektrik açığı ve kesintiler neden oluyor?
Özdağ’ın bu sorunun cevabına dair bazı iddiaları var.
“Bu ancak ve ancak elektrik enerjisinin piyasalaştırılması ve şirketlerin kendi çıkarları doğrultusunda piyasayı belirlemeleri anlamına gelir” diyen Özdağ, iddialarını şu sözlerle dillendirdi:
“Bu açıkça iktidarın enerji yönetiminin zafiyetidir, belki de bilerek tercihidir. 1 Ağustos 2020 tarihinde elektrik piyasa takas fiyatı en yüksek 320 TL/MWh. Bir yıl sonra 1 Ağustos 2021 tarihinde bu rakamın 630 TL/MWh olarak gerçekleştiği görülüyor. 2 Ağustos karşılaştırmaları da hemen hemen aynı. Yani elektrik piyasasında kontrolsüz bir durum oluştuğu yorumunu yapıyoruz. 2 Ağustos tarihinde doğalgaz çevrim santrallerinin 1/3 ünün arıza bildirerek üretim dışı oldukları görülüyor. Aynı anda böyle bir şey olabilir mi? Bu bizce çok manidar. Belli ki daha yüksek fiyat beklentisi söz konusu. Özel şirketler devletin önerdiği fiyatı beğenmeyip üretimi durdurmuş olabilirler.”
“Ya elektriği pahalı kullanacağız ya da firmalar kesintilere gidilecek”
Türkiye’de şu an elektrik üreten 20’ye yakın özel şirketin olduğunu ve ülke genelindeki elektriğin yüzde 80’ninin bu şirketlerce, geri kalan kısmının ise devlet tarafından üretildiğini söyleyen Özdağ, iddialarını şöyle devam ettirdi:
“Elektrik Piyasası Kanunu 20 yıl önce devreye girdi. O tarihten beri devlet tarafından herhangi bir elektrik üretimine yönelik tesis kurulmadı. Sonuç olarak kamunun elektrik üretimindeki payı yüzde 19’lar civarında. Bu da halkı özel sektöre teslim etmeleri sonucunu doğurdu. Ya pahalı elektriği kullanacağız ya da böyle kritik zamanlarda elektrik tüketiminin tepe yaptığı süreçlerde firmaların istediği rakamları ödeyemeyince kesintilere gidilecek.”
“Özel şirketlerin sınırsız talebi bize zam olarak yansır”
2020 elektrik ortalama fiyatı 280 TL/ MWh ilken 2021 sadece ilk 6 aylık ortalama 315 TL / MWh düzeyinde olmasının bile yılbaşından bu yana elektrik faturalarında yüzde 20’nin üzerinde bir artışa sebep olduğunu hatırlatan Özdağ, “Özel şirketlerin sınırsız talebi bize zam olarak yansır. İktidar bunu göze alamaz. O nedenle piyasanın istediği fiyatı vermek yerine, elektrik kısıntısı yapmayı tercih etmiş olabilirler” diyerek iddialarını tamamladı.
Türkiye elektrik kesintilerinde Avrupa’da ilk sıralarda
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, zaman zaman yazılarında ve sosyal medya paylaşımlarında Türkiye’deki elektrik kesintilerine değiniyor.
11 Ekim 2020’de Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda, “Türkiye ve bazı ülkelerde yıllık elektrik kesintisi süreleri. Listenin başındaki üç ülke de nükleer karşıtı, yenilenebilir enerji hedefleri en yüksek ülkeler. Almanya’da yılda ortalama 13 dakika elektrik kesilirken bizde 1308 dakika” demişti Gürbüz.
“Türkiye, elektrik kesintisi konusunda kötü bir sicile sahip”
Türkiye’nin elektrik kesintisi konusunda kötü bir sicile sahip olduğunu söyleyen Gürbüz, “Kullanıcı başına ortalama kesinti süresi 2019 yılında 1308 dakikaydı. Bize en yakın Avrupa ülkesi Romanya ve orada kesinti süresi 371 dakika. Almanya ve Danimarka gibi ülkelerde bu süre 13-15 dakikalara kadar düşüyor. Yani, orada bir tüketicinin elektriği yılda sadece 15 dakika civarında kesiliyor. Türkiye’de ise 1308. Türkiye’nin elektrik talebinin çok üstünde kurulu gücü olduğunu da biliyoruz. Demek ki bir yönetim sorunu var” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de elektrik üretiminde termik ve hidroelektrik santralleri ön planda”
Gürbüz, Danimarka ve Almanya gibi ülkeler elektrik üretimlerinin neredeyse yarısını rüzgar güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bizde ise termik ve hidroelektrik santrallar ön planda. Ülkemizde rüzgar ve güneş için yıllardır, ‘aniden kesilir, üretimi kestirilemez’ diye kara propaganda yapanlar var. Halbuki sorun bu kaynaklarda değil onları yönetmekte. Türkiye’de tabiri caizse, ‘düğmesine bastığınızda elektrik üreten’ kömür, doğalgaz ve bu kapsamda değerlendirilebilecek barajlı hidroelektrikler gibi birçok santral varken elektrik kesintisinde Avrupa’nın en kötüleri arasında yer almamız yönetim ve altyapı sorunlarını ortaya çıkarıyor.”
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – ALİ KEMAL ERDEM
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***